Biraz Kitap

Asker Daha Fazla Elliott Smith Dinlemek İstemiyor

31 Temmuz 2018

Asker Daha Fazla Elliott Smith Dinlemek İstemiyor, Utku Yıldırım


Asker Daha Fazla Elliott Smith Dinlemek İstemiyor, Utku Yıldırım

Arkadaşımın Kitabı

Bu kitabı benim arkadaşım yazdı. Bana da imzalayıp verdi.

O yüzden dünyanın en güzel kitabı.

Ama kitabın yazarı arkadaşı olmayanlar ve dolayısıyla imzalı bir şekilde kendisine kitap verilmemiş olanlar için birkaç kelam edeyim.

Anlam Yüklü Hikayeler | Asker Daha Fazla Elliott Smith Dinlemek İstemiyor

Kitaptaki öykülerde şunu gördüm; yazar şarkılara, eşyalara, filmlere, evlere, mahallelere, konu komşuya, insanlara çok anlam yüklemiş. Herkes ve her şey başka herkes ve her şeyi hatırlatıyor ona. Çok zor bir hayat bence.

Öykülerin samimiyetinde kuşku yok. İçini dökmüş, belli. Döküp kurtulmak istemiş.

Ama bana soracak olursanız dertleri tasaları yazıya dökmek; değil kurtulmak, aksine dertlere tasalara ölümsüzlük kazandırmak demek.

Üstelik başkalarına da bulaştırarak. Neticede okuyucu da yazarın insafından etkileniyor. Okuduklarımız bizde çeşitli duygular uyandırıyor. Mutluluk, mutsuzluk, beğenme, beğenmeme, sevme, sevmeme, umut, kaygı, endişe, öfke, neşe… gibi bir dolu duygu canlanıyor okurken.

“Asker Daha Fazla Elliott Smith Dinlemek İstemiyor“u okurken bende hüzün canlandı mesela. Kayıplar, başarısızlıklar, terk edişler ve terk edilişler başka ne canlandıracaktı ki zaten?

Bu Da Mı Gol Değil?

Kitabın arka kapağında kitap hakkında deniyor ki: “Acının ve yenilginin karşısında her seferinde “belki bu kez başarabilirim” hissini güçlü tutmaya çalışıyor.”

Yuooo!

Hiç de “belki bu kez başarabilirim” hissi edinmedim.

Aksine “Bu da mı gol değil?” dedim ben her öyküde.

Özel Bir Şey Yok

Yukarıda yazarın içini döktüğünü, döküp kurtulmak istediğini söyledim.

Ama aslında Utku Yıldırım kitabın ortaya çıkış amacını kendisi dile getirmiş. Demiş ki:

“Bir şeylerin özel olduğunu düşünmek istiyorum, bu yüzden yaşanan ne varsa kağıt üstünde sihre bulamaya çalışıyorum.”

Güzel bir çalışma bu.

Ama bence daha güzeli, olanı olduğu gibi kabul etmek ve geçmişi geçmişte bırakmak.

Kitapta geçmiş sürekli kurcalanıyor. Gerçi yazar olmak bunu gerektirir herhalde. Geçmişten, yaşadıklarından damıtarak bir şeyler yazacak elbette. Sadece eğer bunu yapmak kişide iyi duygular uyandırmıyorsa bana iyi bir fikir gibi gözükmüyor.

Yazarımız Utku Yıldırım da zaten sözlerine:

“Sihri buluyorum, gerçeği baştan kuruyorum ama olmuyor, kurtulamıyorum. Her şey bayağı, alelade. Özel bir şey yok. Kuru duygu”

diyerek devam ediyor.

Çok iyi duygular canlanmamış yani belli ki.

Kitabı arkadaşımın yazdığını söylemiş miydim?

Arkadaşım ikinci kitabını yazsın da ona da burada yer vereyim. Çok hoşuma gitti.

Saygılar,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan