İçimdeki Sesler

Başlayalım O Zaman

29 Ocak 2019

Başlayalım O Zaman
Merhabalar,

Sen ve Ben ailesine katılmaktan dolayı hem heyecanlı hem de biraz şaşkınım. Kendimi yazarak ifade etmek çok aşina olduğum bir durum olsa da burada yazma teklifi geldiğinden beri kendimi biraz şaşkın hissediyorum gene de. Bu öneriyi bana getiren, üniversite yıllarından tanıdığım sevgili arkadaşım Didem‘e teşekkür edip anlatmaya başlıyorum o zaman.

Kendimi bildim bileli, yazmaktan büyük bir keyif aldığımı söyleyebilirim, aslında bu yolla kendime ücretsiz terapi imkanı da sağlamış oluyorum 😉

Efenim, Tekrar Herkese Merhaba

Bendeniz, Demet Uncu. Ailemin ilk kız çocuğuyum. Öğrenim hayatımı İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünde tamamladım. Sanmayın ki bu bölümü bilinçli bir şekilde tercih ettim. Çok istediğim Halkla İlişkiler bölümünü 0.2 puanla kaçırınca, bende de bir şeyler kaçtı tabii. Sonuç olarak; ülkemiz koşullarında ikinci kez üniversite sınavı için tercihlerinizi sıralamaya başladığınızda neresi olursa olsun yeter ki bir bölüme gireyim mantığına bürünüyorsunuz.

Bölüme başladığım ilk gün; “Allahım, burada ne işim var? Neler bekliyor acaba beni?” diyerek endişelenmedim değil. Gerçekten; bu bölümü okumaya hazır mıydım? Bunu final zamanı her bir dersimiz için en az 4-5 kitabı okumamız gerektiğini fark edince daha iyi anladım.

Neyse kitaplarla ilişkim çocukluğumdan beri pek fena sayılmazdı. İnanmazsınız, başlangıçtaki endişelerime rağmen bu 4 yılı öyle güzel geçirdim ki.. Çok severek ve keyif alarak devam ettiğim eğitimimi, mezun olurken de “İyi ki bu bölümü okumuşum” diyerek bitirdim.

Tabii ki bu hislerimin üzerinde, bu 4 yılı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin tarihi binasında, o büyük amfilerde okumanın da etkisi yok değil.

Genelde çevremdeki insanlar şunu sorarlar;

“Felsefe okudun da ne oldu, sana ne kazandırdı?”

Şöyle söyleyeyim; 4 yıl boyunca sorgulamadığımız, eleştirel gözle bakmadığımız bir şey kalmadı sanıyorum. Bunun sonucunda sahip olduğum tüm bilgiler, değerler, o zamana kadar sorgulamadan kabul ettiğim her şey, yerle bir olup, bu sorgulamaların sonucunda “doğru bilgi” olarak kalabilmeyi başarabilmiş ise onları kabul etmeyi öğrendim.

Bu yazdığım bu kadar kolay mı oldu? Asla! Duvara toslayıp, toslayıp, yeniden düşündüm. Felsefe eğitimimin hayatıma yansımalarını belki daha sonraki yazılarımda sizlere anlatmaya çalışırım.

İş Hayatı

Felsefe okumak iyi güzel de meslek olarak öğretmenliğin dışında ne yapabilirdim? Tabii ki ben de ilk önce meslek hayatıma felsefe grubu öğretmenliği ile mezun olduğum lisede çalışarak başladım. 5 yıl boyunca lise öğrencilerine haftada 30 saat derse girerek felsefe, psikoloji, sosyoloji, mantık dersleri verdim.

Düşünsenize, üniversiteden yeni mezun olmuşsun, naif, kendi boyundan uzun lise öğrencilerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorsun… Hem de öğrenciler tarafından “çok sevilen” bu dersleri, hep en son ders saatlerinde veriyorsun. Neyse, ilk yıl gerçekten zor geçti, sonraki senelerde “tatlı sert hoca” ünvanını almayı başardım. Benim için öğrenci olarak okuduğum o sıralardan, seneler sonra öğretmen kürsüsünün arkasında olmak çok ilginç ve çok güzel bir deneyimdi.

5 yılın sonunda; bir aile dostumuz aracılığı ile bir sivil toplum kuruluşunda çalışmaya başladım ve yaklaşık 15 yıldır aynı kurumda otizmli çocuklar ve aileleri için çalışmaya devam ediyorum. Yeni meslek hayatımın başladığı o yıl evlendim ve 7 yıl süre ile evli kaldım. Bu hikayemin sonu, maalesef çok hüzünlü bitiyor. Belki onu da sonra anlatırım.

Kendini Gerçekleştirme

Şu an 43 yaşındayım, 40 yaşından sonra ilgi alanlarımı, nelerin beni mutlu ettiğini, nelere karşı ilgi duyduğumu bulmaya ve anlamaya çalışıyorum. Bu süreç içerisinde Mario Levi ile 3 aylık yaratıcı yazarlık atölyesine katılmış, hayatıma aletli pilatesi yerleştirmiş, kişisel gelişimimle ilgili çeşitli eğitimlere katılmış biri olarak bu arayışıma devam ettiğimi söylemem gerekir.

Son olarak içimdeki “anlam arayışı”na değinmeden edemeyeceğim. Yaşadığımız hayatın anlamını, hayatın zorlukları, trajedileri, kayıpları karşısında duran içimde sahip olduğum “anlam” sorunum ile ilgili olarak da sohbet toplantılarına katılıyor ve anlamaya çalışıyorum. Bunu da sizlere ayrıca uzun uzun anlatmak isterim.

Görüşmek dileğiyle…

Sevgilerimle,
Demet Uncu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Ocak 2019 at 18:00

    1994’den 2019’a…
    Dile kolay…
    Araya kıtalar da, ülkeler de, şehirler de girse bitmeyen bir dostluk 🙏🏻
    Ve şimdi burada yeniden bir aradayız.
    Aramıza hoş geldin bi’ tanecim 🤗❤️

    • Yanıtla Demet Uncu 8 Şubat 2019 at 14:30

      Hoşbulduk canım 🙂 Dostluklar dediğin gibi kaldığı yerden devam eder. Bu platform için seni kutluyor, yazan, yazmayı seven herkesi tebrik ediyorum.

  • Yanıtla Didem Elif 29 Ocak 2019 at 20:06

    Aramıza Hoşgeldiniz…
    Sefalar getirdiniz.
    Keyifli bir giriş yazısıydı.
    Emeğinize sağlık.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Demet Uncu 8 Şubat 2019 at 14:28

      Çoook teşekkürler 🙂 Beğenmenize çok sevindim. (Buradan yazmak da ayrı havalıymış 🙂 )

  • Yanıtla Mehtap Köseoğlu 30 Ocak 2019 at 04:35

    Çok keyif aldım okurken. Özellikle üniversiteye giriş hikayende kendimi buldum. Aynen, üniversite olsun da … :))
     
    Hayırlı olsun arkadaşım. Keyifle takip edeceğimden eminim.
     
    Sevgiler.

    • Yanıtla Demet Uncu 8 Şubat 2019 at 14:27

      Çok teşekkür ederim Mehtap Hanım. Çok naziksiniz. Ben de çok mutluyum burada olmaktan dolayı. (Buradan da yanıtlayayım istedim 🙂)

  • Yanıtla Leyla Sabuncu 7 Şubat 2019 at 17:20

    Hayırlı olsun Demet’cim.👏👏

    • Yanıtla Demet Uncu 8 Şubat 2019 at 14:24

      Leylacığım çok teşekkür ederim.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan