Gönül Köşesi

Tam Kıvamında

23 Aralık 2017

Uzun zamandır alışveriş yapmıyorum, zaten oldum olası iş gibi, mecburiyet gibi gelmiştir alışveriş bana nedense. Biri benim zevkime, fiziğime uygun dikse, biçse ya da alıp getirse de ben de giysem 🙃 Üşeniyorum gezmeye, almıyorum hiçbir şey, ihtiyacım yoksa. Zaten son yıllarda Internet’ten alışveriş yapıyor artık herkes çılgın gibi. Bir tık uzağında tüm mağazalar, beğen, tıkla gelsin, bu kadar kolay. Benim siftahım yok daha 🙄 Internet’ten tek bir şey almadım, çünkü mutlu etmiyor beni alışveriş, ihtiyacımı bile öteliyorum. Bilinçli bir tüketici, eskiden çok alışveriş yapmış bir tövbeli olduğumdan da değil üstelik, benim yapım bu…

Hal, kılık kıyafette böyleyken, yeme içme kısmında gurmeliğe bir kaldı sanırım 🧐Çok seviyorum, fazlasıyla mutlu oluyorum yeme içme işlerinden. Nerede ne var, tarifler, sunumlar, yeni tadlar, klasikler… Fırının önünden geçerkenki ekmek kokusu beni benden alıyor. Çok sevdiğim bir yiyecek aklıma düştü mü yemeden aklımdan çıkmaz; muhakkak yapmalıyım ya da nerede yenebiliyorsa oraya gitmeliyim, yeter ki canım istesin 😋 Kendime verdiğim ödüller bile yeme içme üzerine. Zayıflamaya çalışmamın amacı bile daha rahat yiyebilmek 😛 Ömrüm kilo al, kilo ver döngüsüyle geçti ne yazık ki.

Eee şimdi sorarım size; bendeki bu durumumun alışveriş takıntısı olandan var mı bir farkı? Ben yeme/içme olayını diğerimiz de alışverişi biraz abartmış olabilir mi? Yok bir farkımız bence. Abartı olan ne varsa, zarar. Bir türlü kıvamı tutturamamak, vur deyince öldürmek, mutluluğun kaynağını bulamayıp içimizdeki boşlukları bir şeylerle doldurmaya çalışmak…

Hepimizin zaman zaman saçmalamaya ya da şımarıklığa ihtiyacı var elbette fakat olayı sıkıntılı, saplantılı hale getirmemek ve klinik bir vaka olmamaya özen göstermek şart 😉 Yaptığımızı neden yaptığımız konusunda zihnimizi birazcık kurcalarsak sorunun da, cevabın da kendimizde olduğunun farkına varırız oysa ki. Nasıl bir duygusal açlığım varsa? Fark ettiğiniz gibi kendi kendime teşhis koymakta da ustayım 😉 Yemeye saldırmışım, yiyip yiyip doymamışım… Amaçsız, hedefsiz, hayalsiz kaldığımda hayata heyecan duymak, heveslenmek için, yemeyi seçmişim, üstelik abartarak bir de. Sabah kahvaltısında akşam ne yiyeceğimizi planlamak, yapacağım daha anlamlı bir iş yoksa benim için yaşam motivasyonu. Bu sürekli olunca büyük sıkıntı yaratıyor haliyle de. Kendime gelip silkelendiğimde, bir 5 kilo fazlalığı ve pişmanlığımı cebimde buluyorum 😣

Yaşamımızı daha anlamlı hale getirmek, seçimlerimizde, ilişkilerimizde, davranışlarımızda dengeyi korumaktan geçiyor sanırım. Neyi abartıp kendimizin varoluşunu onda bulmaya çalışırsak, iki tokat yemeden normale dönemiyoruz zira… Dünyada bir sürü keyif alabileceğimiz şey varken, keyifli olmayı sadece dürtülerimizde bulmak, kolayca haz almaya çalışmak, stres, sıkıntı ve problemler karşısında kafamızı kuma gömmek, geçici emniyetlerle avunmak…

Açken, muhabbetle keyifle yenen yemeğin, yorulunca dinlenmenin, aldığın bluza bakıp bakıp mutlu olmanın, değerli zamanların, bir şeyi diğerinden üstün kılmamanın, sadece siyahı ya da beyazı değil griyi ve hayatın tüm renklerini sevmenin tadına varmak, bunun için çabalamak…

“İnsanın kendi kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.” Platon

sözüne bir kez daha şapka çıkartıp, abartıya kaçmadan, bulduğumuz yeni cevapları uygulama zamanı geldi ❤️

Bu yazının şarkısı:
Düzelebilirdim, Jehan Barbur
Youtube linki için tıklayın.

Gönül Verim

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan