Cadı Sanatı Feminizm ve Kadına Şiddet

Bir gün… Evet bir gün…

31 Temmuz 2017

Kitap: Belki Keşke Neyse, Op. Dr. Gökçen Erdoğan

Kitaplar beni hep ağlatır. Sadece kitaplar mı; ben ağlamaya yer arıyorum, yüreğime hafifçe dokunulması bile yetiyor yaşların sele dönmesi için. Ama beni en çok kadın sorunları ağlatıyor. Yo yo hiç öyle sorunlu bir çocukluğum, travmatik bir ergenliğim ya da şiddet yüklü bir yetişkinlik dönemim olmadı bu empatiyi kurabilmek için. Yaşamadığım, bilmediğim gerçeklere ağlıyor, sinirleniyor, kızıyorum. Kadın olmanın her dönemde bu kadar zor olmasına katlanamıyor, isyan ediyorum. Hiç olmadığım kadar anarşistleşiyorum konu kadına geldiğinde. Bastırılmalarına, ötekileştirilmelerine, aşağılanmalarına, daha da ötesi Tanrı’nın verdiği her hakkın ellerinden alınmasına tahammül edemiyorum.

Nerden mi çıktı tüm bunlar?

Aslında bu pazartesinin yazısı hayatı gene tiye alan, ufak ufak dokunduran ama düşündürmekten öte unutturup rahatlatmayı hedef alan bir konuydu. Gelin görün ki tüm haftasonum bir kitabın satırlarında ağlayarak, kızarak, isyan ederek geçince, işte yazabildiklerimde anca bunlar olabiliyor.

Kitap Op. Dr. Gökçen Erdoğan‘ın yazdığı “Belki Keşke Neyse“. Her hikaye beni bambaşka dünyalara savurdu. Anlatımı çok akıcı, içten bir dille yazılmış kısa öykülerden oluşan bu kitabı bir günde bitirebilecekken, birkaç hikayede bir soluklanıp kendimi okuduklarımın ağırlığından kurtarabilmek için uzun molalar verdim.

Haksızlığa uğrayan tüm kadınlar için duyduğum hırstan, içim acıya acıya ağlayarak okudum. Korunaklı hayatlarımızda KADIN sorunlarından zerre habersiz yaşıyoruz, bu farkındasızlık birkaç haberle arada sekteye uğradığında; “Bu devirde nasıl olur?” nidalarıyla bir iki haykırıyoruz, sonra kendi hayatlarımızda, kendi gerçeklerimizde kaybolmayı seçiyoruz.

Çok yolu var daha bu ülkenin kadına, çocuğa yapılan istismar ve şiddeti yok etmede.

Böyle konuştuğumda, karşıma geçip aşağılarcasına; “Feminist misin sen?” diye soranlar yüzünden zihnim çığlıklar atıyor sorgulamanın hadsizliği ile ama; “Sen niye değilsin?” demekten başka bir şey gelmiyor elimden.

İstismar ediyor, kırıyor, döküyorlar, yıllarca toparlanamayacak şekilde kadınları. Güçlüsü güçsüzü, eğitimlisi eğitimsizi, şehirde ya da kırsalda yaşayanı, hepsi maruz kalabiliyor kadın olmanın yüklerine.

Çözüm?

Çözüm erkeklerin doğuştan kendilerinde hak ve üstünlük gördükleri imtiyazlardan vazgeçip, yüzeyde değil, derinde eşit olduğumuzu kabul etmeleri. Ya kendi elleriyle teslim edecekler onlara tanınan bu ayrıcalıkları ya da daha çok kadın kanı akacak…

Peki kadının hiç mi rolü yok bu eşitsizlikte diye soruyorsanız, bence onlar ellerinden geleni yapıyor, varlıklarının, erkeklerin varlığından farklı olmadığını kanıtlamak için.

Ve elbet bir gün bunu başaracaklar… Başaracağız…
 
 
 
Didem Çelebi Özkan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Fatma Çakmak 31 Temmuz 2017 at 17:00

    Ahhh koca bir ahhh diyebiliyorum bu konu için… Bam telim bu konu ve evet feministim hatta dediğin gibi anarşist bile olabilirim bu konu ile ilgili. Mutlaka kitabı edineceğim canım, sen tavsiye ettiğine göre dolu doludur. Ama tum haksızlıklara rağmen; iyi ki kadınız bir düşünsene ya erkek olsaydık 😝😝

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 31 Temmuz 2017 at 17:49

      Nasıl güldüm 😂😂 Canım benim yaa aynen iyi ki kadınız. Her gün şükrediyorum Tanrı’nın bize bağışladıkları için ve her gün yeniden kadın olmanın keyfini sürüyorum; anneliğimle, dişiliğimle, zekamla, duygularımla…

  • Yanıtla Mine İpek 31 Temmuz 2017 at 17:52

    Ünlü bir alışveriş merkezinin ünlü bir kahvesinde bir adamın önce genc yaştaki garsona tokat atmasına, ardından bunu engellemek isteyen eşinin boğazını sıkıp cama dayamasına şahit oldum. O an gözüme bir perde indi sanki, kendimi kaybettim ve duyarsız olan herkese bağırdım. Görevliye haber verdim, yetmedi güvenlik görevlilerine şikayet ettim. Kadın sesini çıkartmamıştı bile doğru düzgün, o kadar alçak sesle eşini uyarmıştı ki biz kadına neden vurduğunu anlamadik bile. Hala aklımdan çıkmaz…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 31 Temmuz 2017 at 19:56

      Benim koca yürekli arkadaşım, sen yapılması gerekeni yapmışsın. Bir gün o olaya şahit olan herkes (kadın/erkek) senin gibi tepki verebildiğinde bu şiddet de son bulacak…

  • Yanıtla Elçin Aksoy Hacıbaba 3 Ağustos 2017 at 09:51

    Herşey kadınlarda bitiyor. Biz ilk önce bize dayatılan doğrulardan kendi doğrularımıza ulaşmalıyız… Bastırılmış, kendini bastırmış her kadın bunun hınçını ilk önce hem cinsinden çıkarıyor. “Ben yapamadım ama neden sen? Neden ben olmayayım?” sorusunu sorduğunda belki değişim başlayacak.
     
    Biz kadınlar güçlü olmalıyız… Başka kurtuluş yok! Kendi gerçekliğimizle bize dayatılan gerçekliliği ayırt ettiğimiz günler olsun.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Ekim 2020 at 15:58

      Canım Elçin, bu yorumu üç yıl sonra yazıya gelen yeni bir yorum sayesinde fark ediyor olmam inanılır gibi değil 🤦🏻‍♀️ Biricik arkadaşım her yazdığına katılıyorum. Çok çok teşekkür ederim düşüncelerini burada da paylaştığın için. Seni kocaman öpüyorum 😘😘

  • Yanıtla Burak Süalp 19 Ekim 2020 at 10:41

    Didemcim, dergiyi açtım, yeni menü başlığımıza bakayım dedim ve ilk bu yazı çıktı karşıma. Her sabah güne “keyifli” yazılarla başlamamız tabi ki gerekmiyor ve bu başlığın altında yazı arayınca çok keyifli yazılar çıkmayacağı da ortada. Lakin kaçamayacağımız, insan olmamızın getirdiği sorumlulukla birlikte çözüm üretmemiz gereken konular var hayatımızda. Kadına karşı ayrımcılık ve şiddet de bunların en başında geliyor. Daha iyiye doğru arayışımız hiç durmasın, hep devam etsin. Toplum farkında değil, kadın ve erkek eşitlense, her şey daha güzel olacak ve o zaman medeniyet seviyemize yakışır bir hayat süreceğiz.
     
    Kalemine sağlık sevgili başeditörüm…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Ekim 2020 at 16:22

      Canım benim, bayıldım yorumuna. Özellikle de şu cümlene:

      “Toplum farkında değil, kadın ve erkek eşitlense, her şey daha güzel olacak ve o zaman medeniyet seviyemize yakışır bir hayat süreceğiz.”

      Atamızın şu sözlerini hatırlattı bana:

      “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan