Çocuk kalbimden midir, insan özüne çok inanmamdan mıdır, bilemem… Ben göremiyormuşum…
Önümde ayan beyan ortada olan bir mevzuda bile basbayağı körlük etmişliğim var çokça… Yıllarca flu görmüş benim gözler… Kalbimle aklım, bir de olmasını istediğim arasında kalmışım, hatta bazen tepkisiz öylece kalakalmış, görememişim.
Koklayıp da tanınmıyor, anlaşılmıyor ki insan denen zorluk… Nasıl sunarsa karşıdaki kendini, benim kafa öyle algılayacak da anacım ne sunmalar, tepsi tepsi, çeşit çeşit, iyi mi, kötü mü, dürüst mü, sahtekar mı, bilemiyor, anlamlandıramıyor. Flu görüyordum. Bitti. İyileştim ve netim çok net… Görüyorum…
Tecrübe mi ki bu gözlerdeki keskinliğin adı acaba? İyi görmeye başladığımdan beridir kafamdaki raflarda herkes yerini aldı. Hâlâ aklımla kalbim arasında kalsam da flu gözler artık keskin çok şükür; elmalar ve armutlar da yerli yerinde.
Sevdiğini çok seven ben, sevemediklerim konusunda bir türlü dile gelmez, bunu söylemenin ayıp olduğunu düşünür susardım. Haa bi’ de duygular karşılıklı bile olsa o oyunu bozan ben olmamalıydım, aklımca kendimi koruyorum tabi, standartların getirdiği konforda vazgeçilmezim bir zamanlar…
Bana net davrananlara daha çok saygı duyuyorum artık; yönetmek isteyen, seviyormuş gibi yapan, rüzgarın nerden eseceğini hesaplayanlarla asgari müşterekler yeterli… Kimse kimseyle zaman kaybetmesin, sevenler bir tarafa, mecburlar bir tarafa, atsan atılmazlar da öbür yana toplansın zira hepimize hediye BİR ömrümüz var. İnsan insanın hem cezası hem de şifası; şifa olalım ki şifa bulalım… Yanılmamak için güvenmeme de çözüm olmasın.
Mevlananın bir lafı var çok severim
“Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında en güzel çare, dağ ile karı başbaşa bırakmaktır”
Başka dağlara doğru ilerlemek birilerine güvenmek şart.
Ne güzel bir duyguymuş herşeyi iyi görmeye çalışmamak, bunun için kendini zorlamamak. Sanmaların, hissetmelerin için kendini suçlamamak. “Özünde herkes iyidir aslında” deyip kötü olmasını, içinden geçtiği şartlara bağladığım kişilerin yaptıklarının, seçimleri olduğunu gördüm; söz konusu kendi çıkarları olunca değerlerin, ahlaki kuralların görmezden gelindiğini gördüm, kalbi yumuşacık güzel insanların gözlerindeki yaşı gördüm… Netleştim; konuşmam gereken yerde, kırıp dökmeden konuşuyor, ufuk çizgisini görebiliyorum. İnsana, iyi insanlara tutkuluyum birde… Daha aydınlık ve berrak herşey. Şimdilerde bahçedeki gülü seyrediyorum sabah akşam… Parklardaki çocukları… Denizin mavisini… Dilimde aşık Veysel’den bir dörtlükle…..
Bu alemi gören sensin
Yok gözünde perde senin
Haksıza yol veren sensin
Yok mu suçun burda seni
Gönül Verim
3 YORUMLAR
Gönülcüm öncelikle aramıza hoş geldin canım.
Yazını okuyup; son derece cesur, kocaman yürekli bir kadının satırlarıyla karşı karşıya olduğumu gördüğümde, bu kadının Sen ve Ben’de yazmak istiyor olmasından ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Gönülcüm umarım bizimle çıktığın bu yolculuk sana da, bana verdiği kadar keyif verir.
Her yazını merakla bekliyor olacağım 😉
Özellikle son paragraf için gönülden tebrik ederim. ‘Yalnız değilmişim’ hissi her daim iyi hissettiriyor insanı…
Daha dün gece, altını çizdim bir kitapta şu cumlelerin; “kalp kıranın en sevdiği cümledir : ben böyleyim”
ve evet başka dağlara doğru ilerlemek şart 🙂
Takipte olacağım. Gönülden tebrik ederim…
Hoşgeldiniz. Kaleminize sağlık 👏