Kurgu Dışı

Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı

21 Ağustos 2018

Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı | Mark Manson


Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı | Mark Manson

İyi hissettiren bir kişisel gelişim kitabı oldu Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı benim için.

Böyle şeyler okumak iyi geliyor bana. Bu tarza ilgi duyanlara da iyi gelecektir sanırım. İlgi duymayanlara da değişiklik olması açısından tavsiye edebilirim.

Bir kişisel gelişim kitabı için iyi bir başlangıç yapmıyor.

Gerçi pek iyi bir başlangıç yapmıyor Mark Manson. Charles Bukowski örneği veriyor çünkü. Yazar da farkında bu ismin iyi bir örnek olmadığının:

“Muhtemelen tavsiye isteyeceğiniz ya da kişisel-gelişim kitabında bulmayı umduğunuz en son adamdır.” diyor.

Onun hayatından verdiği kıssadan hisse şu; Charles Bukowski yazar olmak istiyor. Dergiler, gazeteler, yayınevleri hep reddediyor. Bukowski de depresyona giriyor. Nefret ettiği bir işte çalışıyor. Nihayet elli yaşına geldiğinde bir yayınevi editörü onun kitabını basıyor ama para vereceğini taahhüt etmiyor. Neticede alkol ve depresyon içinde geçmiş gençlik yıllarının ardından gelen bir şöhrete kavuşuyor.

Kıssadan hisse şu; pes etme, umudunu kaybetme.

Ha ama Charles Bukowski’nin dediği ise “Çabalama”

Yazara göre Bukowski’nin başarısının kaynağı “mutsuz biri olduğunu bilmesi, bunu kabul etmesi ve dürüstçe bunun hakkında yazması.”

Bukowski’nin başarısını tartışmayacağım elbette, benim burada çekince koyduğum husus yaşanılan hayatın şekli. Açıkçası mutsuzluk içindeki bir hayatın getireceği başarıda ve şöhrette gözüm yok. Üstelik kendi mutsuzluğunu çeşitli yayın organlarıyla başkalarına bulaştırmayı da hoş bulmuyorum.

Günümüzün anlayışı çerçevesinde mutlu ol, daha mutlu ol, daha sağlıklı ol, daha iyi ol, pozitif pozitif çiçek böcek de demek istemiyorum, sadece mutluluk-mutsuzluk, iyi-kötü arasında dengeyi bulmak ve dengede kalmak gerek diye düşünüyorum.

Kafaya Takmamak Nedir?

Mark Manson, sorunlar üzerinde suçluluk duyarak ya da başkasını suçlayarak sorgulamalar yapmamayı tavsiye ediyor. Kafaya takmama dediği bu.

Katılıyorum buna.

Kafaya takmamak deyince dünya s*kime minare g*tüme bir tavır değil kastedilen, sadece tersliklere aldırmamak.

İlle de kafayı bir şeye takmak gerekiyorsa önemli şeylere takmak gerektiğini anlatıyor kitap. Önemsiz şeylere kafayı takanlar, hayatlarında önemli bir şey olmayanlardır diyor.

İyi yanından bakmak lazım. Çünkü hep iyi yanı var.

Olumsuz duygulara ve ıstıraplara iyi yanından bakılırsa insanları harekete geçirenin bu duygular olduğunu dile getiriyor.

“Olumsuz duygular eyleme geçme çağrısıdır. Onları hissetmenizin nedeni bir şey yapmanız gerektiğidir. Olumlu duygularsa doğru eylemi yapmanın ödülüdür.”

Değer yargıları, anlam, terapi hatalarına da değiniyor ki bu kısımları önemli buldum.

Şu bilgi önemli mesela:

“Beyin kusurludur. Görüp duyduğumuz şeylerde yanılırız. Unutur ve kolayca yanlış yorumlarız.”

“Kendimiz için bir anlam yarattığımızda beynimiz bu anlama tutunmaya tasarlanmıştır. Beynimizin yarattığı anlama bağlanır ve onu bırakmayız.”

Yani “Önce kendini değiştir, bakış açını değiştir, hayatın da değişir.” tarzı söylemlerin doğruluğu bir kez daha ortaya çıkıyor.

Terapilerde de buna bağlı hatalar ortaya çıkıyormuş. “Anılarımız korkunç derecede güvenilmezdir.” diyor yazar.

Verdiği bir örnekte bir danışan terapide çocukluğuna inmiş ve babasının kendisini taciz ettiği sonucuna ulaşılmış. Danışan bunu ailesiyle paylaşınca aile parçalanmış. Yıllar sonra ortaya çıkmış ki babası böyle bir şey yapmamış aslında.

Çarpıcı bir örnek bence bu.

Terapi meselesine son zamanlarda ben de pek sıcak bakamıyorum. Geçmişi kurcalamanın iyi bir fikir olmadığı kanaatindeyim. Çünkü birincisi evet, beynimiz anıları yanlış hatırlıyor olabilir. İkincisi geçmişi geçmişte bırakmayıp deşmenin bir faydası olduğunu sanmıyorum.

Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı

Kitapçı raflarında uzun zamandır gördüğüm bir kitaptı, daha fazla karşı koyamayıp almıştım, pişman olmadım, sevindim.

Saygılar,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Ebru 23 Temmuz 2019 at 13:30

    “Büyük güç büyük sorumluluklar getirir.” Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir bakış açısı var ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: “Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.” “Her şeyi iyi tarafından görmek” gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir.
     
    Sanırım hayatımıza kaldığımız yerden devam etmenin ve zorluklara rağmen her şeye yeni baştan başlamanın ilk aşaması kabullenmekten geçiyor.
     
    Yazımızın devamı için linke tıklayabilirsiniz:
     
    https://www.tarz2.com/takma-kafana 💚
     
    Çok sevgiler 💚

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan