Hatırlarsanız, geçen hafta bazı insanların karar vermekte zorlandıklarını, bu durumun yaşam kalitelerinin düşmesine sebep olduğunu ve bunun nasıl üstesinden gelebilecekleri ile ilgili küçük ve pratik ipuçları vermeye çalıştığım teknik ve akademik olmayan bir yazı yazmıştım. 👉🏻 Karar Veremiyorum!!!
Bunun üzerine sevgili editörümüz Didem Çelebi Özkan, bazı insanların da bunun tam tersinden muzdarip olduğunun yorumunu yapmış ve bununla da ilgili bir yazı rica etmişti.
Evet, hayattaki tüm karşıtlıkların avantajı ve dezavantajı vardır ve ikisinin de uç noktaları hayatı olumsuz etkiler.
Kararsızlık kadar çok çabuk karar vermek de kişiyi çok fazla rahatsız eden bir durum olabilir. Kararsızlık zaman kaybına, fiziki ve mental yorgunluğa, hayatı kaçırmaya sebep olurken; hızlı karar vermek de başka bir acı veren duyguya götürür insanı: PİŞMANLIK…
Bu duygu, bazen özel hayatta, insan ilişkilerinde, samimi tavır ve davranışlarla telafi edilebilir, ama maalesef meslek seçimi gibi köklü kararlarda ya da iş hayatında böyle değildir. Ciddi maddi kayıpların geri gelmesi çok uzun zaman alabilir, ya da yanlış meslek seçimi bazen insanın tüm hayatını mutsuz geçirmesine sebep olabilir.
Kimler Hızlı Karar Verir?
Bunu tam olarak açıklamak için ufak bir teknik bilgi vermek istiyorum. Uzun süren araştırmalar, ölçümlemelere dayanarak, 1995 yılında, konunun uzmanları Scott ve Bruce 4 teorik karar verme stili tanımlamıştır.
1- Rasyonel Karar Verme (alternatifler mantıklı değerlendirilir)
2- Sezgisel Karar Verme (önsezi ve duygulara güven fazladır)
3- Bağımlı Karar Verme (başkalarının önerileri ön plandadır)
4- Kaçınma Karar Verme (karar vermek istememe vardır)
Tüm bu stillere bakılınca çok net anlayabiliyoruz ki, duygusal insanlar, sezgileriyle hareket eden insanlar, çok çabuk karar verirler.
Duyguların kararları doğrudan etkilemediği düşünülebilir ama beyninin duygularla ilgili bölümüne darbe alan insanların çok basit konularda bile karar veremediği görülür.
Bu bilgiyi de göz önüne alırsak, duygular karar verirken zararlıdır diyemeyiz.
Duygular gereklidir ama belli bir boyuta kadar gereklidir.
Duyguların; doğru bilgilerin, belki başka insanların tecrübelerinin ve özellikle de mantık süzgecinden geçmesi şarttır.
Günümüzde özellikle profesyonel iş hayatı, fazla duygusallığı kaldırmaz.
Hayatta duygulara, sezgilere kimilerinin de değişiyle iç sese kulak vermek çok önemlidir. Her şeye iyimser şekilde bakmak mutlu olmak için şarttır; ama unutulmamalıdır ki, tedbirsiz iyimserlik her zaman iyi sonuç vermeyebilir. Önemli olan hep dengede kalıp, duygulara sırt çevirmeden akıllı davranıp, zamanında ve doğru kararlar alabilmektir.
Duygu-mantık farkındalığı, zor gibi gözükür, ama biraz gayretle mümkündür ve zamanla hayata bakış tarzı haline gelir.
Mutlu haftasonları…
Nalan Erpolat
4 YORUMLAR
Canım benim, çok teşekkür ederim. Resmen istek yazı yaptım ve haftasında hazırlamışsın hemen.
İki uçtan biri olmamak gerektiğini, hayatın her alanında olduğu gibi bunda da denge kurmanın önemini vurguladığın yazında bizler için hazırladığın tüm önerileri büyük bir dikkatle okudum. Veee bundan sonra karar vermeden önce biraz daha sakin olup, her zaman yaptığımdan biraz daha fazla üzerinde düşüneceğim 😉
Çok teşekkürler bu harika yazı için 🤗😘😘
Ne demek Didemcim, zevkle yazdım. Okuyucudan ve ekip arkadaşlarımızdan gelen istekleri her zaman değerlendirmeye çalışırım elimden geldiğince.
Seviler canımmm😘
Herşeyin en alt ve en ucu iki sonuçla bitiyor. Ya şansın yaver gider, harika sonuçlanır, ya da berbat bir son olur. O ihtimali değerlendirme adına bazen ikisini de denediğim oluyor 🙂 Genelde hezimetle sonuçlanıyor bende 🤣🤣 Bir gün o dengeyi kuracağım 🤪
Tecrübe her şeydir Ahmet Bey. Hezimet, yeterince tecrübe edildiğine göre farkındalık yüksek, zafer yakındır👍😀