Ay Işığı Yolcusu

Karanlık

11 Aralık 2018

Karanlık

Bir yıldızı koca bir karanlık çevreler. Karanlığı, insanların tanımladığı sınırlarla, yükledikleri artı-eksi bakışlarındaki anlamlarla değil, gerçek varoluşuyla yaşar yıldız. Sonrası kaostur görmeyen algılar için; her an yeniden doğuma hazırdır yıldız ve öldükçe doğar, uyudukça uyanır.

Karanlık…

Uyumayı anlıyor musunuz gerçekten ve uyanmayı? Karanlık uyumak mıdır ve soluk alamamak mı? Aydınlık beyaz mıdır yoksa kara mı? Kuyuların dibinde her zaman umutsuzluk mu vardır, ey karanlık? Kuyular umut mudur beyaz saf bir sevgi?

Siyah ve beyazı görüyoruz değil mi, kara ve ak? Aydınlık ve karanlık? Bir çoğu sanabilir ki, klasik “Yaşam siyah ve beyazdan ibaret değil, kırmızı ve gök rengi de var” öğretisini yineleyeceğim. Doğru, başka renkler de var, ama biz tüm o renkleri bize yüklenen algısal yorumların ötesinde görebiliyor muyuz? Biz o renklerin dışını imgeleyebiliyor muyuz?

Bir yıldızı koca bir karanlık çevreler. Yazın usunuza bunu. Karanlığı, insanların tanımladığı sınırlarla değil, gerçek varoluşuyla yaşar yıldız. Işır karanlık içre, yıldız karanlığa doğar, karanlık yıldızla varoluşunu duyumsar.

Karanlık ne renktir peki?

Adı üzerinde “kara” değil mi? Peki kara ne anlam içerir, umutsuzluk, keder, isyan, değil mi? Değil, değil ve yine “değil”. Karanlık karadır evet ve karanın ötesidir aslında, bu anlamda karanlık yalnızca “kara” değildir. Sınırlarımızın, bizim için oluşturulan ve kendimizinmiş gibi, isyan eder gibi yapıp, kendimizi kandırıp aslında deli gibi savunduğumuz o sınırlarımızın ötesinde bir “kara” var karanlıkta; dürüstlük ne renktir?

“Tüm renkler kirleniyordu ve birinciliği beyaza verdiler.” Belki bu düşünce anlatabilir ironiyi, öyle mi? Beyaz “ağ yüzlü” müdür peki, aydınlık mıdır?

Aslında ne kadar kolay, çözümü ne denli kolay, sorulmayan, sorulmaya gerek duyulmayan sorular değil mi? Düşünsenize, böyle ne kadar çok soru var? Az ya da çok, yaşamın, yaşamımızın temel, kritik engeli bu soruların usa gelmemesinden kaynaklanmıyor mu? Ne kadar zor sorular soruyor kendini aydınlanma yolcusu görmeyi seçen ve daha nice kişi; öyle mi? Usa gelenler, usa gelmesi seçilenler mi yoksa? Biz mi seçtik, bizim yerimize mi seçildi?

Peki yanıt ne? Ya da bir yanıt var mı?

Karanlık, üzerinde bir örtü barındırmaz; onu ısrarla yanlış tanımlıyorsak, bu bizlerin çarpılmış, çarpıtılmış algısından. Beyaz ise kendi varoluşu ile bir örtüdür, örtüyü kaldırın, aradığınız orada!..

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Aralık 2018 at 20:55

    Atakan öncelikle aramıza hoş geldin…
     
    Ölüm, umutsuzluk, yaşam, karanlık, aydınlık… “Tüm bu kavramlar simgeledikleriyle gerçekten örtüşüyor mu?” sorusunu iredeleyen, metafor dolu harika bir yazı. Keyifle okudum. Gelecek yazılarını merakla bekliyor olacağım…

  • Yanıtla Ahmet Yonca 11 Aralık 2018 at 21:35

    Atakan Hocam. Karanlığı çok düşündüm. Araştırdım. Fizikçiler ismine karanlık enerji diyor. Bu karanlık kendine ışık yaratıp, ben de buradayım diyor… Sizi aydınlatan da benim, karanlığa gömen de.
     
    Sizinle güzel yolculuklara çıkacağımız şimdiden görüyorum.
     
    Aramıza hoş geldiniz.

  • Yanıtla Nurcan Doğan 11 Aralık 2018 at 22:14

    Bayıldım. Yazınız aklımı aldı, kalbimi çaldı. Bir yazı yazmıştım. Canım acıyordu. Canı acıyan tüm insanlar canım acıyor derken aynı duyguyu, aynı oranda mı hissediyor diye düşündüm. Cevabı olmayan sorularla oynamayı seviyorum. Kişiye özgü hayatı, kişisel bir yorumla, güzel yazınızla, yudum yudum içirdiniz. Yazılarınızı seveceğimi hissettim.

  • Yanıtla Ayşe Dikmen 13 Aralık 2018 at 07:41

    “Her gece tükenmişliğin simgesi,
    Ve her karanlık pişmanlığın rengi,
    Gün bitti ve biz yine düştük,
    Kusurlarimizi örtbas edecek siyahligin kucağına!
    Acaba yarın için bir ümit daha var mı?
    Diye düşünerek, yine aydınlığa hasret kalacağız…”

     
    Kime ait olduğunu bilmediğim bu dizeler, duyguların renklerini tarif ediyor.
     
    Siz, karanlık üzerinde bir örtü barındırmaz, beyaz ise varoluşu ile bir örtüdür demişsiniz… Biz ise karanlığın bizatihi kendisini bir örtü olarak düşündük…
     
    Beyaz hangi şekilde örtü olabilir diye düşündüğümde, her yere kar yağdığında, bir de bir ölüyü sarıp sarmalayan kefen olarak usuma düştü… Örtüyü kaldırın, çok gerçeği görürsünüz demişsiniz… Ölüm gerçeğini gördüm, size hak verdim…
     
    Umarım her hafta yazarsınız, biz de oluruz düşüne, düşüne…

  • Yanıtla Atakan Balcı 13 Aralık 2018 at 16:35

    Bizler bir çok gerçeğin üzerini türlü betimler, anlam yüklemeler ve masumiyet görüntüsüne bürümüş nesillerin ürününüz insan türü olarak.
     
    Teşekkürler tümünüze…

  • Yanıtla Ece Ecemiş 13 Aralık 2018 at 18:29

    Alışılmışın ötesindeki bakış açısıyla yazılmış, alışılmışın ötesinde bir yazı…
     
    Yazmadan evvel olduğu gibi, kaleme alındıktan sonra dahi düşündüren hassas cümleler… Okuyanlar da düşünmeli çok hemde…
     
    Kaleminize sağlık.
     
    Saygı ve Sevgiyle

  • Yanıtla Çiğdem Mertoğlu 13 Aralık 2018 at 22:20

    Atakan Bey aramıza hoş geldiniz, yazınızı okumak büyük bir keyifti.
     
    Emeğinize sağlık…

  • Yanıtla Bekleyişler Ardında | Ayışığı Yolcusu | Atakan Balcı | Sen ve Ben 20 Ekim 2020 at 16:01

    […] suyudur ya, işte beklemek de onu besleyen ışıktır. Öyle bir ışık ki, acıdan acı, karadan karanlık, elemden yaşlı, kaderden […]

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan