Fizik ve Ben

Paralel Evrenler Var mı?

12 Eylül 2018

Paralel Evrenler | Sicim Teorisi

Merhaba Sen ve Ben Okurları 🤗

Öncelikle 2 hafta çabucak geçti ve ben yine sizlerle buluşacak olmanın heyecanını yaşamaktayım.

Bu haftaki yazım hakkında düşünürken öğretmenler odasında yaptığımız bilimsel konularda geçen bir konuşma, yazacağım yazıyı belirlemiş oldu. Biz, öğretmenler olarak her birimiz farklı alanlarda  bilgilere sahip kişileriz. Her birimiz farklı branşların uzmanları olduğumuz için sohbetlerimiz çok keyifli ve öğretici olmakta. Neredeyse her sohbetimizde yeni bilgiler ediniyor, okunacak kitap ve izlenecek film isimlerini not defterime karalıyorum. Tüm öğretmen sohbetlerinin bizimki gibi olduğunu ümit ediyor, bu konuda şanslı olduğumu hissediyorum.

Paralel Evrenler

İşte bu konuşmalarımızdan birinde fark ettim ki “Paralel Evren” düşüncesi insanların oldukça merak ettiği bir konu. Paralel Evrenler fikri benim de her zaman ilgimi çeken bir konu olmuştur. Bu konu hakkında birçok kitap ve dergi okumuşluğum da var.

Sicim Teorisi

Paralel Evrenler fikri Sicim Teorisi’nden ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Paralel Evrenler’den önce Sicim Teorisi hakkında size kısaca bilgi vereceğim.

Sicim Teorisi, son yıllarda üzerinde çokça durulan bir teoridir. Stephen Hawking de bu konu üzerinde fazlasıyla durarak birçok kitabında ona yer vermiştir. Özellikle “Ceviz Kabuğundaki Evren” adlı kitabı, görselleri ve kullandığı sade diliyle Sicim Teorisi meraklılarına bir başucu kitabı olma niteliğini taşımaktadır.

Sicim Teorisi, Einstein’ın görelilik kuramı ve kuantum mekaniğinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış bir fizik dalıdır. Evreni anlamak için maddenin yapı taşı olan atomları incelediğimizde atomun; nötron, proton ve elektronlardan oluştuğunu görmekteyiz. Atomun derinliklerine daha çok indiğimizde ise aslında bu parçacıkların da daha küçük parçacıklar olan kuark ve leptonlardan oluştuğunu öğrendik.

Standart Model Yetersiz Kalınca Sicim Teorisi Devreye Giriyor.

Maddenin yapı taşları olan bu parçacıkları anlamak için geliştirilen model Standart Model’dir. Bu model, temel parçacıklar ve bu parçacıklar arasındaki etkileşimleri kapsamaktadır. Standart model, tüm var oluşu açıklamaya çalışırken eksik kaldı. Tam bu noktada Sicim Teorisi ortaya çıktı.

➖ Sicim Teorisine göre bu atomaltı parçacıklar da inanılmaz derecede minik, sicim denilen tellerden oluşmaktadır.

➖ Bu teller çok küçük boyutlarda parçalanamaz, bölünemez, titreşim halinde ve birbirleriyle sürekli etkileşim halindedirler.

➖ Bir bütün halinde oldukları için birbirinden bağımsız hareket etmeleri düşünülemez. Ayrıca sicimlerin hepsi aynıdır. Onları birbirlerinden ayıran şeyler bükülme şekilleri ve rezonansları yani frekanslarıdır.

Frekans

Frekans kavramını günlük hayatımızda kullandığımız; “Seninle frekansımız hiç tutmadı.” ifadesine benzetebiliriz. Bilim adamları Sicim Teorisi’nden yola çıkarak evrendeki her şeyin sicimler gibi birbirleriyle iletişim halinde ve bir bütün olduğunu söylediler.  Evrendeki sicimler birbirleriyle irtibat kurarak ortak hareket etmektedirler.

Günümüzde Sicim Teorisi matematiksel olarak, rakamlarla kanıtlanmıştır.

Bu teoriye göre bizim gördüğümüz evren aslında çok çok büyüktür. Sicim Teorisi’ne göre evren 11 boyuttan oluşmuştur.

11 Boyut

Biz; algıladığımız ve gördüğümüz dünya,  3 boyutlu uzay + zaman boyutunun varlığından haberdarız.

Diğer 6 boyutu algılayamayışımızın sebebi ise sicimlerin farklı rezonanslarda titreşimler yapmasıdır.

Bu boyutlar sonsuz sayıda evrenle iç içe geçmiş durumdadır. Bu evrenler ise farklı yerlerde değil hepsi aynı yerdedir.

Mesela bu evrenlerden birinde ben bu yazıyı henüz paylaşmamış olabilirim. Diğer bir evrendeki Çiğdem ise bu yazı ile birlikte başka bir yazı daha paylaşmış olabilir. Bir diğer evrendeki Çiğdem ise daha önce hayatında hiç yazı yazmamış olabilir.

Bu farklı evrenlerde yaşayan Çiğdem’ler birbirlerinin varlığından haberdar değillerdir ve kendilerinin tek gerçek Çiğdem olduğunu düşünmektedirler. Her birinin evreni kendi gerçek evrenidir. Sonsuz sayıda gerçek evrende yaşayan tıpa tıp birbirine benzeyen sonsuz sayıda gerçek Çiğdem vardır.

Klasik algılarımıza ve klasik fiziğe göre bu çok tuhaf görünse de kuantum fiziğine göre mümkündür. Bu kuram gerçekliği ispatlanmamış olmasına rağmen aksi de ispatlanamamıştır.

Peki, biraz paranormal biraz felsefi olan bu fikri bilim adamları nasıl olur da kabul edebiliyor?

Bu fikrin çıkış noktalarından biri kuantum fiziğindeki elektronların durumudur. Diğer yazımda da belirttiğim gibi elektronlar hem parçacık hem dalga özelliği göstermekte ve gözlemcinin varlığında hareket durumları değişmektedir. O zaman maddeyi oluşturan tüm parçacıklar da dalga olabilir. İnsanlar da parçacıklardan oluştuğuna göre o zaman onlar da dalga olabilir ve aynı anda her yerde olabilirler. Bu klasik algılarımıza göre mümkün değildir. Klasik fizikte dünya mantığımıza uygundur. Tek yer ve tek zaman vardır. Kuantum fiziğinde klasik kavramlar tamamen yok sayılmaktadır.

Acaba farklı evrenlerdeki eşit derecedeki gerçek kopyalarımızla iletişim kurmamız mümkün mü?

Bunu Michio Kaku şu şekilde açıklamaktadır;

“Biz fizikçiler, çoklu evrenlere inanıyoruz. Bizler Schrödinger dalga fonksiyonunda titreşen dalgalarız. Oturma odanızda otururken BBC radyoyu dinliyorsunuz ve radyonuz bu frekansa ayarlanmıştır. Fakat oturma odanızda radyoda Küba’dan Moskova’ya her istasyon mevcuttur. Bütün bu radyo frekansları odada titreşmektedir fakat radyonuz sadece bir frekansa ayarlıdır. Başka bir ifadeyle iki evren aynı fazdaysa bunlar uyum içinde olduğundan birinden diğerine zıplayabilirsiniz.  Fakat zaman evrilmeye başladığından bu iki evren birbirinden ayrılır. Ve farklı frekanslarda titreşmeye başlarlar. Dolayısıyla birbirleriyle etkileşim kuramazlar.”

❗️Michio Kaku çoklu evrenlerin varlığının hoşumuza gitmese de olduğunu söylemektedir. Sicim Teorisi matematiksel olarak ispatlanmıştır. Rakamlar yalan söylemez. Eğer bir gün ışık hızından daha büyük hızlarda hareket edebilirsek paralel evrenler arasında geçişler yapabiliriz.

Paralel Evrenler fiziğin fenomen konularından biridir. Gerçekten fiziğin dünyasına girdiğimizde çok ilginç olaylarla karşılaşmaktayız.

Algılayabildiğimiz kadar algılayamadığımız birçok tuhaflık mevcuttur. Fizik doğası gereği var oluşumuzu sorgulayıp, evrenin başlangıç noktasını ve o anda gerçekleşen olayları araştırmaktadır. İnsanoğlunun en büyük özelliklerinden biri meraklı olmasıdır. Her zaman merak ettiği şeyi bilmek, öğrenmek istemektedir. Geçmişte merak duygusu sayesinden deneyler ve çalışmalar yapılıp ortaya insanlığa hizmet edecek icatlar çıkmıştır.

Merak edilen ve açıklanamayan daha birçok soru vardır? Daha keşfedilmeyi bekleyen birçok icat vardır. Var oluş, gizemlerle doludur. Bu sırlara vakıf olma isteği, ilk uygarlıklardan günümüzde yaşayan Elon Musk’ın dönemi kadar devam etmektedir.

Çiğdem Mertoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

9 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 12 Eylül 2018 at 13:47

    Çiğdemcim gene harika ve oldukça merak uyandırıcı bir konu seçmişsin. İlgiyle okudum sonuna kadar. Genelde bilimsel yazılarda konsantrasyonumu bir noktadan sonra kaybediyorum ama senin sade ve akıcı dilin sonuna kadar tetikte tutuyor beni. Tebrik ederim canım, harika bir yazı olmuş 👌🏻👏🏻

    • Yanıtla Çiğdem Mertoğlu 12 Eylül 2018 at 21:15

      Çok teşekkür ederim Didem Hanım 🙂 Biliyorsunuz bilim ve fiziğe karşı farkındalık oluşturmak istiyorum. Sizinle birlikte bunu başarabileceğime inanıyorum.

  • Yanıtla Hülya Erarslan 12 Eylül 2018 at 14:07

    Benim de çok bilmeyi arzu ettiğim meseleler bunlar. Mesela paralel evrendeki Hülya ne yapıyor acaba şu an?

    • Yanıtla Çiğdem Mertoğlu 12 Eylül 2018 at 21:11

      Ben de merak ettim ama eminim o Hülya da çok güzel şeyler yapıyordur 🙂

  • Yanıtla Gündem Bizim 14 Eylül 2018 at 22:02

    Bir solukta okunacak bir yazı olmuş. Parmaklarınıza sağlık…

    • Yanıtla Çiğdem Mertoğlu 24 Eylül 2018 at 19:10

      Çok teşekkür ederim…

  • Yanıtla Emir Efe | GAFL 903 25 Eylül 2018 at 20:31

    Öncelikle merhaba ve çok güzel yazı olmuş sorum şu frekanslar farklı titreşmeye başlar demissiniz eğer aynı frekanslarda titreşseydi ne olurdu ?

    • Yanıtla Çiğdem Mertoğlu 25 Eylül 2018 at 21:54

      Merhaba, çok teşekkür ederim. Aynı frekanslarda titreşmiş olsaydı biz farklı evrenlerdeki kopyalarımızı görebilir, onların neler yaptıklarından haberdar olurduk.

  • Yanıtla Emine Şimşek 16 Şubat 2023 at 16:46

    Merhaba Çiğdem Hanım;
     
    Çok etkileyici bir konuyu ele almışsınız. Son aylarda merakım artmıştı bu konulara. Siz bu teorinin bir gün gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz ve bu yönde olumlu haberler var mı?
     
    Çok teşekkürler

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan