Kırmızı

Gülümse.. Gülümse.. Hadi Gülümseeeeee..

23 Ocak 2019

* Yazarın Notu: Bu yazıyı, Balmorhea – Remembrance dinleyerek okumanız tavsiye olunur. YouTube linki için tıklayabilirsiniz.

Gustav Klimt | Mother And Child | Gülümse


Gustav Klimt | Anne ve Çocuk

Yıllar önce, küçük kızımla yeni 1 hayat kurmaya karar verdiğimiz zamanlara ait 1 tekerleme..

 Dün gibi aklımda halimiz. 
Dünyanın öbür ucundan gelmişiz. 65 m²’lik 1 evin içine, kendimizi 2 valiz 1 puset atıvermişiz. 
Evin küçücük salonuna sığabilecek 1 koltuk bulmak üzere devasa 1 mağazaya gitmişiz.

Koltuğumuzun altında Gustav Klimt’in en sevdiğim eserlerinden, Anne ve Çocuk tablosunun 1 kanvas kopyasıyla dönmüşüz.

Bizden önce bu evde yaşayan kiracılardan kalan duvardaki kalın çiviye tabloyu asmışız. Karşısındaki duvarın dibine çökmüş oturmuşuz. Resme bakıyoruz.

“Ne kadar da bize benziyor öyle değil mi?..” diyorum.

“Benziyor ama anne, saçlarının rengi ters olmuş. Seninki kahve, benimki sarı, saçlarını boyasak olmaz mı?” diye soruyor gökyüzünü önüme serercesine mavi gözleriyle, ağız dolusu gülerek kendi söylediklerine..

Tebessümle ve şaşkınlıkla bakıyorum yüzüne. 
1 daha gülüyor ve “Gülümse.. Gülümse.. Hadi gülümseeeeee.. Anneeeee..” diye mırıldanıyor başını 2 yana sallamak suretiyle kendi kendine..

O günden bu yana hep hatırımda.. İç sesimde.. Zaman zaman, kimi görsem karşımda gözleri hüzünle düşmüş önüne, teselliden ziyade, tecrübe edilmiş şifalı 1 cümle niyetine hep dilimde..

Bakır 1 köyün, arka sokaklarından birinde, sarı tabelası üzerinde, mor boyalı ismi son derece sakil duran 1 marketten içeri giriyorum; her biri işteki mesaisini az evvel bitirmiş, aslında bugün de 1000. kez istifa etmeye karar vermiş, ancak çocuğun okulu, faturalar, kredi kartı borcu, evin kirası aklına gelmiş ve bu sebeplerden ötürü yine vazgeçmiş bıkkın 1 kalabalıkla birlikte.

Niyetim, buradan 1 paket yufka ve biraz meyve alıp çıkmak sadece. Kasanın önünde sıramın gelmesini bekliyorum. Bakışlarım insanların üzerinde geziniyor. Kafamda hikayelerini kurguluyorum gözlemlerimi kaydederek zihnime. Ba(ğ)zen böyle zamanlarda, gerçekte en ilginç hikayeye sahip olan, kendini kolayca ele verebiliyor 1 şekilde.

Bu oyalanma oyunumu oynarken kendi kendime, gözüm kasiyere takılıyor.

Yanmış anız rengi saçlarını taramaktan epey bir zaman evvel vazgeçmiş belli ki. Kirpiklerinin dibine, kendine bakımlı 1 hava katmak için çektiği siyah sürme, onu olduğundan yaşlı ve en önemlisi, hissettiğinden daha yorgun ve hüzünlü göstermekte ve o bunu hiç fark etmemekte. Yüzünde, şu an oracıkta ölse dünya umurunda olmayacakmış gibi 1 ifade.

Sıra bana geldi işte. Gülümsedim ve selamladım tüm samimiyetimle. Gülümsemedi. Duraksadı önce. 
“Nasılsınız?” dedim. Şaşırdı. 
“Biliyor musunuz sabahtan beri buradayım ve bunu bana bugün hiç kimse sormadı?” dedi. 
Saat 18:45ti. 
Ve sonra devam etti; “Nasılsınız, diye sordunuz madem, söyleyeyim. Çok yorgunum. Öyle yorgunum ki, içimden şu anda burada yorgunluktan düşüp bayılmak ve 1 ambulansla hastaneye götürülüp, orada 1 kaç gün yatmak geçiyor.. İşte böyleyim..”

Son cümlesini dişlerini sıkarak söylerken, elini, boynunda taşıdığı cam haznesi içinde sarı kuru 1 papatya saklı kolyeye götürdü, ondan 1 kuvvet almak istercesine. 
Yutkundum fakat gülümsedim yine.

“Biliyor musunuz, ba(ğ)zen herkes böyle günler yaşar ve böyle düşünceler de geçer aklından ama biliriz ki aslında bunlar sadece çok yorgun olduğumuz zamanki hislerimiz. Bugün size kimse nasıl olduğunuzu sormamışsa bile ben o herkes adına şimdi size bu aldığım meyvelerden birini vereyim ve bunun karşılığında sizden çok basit 1 şey isteyeyim.. Gülümseyin.. Gülümseyin.. Hadiii lütfen gülümseyin..”

1 daha şaşkınlıkla büyüdü gözleri. Fakat bu kez gülümsedi.

“Yok çok teşekkür ederim. Hiç gerek yok, sağolun, ben almayayım bu meyvaları..” derken gülümsemeye devam etmekteydi. Eli hala kolyesindeydi.

“Kolyeniz 1 armağan mı? Çok güzelmiş..”

“Evet öyle.. Hiç boynumdan çıkartmam..”

Çok zaman evvel unuttuğu 1 ânı birdenbire hatırlamışçasına gülümserken, yüzündeki hüzün hızlı hızlı silinmekteydi.

“O zaman şöyle 1 şey yapalım mı, o kolye bundan böyle sizin gülümseme kolyeniz olsun. Ne zaman aklınızdan az evvelki o sıkıntılı düşünceler geçerse hemen kolyenizi avuçlarınızın içine alın ve gülümseyin. Bunu yapabilir misiniz? Yoksa her akşam buraya birinin gelip size nasıl olduğunuzu sormasını mı beklemeyi tercih edersiniz?”

Gözleri ince 1 çizgi halini alana dek gülümsedi.

“Çok teşekkür ederim..”

“Ben teşekkür ederim. Şimdi tekrar sorayım; nasılsınız?”

“Çok iyiyim. Siz nasılsınız?”

Bilimsel olarak da istatistiklerde ifade edildiği üzere, “gülümsemek” 1den fazla kişi üzerinde aynı anda olumlu etki yaratan insana dair en basit eylemlerin başında gelmektedir. 
Tereddütsüzce hayatın her anında tecrübe edilmelidir.

1 şairin incelikli mısraları gibidir;

Gülümse.. Gülümse.. Hadi gülümseeeeee.. Bulutlar gitsin.

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

14 YORUMLAR

  • Yanıtla Ferit Sağlam 23 Ocak 2019 at 16:23

    Kemal Burkay’ın güzelim şiirini, bir mısrasını* çıkardıktan sonra besteleyen Sezen Aksu & Arto Tunçboyacıyan ikilisinin 91 yılında yarım bıraktığı işi; şairine selam edercesine yaptığın güzel bir eylemle tamamlamışsın resmen.
     
    Canım Kadın, “Başkasın…”
     
    *(İşçiler iyi çalışsın, Gülümse)

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 31 Ocak 2019 at 06:58

      🙂 sevgiyle..
      şiir dolu 1 hayata..
      hiçbir mısrasını çıkartmadan..

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 23 Ocak 2019 at 16:28

    Resim, müzik, yazdıkların… Her hafta köşeni okurken kendimi sanatın birçok dalında geziniyormuşum gibi hissediyorum.
     
    20 yıllık arkadaşlığa ve birbirimizin hayatına dair sağlam bilgimiz olmasına rağmen, yazılarınla sanki Nurdan’ı yeniden keşfediyor gibiyim. Anlattıklarındaki hüzün, yutkunmamı engelleyecek kadar beni ele geçirebiliyor kimi satırlarda. Bu yazında İlayda’lı bölümlerde olduğu gibi… Ama hayata baktığın pencere o kadar karamsarlıktan uzak ve aydınlık ki ardından gelen bir kaç satırla o hüzünden çekip alıyorsun okuru.
     
    Tebrik ederim canım, gene hayranlıkla okudum satırlarını.
     
    Kucak dolusu sevgiler ❤️

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 31 Ocak 2019 at 07:01

      ahahahha bayılıyorum seni şaşırtmaya.
      🙂
      ne güzel böyle dostluklar.. birbirini yeniden keşfetmek.. hayata baktığımız pencerelerin bizi dönüştürdüğü haller..
      🙂
      iyi ki tasarlamışsın bu dergiyi ve iyi ki buradayız hep birlikte.. ruhumuza sağlık.. gülümseyelim o halde 🙂

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 23 Ocak 2019 at 18:41

    Bu yazınızı oğlum Kerem ile paylaşacağım çünkü benim sürekli gülmemi istiyor ☺️🦋☺️

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 31 Ocak 2019 at 07:01

      sürekli gülün birlikte kerem’le mavi kelebek 🙂

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 23 Ocak 2019 at 18:54

    Şu an metrobüsteyim. Yazını okurken şöyle bir etrafıma baktım, herkes kasiyer gibi… İçimden “gülümseyin” diye bağırmak geldi. Bence herkesin gülmeye fazlasıyla ihtiyacı var…

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 31 Ocak 2019 at 07:02

      bağırsana 🙂
      ahahahhaha 🙂
      hep gülümsemek lazım.
      ruha, bedene, zihne şifa niyetine..

  • Yanıtla Didem Elif 24 Ocak 2019 at 13:41

    Gözlerim dolarak okudum yine. Gülümsemek de bütün duygular gibi bulaşıcı. Güzel şeylere bulaşmamız senin yazın gibi güzel şeyleri bulaştırmamız dileğiyle…

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 31 Ocak 2019 at 07:03

      gözlerin dolmasın lütfeenn.
      gülümsemesini istiyorum ben hep herkesin.. ve evet güzel insanlar güzel şeyler bulaştırmalılar 🙂

  • Yanıtla Seda Çağlayan 25 Ocak 2019 at 00:50

    Herkesin boynuna bir “gülümseme kolyesi” takabilseydik…
     
    Elinize sağlık.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 31 Ocak 2019 at 07:04

      olabilir bence de 🙂
      şahane fikir.
      gülümseme kolyeleri.. insanların avucun içine alabileceği 1 gülümseme vesilesi 🙂

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 25 Ocak 2019 at 12:56

    Çok güzeldi yazınız.
     
    Hani siz 50 yaşınızı bekliyormuşsunuz ya büyümek için. O hiç öyle olmuyor biliyor musunuz? Ruhen hiç büyümüyorsunuz. Ancak aynaya gözünüz iliştiğinde görüyorsunuz gerçeği. O zaman da büyüdüğünüz için sevinmiyor, buruk bir hüznün içine yuvarlanıyorsunuz. Keşke hep beraber öğrensek gülümsemeyi ve mutlu olabilmeyi.
     
    Sevgiyle kalın.

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 31 Ocak 2019 at 07:06

      ruhen büyümeyelim o zaman. aynaya baktığımızda da hep gülümseyelim gördüğümüz her neyse. aynada gördüğümüz, yaşadıklarımızdan hatıra kalanların izleri bizde.
       
      sevgiyle ve gülümseyerek kalmanız dileklerimle 🙂 🙂

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan