Sentez

Başucumda Müzik

11 Şubat 2018

Başucumda Müzik yazısı için kitap, kulaklık ve kahve görselli bir fotoğraf

Kulaklığında avaz avaz bağıran Sezen’in sesiyle, elindeki kitaba gömülmüş radyoya gidiyordu. Kitabın öyküsüne öyle bir kaptırmıştı ki kendini, otobüsün içine biri tarafından bırakılmış bilinmeze giden bir heykel gibi görünüyordu. Konakladığı yurdun önünden mesafeyi uzatan otobüse biner, kulaklığını takar müzik eşliğinde kitaba gömülürdü. Hayatın önüne çıkardığı her türlü bilmeceden böyle kaçmaya çalışırdı. İçindeki cevapsız sorulara bir de çevresinin soruları eklenince girdapta kalmışçasına tıkanır, dudaklarını yemeğe başlardı. Ruhundaki aykırılığı saklamaya çalıştıkça olmadık yerde aklına takılan bir soruyla aykırı duruşu ortaya çıkar, saklamaya çalıştığı benliği ortaya çıkan her insan gibi acemice bakışlarını kaçırırdı.

Sosyal ilişkiler kurmakta hiç zorlanmasa da tek başına hayatın içine akmaktan keyif alırdı. Beğendiği bir filme yalnız gider, gülmek ağlamak benzeri birçok duyguya kendini bırakıp, yaşadığı doyumun hazzını bir başına çıkartırken, kitapçıda aynı kitaba el uzattığı herhangi biriyle de yalnızlığın taçlandırdığı gülümsemesiyle yazar hakkında derin sohbete geçebilirdi. Bu hali onun, hayatın getirdiklerine kafa tutma becerisinden kaynaklanıyordu.

Kitap sayfalarını çevirmek dışında bir hareketi yoktu. Birden okuduğu kitaptan başını kaldırıp yine dudaklarını yemeğe başladı. Çantasından not defteriyle kalemini çıkardı kitap içinde geçen cümleyi defterine not etti. Kürşat Başar’ın kitabıydı okuduğu, Başucumda Müzik. Kitabın ismine vurulup hemen almıştı. Müzik ile olan bağı onu hayatta hep bir yerlerden yakalar, yeni bir bakış açısı kazandırırdı. Bu kez de edebiyatla arasında bir bağ kurmuş, bir kadının hayatının anlatıldığı roman, edebiyatın diğer kadın kahramanlarıyla tanışmasına sebep olmuştu.

Durakta indi. Düşünce hızıyla adımları yarışır halde radyoya geldi. Binaya vardığında nefes nefeseydi. Radyonun kapısındaki kurşun izine dokundu. İzi her gördüğünde içini bir ürperti kaplar, şehir magandalarının saldırdığı anda burada olmadığı için Tanrı’ya şükrederdi. Önceleri bu tarz insanlarla kavgalara tutuşur, kaba kuvvet ve saldırgan bir üslupla çözüme ulaşamayacaklarına anlatır dururdu. İsyan eder, bu insanlarla aynı havayı teneffüs etmesini aklı almazdı. İsyandan kabullenmişliğe geçişi elbette tecrübe ettiği yaşanmışlıklardan olmuştu. İnsan mayasının bozulduktan sonra düzelmeyeceğini kabul etmiş, tüm çabayı çocuklar üzerine yönlendirmesinde bu tarz olaylar yol gösterici olmuştu.

Sokakların çocuk doğuramayacağını bilir, sokak çocuğu ifadesinin tam karşısında durur, bu ifadeyi kullananlara da ısrarla karşı çıkardı. Evde, okulda ya da parkta olması gereken çocukların, ellerinde su, mendil, tartı gibi malzemelerle büyüklere ait alanlarda tutunmaya çalışmalarına katlanmaz, onlara kitap alır dağıtır, dersleriyle ilgilenir, gözünden taşan ışıklı sevgisiyle çocuklara başka bir dünyanın mümkün olduğu hissini yaşatmaya çalışırdı. Belki de tüm bu çabaları kendini ikna etmek içindi, başka bir dünya mümkün olmalıydı.

İçeriye girdi, kendinden önceki programın bitmesine daha vardı. O vakte kadar hazırlıklarını yapabilirdi. Kahvesini hazırlayıp notlarının başına geçti. Şarkı listesini çıkarttı, gözünün önüne albümlerin yerini getirdi, oluşturduğu sıralamaya göre zihninde yerlerini buldu.

– Mutlu günler sayın dinleyen,

seslenişiyle her şeyi geride bıraktı. Radyonun mikrofonundan seslendiği insanları sesiyle kucakladı. Tanımadığı insanlara seslenmenin hazzı, boğazından kalbine, kalbinden midesine ılık bir esinti oluşturur, o esintinin heyecanıyla haftada iki gün ikişer saat başka bir aleme dalardı.

Bugünki sohbet konusunu sizi en çok etkileyen kitap cümleleri olarak seçti ve seslendi;

– Beni etkileyen kitap cümlem “Ne olursa olsun hayatını durdurma! Durup hayata bakmaya başladığın zaman yaşamak zordur.” Kürşat Başar imzalı kitapta geçen bu cümle kalbimden vurdu beni. Düşün sen de sevgili dinleyen, hayatını durdurduğunu, durup öylece olanları izlediğini, başına gelen ve gelmekte olanları beklediğini. Senin hükmün olmadan yaşananları izlediğini. Esaretten başka nedir ki o zaman yaşam. Toplum baskısıyla, başkalarının fikirleriyle, birilerinin parmağının sürekli sana sallandığı bu hayatta esaretten kurtulabileceğin tek şeyin seçimlerin olduğunun farkında mısın? Kötülüğün karşısında durmadıktan sonra iyiyim demenin sadece sana iyi geleceğinin farkındasın, değil mi? Hayatını seç, durma ilerle, bu hayat sadece sana ait, gülümse ve hayatının hükmünü başkasına verme, ihtiyacı olana el ol, sesi olmayana ses ol, ama hep bu hayatının içinde var ol sevgili dinleyen.

Mikrofonu kapatıp, müziği yayına aldı. Kentin sokaklarını Sertap’ın rüya şarkısı doldurdu.

Sarı sıcak sonbahar renkleriyle kaplanan kentin sokaklarında bir kafede radyoyu dinleyen kızlı erkekli öğrenci gurubu, en sevdiği kitap cümlelerini tartışmaya koyulup, anı unuttu.

Özge Can

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Kübra Mısırlı Keskin 11 Şubat 2018 at 14:46

    Kendini dostundan dinlemek nasıl bir ayrıcalıkmış bunu bana hissettirdiğin için minnettarım özgecim. Senin gibi güçlü bir kalemden öyküleşmek de ayrı bir mutluluk. 15 yıl öncesine gittim sayende tekrar zamanın bana kazandırdıklarını, kaybettirdiklerini hatırladım. Ve iyi ki yolum bir şekilde oralardan geçmiş ve ömürlük dostlar edinmişim. İyi ki 🙏🏻🙏🏻

  • Yanıtla Özge Can 11 Şubat 2018 at 16:43

    Yaşadıkça biriktiriyoruz canım, aslında kaybımız yok, heybemizi dolduruyoruz. Iyikilerimiz ondan çok. Ayrıca seni anlatmak da benim için büyük keyifti, anılarımız çoğalsın 💙

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan