Köşe Yazıları

Evet & Hayır

6 Eylül 2017

“Ruhumuzdaki çatlaklar olmasa, ışık içeri nasıl girer?” bu cümle ile düşüncelere daldım… Çatlakları oluşturan ne? Her zaman karşı taraftan gelen olumsuzluklar mı? Yoksa en büyük çatlakları ruhumuza, kalbimize açan kendimiz miyiz? Nasıl yapıyoruz ki bunu kendimize?

Çocukluk yıllarımızdan itibaren herşeye “evet” demeyi öğretiyorlar bir çoğumuza. Mesela evimize gelen misafir çocuğun istediği herşeyi vermek zorunda olmakla başlıyor maceramız. Ne istese vermemiz gerekiyor ayıp olmasın diye… Vermek istemesen en hafifinden “Aaa bu çocuk paylaşmayı bilmiyor” deniyor. Öğreniyoruz ki istenen şeye hayır dersek yargılanacağız. Halbuki daha önceden o çocuğun gelip verdiğiniz oyuncakları kırmışlığı var ama olsun “evet” de ki ayıp olmasın.

Okul çağına geldiğimizde bu sefer okulda yaşıyoruz benzer şeyleri… Bir yetişkin olduğumuzda ise artık iliklerimize kadar işlemiş oluyor “evet”ler. Aslında kelime anlamı olarak her ne kadar olumluluk içerse de istemediğimiz şeylerde kullanmak zorunda olduğumuzda kırgınlık, mutsuzluk getiriyor beraberinde.

Arkadaşımıza veya eşimize yaptığımız “dışarda birşeyler yiyelim mi?”, “iş çıkışı biraz konuşalım mı?”, benimle gelir misin?” vb birçok sorunun cevabının “evet” olmasını istiyor ve bekliyoruz. Bu cevabı alamadığımız zaman başlıyor yargılamalarımız… “Bana değer vermiyor, küçücük bir şey istedim yapmadı, sevse “evet” derdi, gelirdi, giderdi vb. Yani diyeceğim şu ki hiç düşünmüyoruz karşımızdakinin ne hissettiğini, ne düşündüğünü, ne istediğini, ne beklediğini.

Yaramaz bir çocuk edası ile hep onaylanmayı bekliyoruz. Bir tarafımız onay almak için çırpınıyor, çırpınıyor ve yorgun düşüyor.
Tam da burada kocaman kalp kırıkları oluşuyor. Her şeye “evet” dememize rağmen neden bazı şeyler ters gidiyor diye düşünüyoruz.
Aslında hayatta her sorunun cevabı %50’dir. %50 evet, %50 hayır. Belki, bir ihtimal, bilemiyorum vb cevaplar işin kaçma kısmıdır. Aslında “hayır”dır burada cevabımız ama işte o cevap olmaz 😉 Soru geldiği anda cevap sizin açınızdan bellidir de o cevabı dillendirmek zor gelir.

Kişiye göre değişmekle birlikte bence “HAYIR” diyebilmek konforlu yaşamın sırrıdır. Bu yüreğinize sağladığınız konfordur. Aklınıza, mantığınıza, yaşamınıza, vaktinize, beklentilerinize, taleplerinize uymayan herşeye “hayır” demek hakkınızdır.
Etrafımıza baktığımızda bir çocuk gibi davranmayı sürdüren, istekleri karşılanmadığında çocuklar gibi zıplayarak ağlamayan ama eşdeğer düzeyde kaprislerle yaşayan birçok yetişkin var. Emin olun sizin “hayır” demeniz sadece bu insanların kaybına sebep olur. Kendini bilen yetişkin insanlar; sizin düşüncelerinize, isteklerinize, beklentilerinize, zamanınıza, yaşamınıza ve fikirlerinize her zaman değer verecek ve saygı göstereceklerdir.

Diğerleri mi? Onlar sizin etrafınızdaki hayali kalabalıklar… Sadece onayladığınız sürece yanınızdalar. Gerçek dostlar birbirlerine her zaman ve her koşulda değer verebilenlerdir… Eğilsen de, doğrulsan da, düşsen de peşini bırakmazlar…

Ayça Karauz

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Sevim Binen 6 Eylül 2017 at 09:56

    Ellerine sağlık komşum. Çok güzel anlatmışsın söyleyemediğimiz “hayır”ları.

    • Yanıtla Ayça Karauz 6 Eylül 2017 at 10:31

      Güzel günler dileğiyle, teşekkürler 😊

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan