Bir Çöküşün Öyküsü, Stefan Zweig
Bir Çöküşün Öyküsü | Özet
15. Louis dönemi Fransız sarayında, şöhretinden yaşam enerjisi alan Madam de Prie, halka karşı olan çirkin davranışları ve günden güne kalbinde kötülük tohumlarını filizlendiren kibir duygusu yüzünden gözden düşer, kral tarafından Normandiya’ya sürülür. Âdeta kibri ve şöhreti ile yaşam bulan Madam de Prie bunu sindiremez. Gururu yüzünden oluşan filizler, filiz olmaktan çıkmış, kalbini ele geçiren sarmaşıklara dönüşmüştür artık. Bu sarmaşıklar gururunu ve kibrini temsil ediyormuşçasına kalbini sıkarak Madam de Prie’yı bunaltır. Harekete geçmek zorunda olduğunu düşünen Madam de Prie, malikanesinde eğlenceler düzenleyerek sürgün hayatına anlam katmaya çalışır.
Kibrini temsil eden sarmaşıklar kalbini ele geçirdikten sonra düşünme yetisini de Madame de Prie’ın elinden almaya başlar. Bunun üzerine Madam de Prie, sonsuza kadar şöhretini sürdüreceğini düşündüğü bir plan yapar, artık kibrine yenik düşmüştür…
Bir Çöküşün Öyküsü | Yorum
Stefan Zweig, kibir duygusunu oldukça çarpıcı şekilde anlatmış. Yazarın bu eseri de kendini kolaylıkla okutuyor.
Okurken karakterin daha ne kadar ileri gidebileceğini düşünmekten kendimi alamadım. Bir Çöküşün Öyküsü bitince, hayatta da bu kadar gayesiz insanlar olduğunu yeniden anladım. Daha sonra Stefan Zweig’ın, aslında bazı insanların tek gayesinin bu olduğunu anlatmak istediğini hatırladım.
Bir Çöküşün Öyküsü‘nü bitirdikten sonra, kitaptan ders çıkarmak zorunda hissettim kendimi. Karakterimizin yaşadıkları o kadar ürpertti ki beni…
Özellikle yoğun olduğunuz dönemlerde veya seyahatlerde okuyabileceğiniz anlamlı bir kitap. Yazarın çok etkileyici kitaplarını okuyup zirveye çıktıktan sonra bu kitap daha az etkileyici gibi gelse de, bittikten sonra bile kendini unutturmayacak türden.
Zweig’ın Bir Çöküşün Öyküsü‘nü okuduktan sonra her insana kolay kolay güvenemiyorsunuz. Bir müddet etkisi altından çıkamamanızın iyi bir sonucu oluyor aslında bu. Zaten Bir Çöküşün Öyküsü, aklınızdan ve yüreğinizden çıkmaması gereken bir kitap. Daha doğrusu bu kitabı aklınızdan ve yüreğinizden çıkartamayacaksınız.
Modern klasik okumayı sevdiren Zweig’ın bu eserini okumanızı gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Stefan Zweig okumak, sevdiğiniz bir kişiyle sohbet etmek gibi hissettirecektir.
Yazar Stefan Zweig Hakkında
Farklı türlerde ürünler vermiş olan yazar 1881’de Viyana’da doğdu. Hayatı boyunca Avrupa’nın değişimine tanıklık etti. 1913’te Salzburg’a yerleşen Zweig 1934’te Nazilerin baskısı sebebiyle önce İngiltere’ye, 1940’ta da Brezilya’ya göç etti. 1942’de karısıyla birlikte intihar etti.
Önemli denemeleri arasında Balzac, Dickens ve Dostoyevski’yi konu aldığı Üç Büyük Usta; Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’yi incelediği Kendileriyle Savaşanlar ile Casanova, Stendhal ve Tolstoy’la ilgili Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar sayılabilir.
Yazara ün kazanmasını sağlayan bir başka eseri Yıldızın Parladığı Anlar’dır. Ayrıca yazarın biyografi, öykü ve psikolojik alanda da yapıtları mevcuttur.
Pınar Sude Genç
1 Comment
👍 👍 👍