Sinemanın Fon Müziği

“Sinema; duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır.” Luis Bunuel

Tabii ki sinemanın da bu dünyayı anlatmak için ihtiyacı olan şeylerin başında müzik geliyor. Bu bazen tek bir enstrümanın elinde, bazen de görkemli orkestraların… Ama çoğu zaman filmden ayrıldığımızda bile, peşimizi bırakmayan iz sürücü gibi takipte..Yıllar geçse bile dilimizde,aklımızda… Sinema tarihi, filminden daha çok meşhur olmuş müzik veya şarkılarla dolu… Bu sefer bu müziklere bir bakalım dedim… Filmlerin içinden geçen müzikler, buyurun iyi seyirler..

10-Pirates of the Carribean (Karayip Korsanları)

İlki 2003 yılında gösterime giren ve günümüze kadar devam filmleriyle büyük bir hayran kitlesi edinen film, müzikleriyle de bizi bizden alıyor… Aksiyon-komedi ve olağanüstü görsel efektlerin birarada olduğu film, Hans Zimmer-Klaus Badelt imzalı soundtrack ve score müziklerine sahip.

9-The Piano (Piyano)

İşte tek bir enstrumanın yarattığı muazzam etki… Dilsiz bir kadının sessizliğinin, notalarla dışa vurulması ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. 1993 yılında Jane Campion’un yazıp yönettiği bu film, besteci Michael Nyman’ın da en iyi çalışmalarından biridir bana göre. Müzikler, filmi seyretmemiş olsanız bile çok etkiler ama hala seyretmediyseniz filmi de mutlaka seyredin.

8-The Lord of the Rings (Yüzüklerin Efendisi)
Tabii ki film hakkında sayfalarca ne yazılsa yetmez… Malum, tüm zamanların en iyi filmlerinden biridir The Lord of the Rings(Yüzüklerin Efendisi)… Peter Jackson, Tolkien’in yarattığı o dünyayı beyazperdeye taşırken müthiş görsel efektler, kostümler ve teknolojinin bütün nimetlerinden yararlansa da bu filmin bence olmazsa olmazlarından biri de müzikleri.. Orta dünyanın bağrından kopup gelmişcesine bizi avcunun içine alan ve ünlü besteci Howard Shore imzalı bu soundtrack adeta bir başyapıt… Dinleyin, dinlettirin..

7-The English Patient ( İngiliz Hasta)

Michael Ondaatje’nin aynı adlı romanından uyarlanan İngiliz Hasta; yasak aşk, sadakat ve tutku üzerine yapılmış en güzel filmlerden biri. Yönetmen Anthony Minghela’nın 1996 yapımı bu filmi aynı zamanda, Ralph Fiennes-Kristin Scott Thomas-Juliette Binoche-Colin Firth gibi oyuncuların da rol aldığı masal tadında bir film. Fonda ise Gabriel Yared ve etkileyici müzikleri..

6-Jaws

Bir kuşağın açık denizde yüzememesine sebeptir bu film. Evet o kişilerden biri de benim. Çocukluk demeyin, yalnız olmadığımı çok iyi biliyorum… Ünlü yönetmen Steven Spielberg, bu filmi çekerken milyonlarca insanda böyle bir travmaya yol açabileceğini biliyor muydu acaba… Bence bilerek yaptı evet, çünkü o devasa köpekbalığının kurbanlarına sinsice yaklaşırken veya denizi yardırarak gelirken fonda çalan müziğin başka bir açıklaması olamaz. 1975 yapımı Jaws ülkemizde ‘Denizin Dişleri’ adıyla gösterilmiş… Spielberg’in birçok filminin de müziklerini besteleyen John Williams, gerilim filmlerinin o tüyler ürperten atmosferini seyirciye çok iyi geçirmiş. Bu ikili ayrıca E.T., Schindler’in Listesi, Er Ryan’ı Kurtarmak ve Sıkıysa Yakala gibi filmlerde de beraber çalışmışlardı.

5-Oldboy (İhtiyar Delikanlı)
Seyrettiğim ve muhtemelen de seyredebileceğim en etkileyici filmlerden biri olan Oldboy; o acayip hikayesi, anlatım biçimi ve kurgusuyla, sadece uzakdoğu sinemasının değil tüm zamanların en kült filmlerinden biri… Güney Kore’li yönetmen Chan Wook-Park’ın, daha sonraki yıllarda Hollywood’a da ilham olmuş bu 2003 yapımı filmi,bhedefi tam on ikiden vurmuş güzellikteki müzikleriyle de büyülüyor… Özellikle Yeong Wook-Cho’nun Farewell my Lovely’sini şiddetle tavsiye ederim… Duyup duyabileceğiniz en güzel melodilerden biridir…

4-The Good The Bad and The Ugly (İyi Kötü ve Çirkin)

1960-1975 yılları arasında, İtalyan yönetmenlerin Hollywood dışında çektiği western(kovboy) filmlerine spaghetti western denilmiş. Bunlara en iyi örnek de 1964,65,66 yıllarında çekilen bir üçlemedir. A Fistful of Dollars (Bir Avuç Dolar) ve For a Few Dollars More (Bir Kaç Dolar İçin) filmlerinin ardından üçleme The Good The Bad and The Ugly (İyi Kötü ve Çirkin) ile son bulur. İtalyan yönetmen Sergio Leone’nin bu efsanevi filmleri, adeta vahşi batının en vahşi yüzünü bizlere göstermişti. Birbirinin kuyusunu kazan suçlular, onları yakalamaya çalışan kelle avcıları, enrtrikalar, düellolar ve en nihayetinde sinemanın en cool kovboyu Clint Eastwood… Tüm bu sahneler ve karakterler, büyük müzik adamı Ennio Morricone’nin eşsiz müzikleriyle her sinemaseverin beynine kazınmıştı. Hele o final sahnesi yok mu…

3-Pulp Fiction (Ucuz Roman)

Tarantino filmlerinin en belirgin özelliğidir, şiddeti şiirsel bir biçimde anlatır. Bir noktada şiddeti sıradanlaştırır, yumuşatır veya insan özünün tehlikeli taraflarını bu şekilde ortaya çıkartır. Örneğin Kill Bill filmindeki meşhur O-Ren Ishii kafa uçurma sahnesinde çalan naif müzik bunun en güzel örneğidir.

Tüm Tarantino filmlerinin de ortak noktası şahane müzikler kullanmasıdır. Aslında bu listeye onun bütün filmlerini almak isterdim ama tek bir isim altında toplamak daha mantıklı oldu. 1994 yapımı Ucuz Roman, özellikle açılış sahnesindeki ‘Misirlou’ ile hafızalara öyle bir kazındı ki filmle adeta bütünleşti. Yönetmenin Kill Bill, Django Unchained, Inglorious Basterds filmlerinde de Ennio Morricone ve Zamphir gibi bestecilerin müziklerini de kullandığını hatırlamakta fayda var.

2-Requiem for a Dream (Bir Rüya İçin Ağıt)
Bir yandan popüler kültürün bize dayattığı maddesel dünyada mükemmel gözükme ve güzellik takıntısı, diğer yandan uyuşturucu bağımlılığı… Bu her iki bağımlılığın bir anne ve oğulun hayatlarını nasıl altüst ettiğinin ve yaşadıkları o felaket sürecinin son derece gerçekçi bir biçimde beyazperdeye yansımasıdır Requiem For a Dream.. Hubert Selby’nin 1978 tarihli romanının 2000 yılında Darren Aronofsky tarafından beyazperdeye uyarlanması olan bu film, Clint Mansell tarafından müziklenmiş. Bana göre filmdeki karanlık atmosferi yansıtmasıyla, sinema-müzik işbirliğinin en güzel örneklerinden…

1-The Godfather ( Baba )

Yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde en çok seyredilen, satılan, bilinen film olma özelliğini elinde bulunduran The Godfather, emsallerinin çok çok ötesinde bir filmdir. Corleone ailesinin İtalya’dan Amerika’ya gelişi, ilk başlarda masum başlayan varolma çabalarının yıllar geçtikçe acımasız düzene ayak uydurmak zorunda kalmaları ile suç dünyasındaki yükselişleri ve ailenin parçalanmasına ulaşan süreci destansı bir biçimde anlatan film, sinemanın en ‘baba’ filmlerinden biri. İtalyan kültürünü, fırsatlar ülkesi Amerika ‘ya uyarlarken, yönetmen Francis Ford Coppola’nın başvurduğu en etkileyici silah müzik olmuş. Son derece maskulen bir mafya filminin en akılda kalan şeyi bir vals müziği olabilir mi? İşte bu film bunu, İtalyan asıllı besteci Nino Rota ile başarmış. Ve ortaya gelmiş geçmiş en etkileyici film müzikleri çıkmış.

Tabii ki yüzyılı aşkındır hayatımızda olan sinema ve müzik kardeşliği bu 10 filmle sınırlandırlamaz… Daha belki onlarcasını sayabiliriz. Önümüzdeki haftalarda kimbilir belki de film şarkılarına bir göz atarız… Ne dersiniz 🙂

Bunlar da bu haftanın bonus 5’lisi olsun..

* Braveheart (Cesur Yürek) – James Horner
* The Last of the Mohicans (Mohikanların Sonuncusu) – Trevor Jones
* Amelie – Yan Tiersen
* Mission Impossible (Görevimiz Tehlike) – Danny Elfman
* Love Story (Aşk Hikayesi) – Francis Lai

Müzik ve sinema dolu günler..

Ali Ballı