Gönül Köşesi

Ne Çabuk Geçti!

1 Eylül 2018

Ne Çabuk Geçti! | Kum Saati, Plaj, Yaz

Ne çabuk geçti!
Hayatın güzel anları için kullanırız genelde bu cümleyi; tatil, sevgiliyle geçen günler, tatlı sohbetler, bayramlar, yaz, gençlik ve en nihayetinde de ömür… Göz açıp kapayıncaya kadar geçer çünkü…

“Ne çabuk geçti!” demeyen yoktur herhalde güzel zamanlara. İnsanoğlu zamanı saatlere, dakikalara, günlere, haftalara, aylara böldüğünden beri bir koşturmadır gidiyor. Hep bir yerlere, bir şeylere yetişmek telaşıyla ve yetişememiş hissiyle dolanıp duruyoruz dünyada.

Keyifli zamanları ölçemiyor bir tek, şu kolumuza taktığımız insan icadı saatler. Üç saat, beş dakika; üç gün, bir saat gibi hızla gelip geçiyor. Akrep yelkovanı bir koşturuyor ki bu vakitlerde yetişebilene aşk olsun. Gözümüzün gördüğü gerçeklik olmasa -saati, takvimi falan at çöpe- insan kendini bu zaman dilimlerinden bağımsız hissettiğinde, yolun içinde suyla beraber akıp gidiyor.

Kolumdaki Saatler Çekmecede Artık

Uzun zamandır böyle, saat kullanmıyorum, zamanı içime mıhladım çünkü.

Sabahları işe giderken kurduğum alarmdan önce kalktığımdan, yaptığım yemeğin pişme dakikasını hesaplamadığımdan, uykum gelmeden uyuyamadığımdan beridir böyle. Oysa ben, saatimi kolumdan yatarken bile çıkartmayan, onu adeta bir uzvu gibi kubul eden, dekoratif değil de en işlevsel saatleri olan, üstelik bunlara da bir sürü paralar vermiş, bir zaman hesaplayıcısıydım bir vakitler.

Ödüm patlardı zamanın farkına varamayıp, eksik yapacağım birşeyleri diye. Kendime güvenemez, kolumdaki saatin gerçekliğine göre ayarlardım tüm işlerimi. Akşamları uyku vaktimin gelip gelmediğini bile ona sorardım. Boşuna değil gece yarıları kalkıp evde cirit atmam; kendimi dinlemez, saati dinlerdim “Oooooo hooooo saat yarım olmuş, kalkıp uyuyayım” deyip, yanımda daha kafayı yastığa götürmeden uyuyan eşime bakıp kendime kızar, uyuyamadığım için de ona gıcık olurdum.

Şimdi mi? Vallahi şu saati kolumdan attığımdan beridir kendimi dinliyorum, içimdeki saat hiç sekmedi, ne zaman diyorsa o zaman. Eşim bile şaşırıyor, bazen saat on buçukta vuruyorum kafayı. Artık o bana gıcık oluyor hissediyorum 🙃

Eşimi salonda televizyon karşısındaki en sevdiği uykudan kaldırıp; “Haydi yerine yat”larım da bitti. Sabaha karşı hafif donmuş yatağa döndüğünde, beni pek bir gamsız bulduğu zamanlardayız şimdi 😂

Zamanı, içimizde barajlar yaparak durduran nesneler saatler bence. Bir şeyin zamanının geldiğini bize söyleyecek olan içimizdeki ses; onu dinleyip hareket etmeyi öğrendiğimizde hiç bir şeye geç kalmıyor insan. Duvardaki saati ya da takvimi çok da önemsemiyor. Hele de o barajlar yıkılıp, sular seller almışsa seni, ömründe bir kere de olsa artık set kurmayı, biriktirip ötelemeyi değil vaktini bekliyor her mesele.

Yaz Bitti mi Şimdi?

Ha geldi ha gelecek derken, geldi de bitti bile.

Yaz benim için aile demek, sevdiklerimle geçirebileceğim uzun vakitler demek. Çok şükür bu yaz da beraberdik; yedik içtik hatta ben bu yeme ve içme olayının suyunu çıkardım her zamanki gibi, siz deyin üç, ben diyeyim beş kilo sırtladım sonbahara. Neyse canım, daha önce başardım, yine başarırım, atarım o yükleri 😉

Seviyorum ben bu dengesiz hallerimi, zararım kendime nasılsa. Hiç okumadığım kadar kitap okudum bir de… Kitap kurdu falan değilim ben, çok çabuk sıkılıyorum kitap okurken, oldum olası böyleydim. Neyse bu yaz kendimi tebrik edecek sayıda, mis gibi kitaplar okudum, aferin bana.

Ne çabuk geçti bu yaz, hakikaten darısı diğer yazlara. Şimdi eylül zamanı, azıcık hüzün, azıcık melankoli… Benim için de üretim zamanı; işler, projeler, yapılacaklar… Vakti gelenlere yol açılacak zamanlar şimdi. Başlamak zamanı…

Ne çabuk geçti!

Çok çabuk geçti zaman; güzel zamanlar dahada çabuk üstelik. Kimi zaman düşe kalka, kimi zaman dörtnala kaptırıp gittik. Yaşadığımız sıkıntılar bitmez zannettik, üzüntüleri yaşarken hiç geçmeyecek zannettik, içimizde bir yerlerde köz halinde kaldılar ama bitti. İşte o anlarda çabuk geçmedi zaman, hızlı ilerlemedi belki ama bitti.

İçimizdeki saatleri mutluluğa kuralım; ölmeden önce yapılacaklar listemizin birinci sırasında ’mutlu olmak’ olsun. Hiçbir şeye erken, yine bir çok şeye geç olmasın vakit dilerim. Yaşadığımız hayatı ister beğenelim, ister şikayet edelim bildiğim tek şey; hikayemizin sonunda söyleyeceğimiz söz “Ne çabuk geçti!”

Mutlu haftalar…

Bu yazının şarkısı:
Ahdım Olsun, Sezen Aksu
Youtube linki için tıklayın.

Gönül Verim

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Tuğba Atar 1 Eylül 2018 at 18:08

    4. boyuta inanlardanım ve zamanla ilgili posmodern yazılmış en güzel yazılardan… Kendimden de bişeyler buldum Gönül Verim… Kaleminize sağlık..

  • Yanıtla Neşe Ercan 2 Eylül 2018 at 11:34

     
    Zaman Geçiyor
     
    Zaman dediğin nedir?
    Bir avuç su gibi,
    Kayıp gitti avuçlarından.
    Düşün ki en güzel tatlı olsa
    Yedin bitti bir anda…
    Ne kaldı tadından başka.
    Bahar rüzgarı gibi eser durur başında
    Unutma geçer hepsi
    Anlarsın sonunda…
    Aldığın her nefes;
    Dakikalarla bitiyor aslında.
    İnsan bazen neden zaman geçsin ister?
    Dursun zaman;
    ZAMAN, ZAMAN
    Sevdiklerimiz var
    Dünyada.
    Sevelim, sevilelim
    Bitmeyen tek şey;
    SEVGİ olsun
    Dünyada…
     
    Neşe Ercan
    N❤️Ş

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan