Satır Arası

Ertelemek

21 Aralık 2018

Ertelemek

Sıklıkla soru aldığım konulardan biri de “ertelemek”.

“Yapacağım işe bir türlü başlayamıyorum.”

“Her şeyi son güne bırakıyorum.”

“Sıkışacağımı bile bile yapmam gerekenleri erteliyorum.”

“En basit şeyleri bile ihmal edip, öteliyorum.”

Gibi şikayetler bu hayatta çok kurduğumuz ya da karşılaştığımız cümleler ama bu cümleleri kuran kişiler, belli aşamalardan geçerek ulaşıyorlar bu farkındalığa. Önce daha kısıtlı zamanda daha başarılı olabildiklerine inandırıyorlar kendilerini. “Ben sıkışıklıkta çalışınca daha yüksek not alıyorum,” ya da “Ben projemi son anda yapınca daha iyi iş çıkartıyorum,” cümlelerine sığınıyorlar.
Belli bir zaman sonra telaş ve stresin de artmasıyla performans düşüyor ve sırada başka bir başarısızlığı örtme bahanesi geliyor. “Düşük not aldım ya da proje istediğim gibi olmadı çünkü yeterince vaktim yoktu.” Bu bahane de kişiyi bir müddet oyalıyor, fakat en sonunda, kaçacak yer kalmayınca, kişi bunu kendine itiraf ediyor. “Ben işlerimi erteliyorum.”

Peki nedir bu ertelemek?

Psikolojik bir rahatsızlık mıdır?

Her erteleme için psikolojik bir rahatsızlık diyemeyiz ama hayatı gerçekten kötü etkileyen ciddi bir sorundur. Kişi, bu alışkanlığı, hayatın gidişatında sürekli hale getirirse, yapması gerekenleri son güne bırakmakla kalmaz, hayat kalitesini doğrudan etkileyecek şeyleri de erteler. Sağlık kontrollerini erteler, kitap okumayı erteler, hobi edinmek istiyordur bunu erteler… Kısaca hayatı erteler.

Bu erteleme hayatta çorap söküğü gibi giden bir durumdur. Herhangi bir şeyi erteler, sonuçta başarı düşer, memnuniyet hissi azalır, bu memnuniyetsizlik, başka bir şeyi erteleyip yeni memnuniyetsizlik getirir, derken bu zincir uzadıkça uzar. Sonuç kişinin hayat motivasyonunu kaybetmesine ve belki depresyona girmesine bile sebep olabilir.

Neden Erteleriz?

Ertelemenin çeşitli sebepleri vardır. Bana göre ilk sebebi duygularımızı tam tanımlayamamaktan geliyor. İnsan yapısı gereği, daha çabuk gelecek olan iyi duyguyu, daha geç gelecek olana tercih eder. Yani yapılacak işi bir an önce yapıp bitirmek kişiye, rahatlama, huzur, başarı getirir; ama bu yolun sonuna gelene kadar ödenecek bir bedel vardır. Yorgunluk, belki can sıkıntısı… Kişi iradesini bir tarafa atıp, kendini sadece yapısına bırakırsa, işin sonundaki huzur çok uzak gelir, hayal etmesi zor olabilir, ve o an bedel ödemekten kaçar. Yorulmamayı, sıkılmamayı tercih eder. O an mutlu olduğunu zanneder.

Amerikalı psikolog Joseph Ferrari “erteleme” davranışının altında mükemmelliyetçilik, yüksek kaygı gibi unsurların olabileceğini söylüyor. Kişi eğer yapacağı işin o anda mükemmel sonuçlanacağına inanmıyorsa, kusursuz sonuca engel birkaç faktör görüyorsa, o işi o anda yapmamayı tercih ediyor.

Diğer bir teori de ertelemenin aileden yetişme kültürü içerisinde geliştiğini söylüyor. Otoriter anne-babaların çocuklarında çok görüldüğünü savunuyor. Çocuğun yetiştiği mükemmelliyetçi ortam ve katı kuralları olan anne-babalar çocuğu sık sık eleştiriyor ve çocuk yapması gerekenleri kendisine dayatıldığı için ve eleştirilmemek için yapıyor. Hiçbir davranışı tam olarak idrak etmeye, kendi duygularına ve mantığına oturtmaya fırsat bulamıyor. Sonra yetişkin olup, özgürlüğünü eline aldığında, işlerini yapılması gerektiği an değil de mümkün olan son anda yapmayı tercih ediyor. Mümkün olduğunca gereklilik baskısından kurtarmaya çalışıyor kendini.

“Ertelemek”ten Kurtulmak

Ertelemeyi alışkanlık haline getirdiğini farkeden kişiler, adım adım bu sıkıntıdan kurtulup, hayatlarını daha düzenli, daha az stresli, daha huzurlu ve mutlu yaşayabilirler…

Bunun için ilk adım tabii ki Hedefler’dir. Hayatttaki hedefler, her zaman net ve erişilebilir olmalıdır. Burada şunu söylemek istiyorum. Hayata pozitif bakmak her zaman gereklidir, insan istediklerini yapmak için her zaman çaba göstermelidir fakat ulaşılmaz hedeflerle de vakit ve enerji kaybedilmemelidir. Mesela futbol oynamak isteyen 40 yaşını geçmiş bir insana “yapabilirsin” demek, motivasyon vermek değil, vakit kaybı yaşatmaktır. Bu sebeple hedefler gerçekçi olmalıdır.

Daha sonra hedefleri basamaklara bölerek yola devam edilmelidir. Hedefi bütün olarak düşününce, ertelemeye daha meyilli olunur, bu yüzden yapılacakları küçük parçalara bölerek yapmak kişiyi rahatlatır. Her adımı başarıp bitirmek de bir sonraki adım için ölçü olur ve motivasyon taze kalır çünkü her başarı başarma isteğini tetikler.

Burada diğer önemli unsur da plan’dır. Hedefleri belirleyip, parçalara böldükten sonra net bir planlama yapmak gerekir. Yani “Projenin ilk bölümünü, hafta sonu hazırlayacağım,” yerine, “Projenin ilk bölümü cumartesi günü saat beşte bitmiş olacak, bu yüzden cumartesi on ikide çalışmaya başlayacağım,” cümlesini kurmak ve uygulamak gerekir.

Bu alışkanlıklarla hayat daha başarılı ve huzurlu geçecektir. Kişi kendisine zaman ayırmayı da bu sayede ihmal etmemeye ve hayatı kaçırmamaya başlar. Hayat motivasyonunu kaybetmez.

Sorumlulukları ertelemeyin, hayatı kaçırmayın…

Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

5 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 21 Aralık 2018 at 09:15

    İnsanların dönem dönem “erteleme”nin çekici tuzağına düştüğüne inanıyorum. Benim de geçtiğim bu dönemler için söyleyebileceğim, erteleyip durduğumuz şeyleri yapmanın, onu erteleyip durarak uzattığımız stresli zamanlara katlanmaktan çok daha kolay olduğu. Yapın gitsin. Çünkü erteledikçe oluşan sıkıntı daha beter 😉

    • Yanıtla Nalan Erpolat 21 Aralık 2018 at 12:18

      Evet Didemcim, hepimizin kendimize söylemememiz gereken şey, “yap kurtul” ☺️

  • Yanıtla Hande S. Sinan 21 Aralık 2018 at 09:24

    Güzel bir yazı olmuş, teşekkürler.
     
    Zaman zaman yaşıyorum ben de bu durumu ama toparlıyorum.
     
    Yazının özellikle “hayat kalitesini ertelendiginde kötü etkileyecek” olayları veya durumları veya işleri ertelememek gerektiğine katılıyorum.
     
    Son bölüm bilhassa süper; gün gün, saat saat uymak lazım…

    • Yanıtla Nalan Erpolat 21 Aralık 2018 at 12:19

      Beğenmenize sevindim. Sevgiler 😀

  • Yanıtla Shoepera Türkiye Yüksek Ökçeler Kulübü 29 Ocak 2019 at 16:31

    Ertelemenin “ölümden kaçış” duygusu verme boyutu da var. İnsanoğlu ölmeye programlı olduğu gerçeğini hazmedemiyor.
     
    ”Haftaya yaparım.”
    “İleride bir gün.”

     
    gibi düşünce ve söylemlerle hayatta kalmaya olan inancını pekiştirmek istiyor.
     
    Oysa “haftaya” hayatta olmayabilir.
    Ne yapılacaksa “bugün” ve “şimdi” yapmak gerek…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan