Hamama Giren Terler

İtina ile 65 Kişilik Info Grubu Otelin Saunasına Sokulur.

Abi, ben her zaman söylüyorum. Beni masamdan kaldırmayın. Ben masada iyiyim 🙃

Her sezon otelde müdürlerimle bir pazarlığa otururum. Yok, işte “Müdür ne olur, info grubu gezdirmeyim.” Yok, efendim işte “Müdür ne olur, benim kıyafetlerime karışma“ vs.

Turizmci olmayanlar için belirtmek isterim; her sezonun başında acentelerin satışında çalışan arkadaşlarımız oteli ziyarete gelirler. Odaları, genel alanları falan gezerler. Gezerler ki oteli satabilsinler.

Yine x bir oteldeyim. Otele bir İç Pazar acentesinden 130 kişilik info grubu gelecek. 130 nedir anasını satayım? İnsan gezdirecek sizi.

Bizim Satış Müdürü dedi ki; “Gülşah sen gezdireceksin.”

– Pardon anlamadım.
– Info grubunu sen gezdireceksin.
– Anlamıyorum. Kulağım tıkanmış.
– Gülşaaaah! Info grubunu sen gezdireceksin.

Bağırınca nedense kulağımın tıkanıklığı geçiverdi birden 😜

Ya müdür yapma gözünü seveyim. Beni ofisimden çıkarma ya. Vallahi yok bak bu aralar çok telefon çalıyor. Yok, efendim işte çok yoğunum. Satış kaçırmamam lazım. Bak şu kadar ciro yapmam lazım vs. Ne dediysem kadın Nuh diyor peygamber demiyor amk.

– Tamam, hadi beraber yapacağız. 65 kişiyi sen al diğer 65’i ben gezdireceğim.
– Tamam ya tamam ben gezdireceğim. Lanet gelsin.

Bu arada sakın yanlış anlaşılmasın. Acentecilerle aram çok iyidir. Gezdirmek istemeyişimin sebebi tamamen benim şuursuzluğum. Bana yönetim ne yapma derse, benim yapasım geldiğinden ofisimden dışarı çıkmak istemiyorum.

Bizim müdür başta bana söyledi. “Gülşah,” dedi “her odadan bir tane örnek, bir de işte genel alanları, restaurantı gösterirsin. Hamam, sauna kısmına girme.”

Hatun beni tanıyor abi. Sonra bir daha “Gülşah hamama, saunaya girmiyoruz, tamam mı?”

Ya Gülşah kadın sana demiş işte saunaya girme. Girme amk, bir rahat dur ya.

Neyse info grubunu taşıyan otobüs geldi. İçeriden 130 silahşörler indi 😳 Bana 65 kelleyi verdiler. Başladık oteli turlamaya.
İlk olarak en güzel odamızdan göstermeye başladım. Odaya girerken de benden çıkan ilk cümle; “İşte bu bizim en seksi odamız”​

En seksi odamız ne demek lan? Neyse gezdirdim, anlattım. Genel alanları da gösterdim. Tekrar lobiye çıkışa giderken, hamam, saunanın önünden geçtik. Allah benim belamı versin.

“Arkadaşlar hamam, sauna, kapalı havuzumuz bu tarafta görmek ister misiniz?” diye bir cümle çıktı ağzımdan 🤦🏻‍♀️

Ne güzel hayır diyen de çıkmadı 😝

Hamam doluydu sokmadım. Bizde de kişiye özel sauna odaları vardı. Kapalı havuzu geçtik. “Saunamız da burası,” dedim. İçini göstermek için hoop bir tanesinin kapısını açtım. İçeri adım attık. Allah’ım sana geliyorum.

İçeride yabancı bir hatun. Alt tarafında havlu var üstte bir şey yok. Kollarını açmış duruyor. Arkamda kaç kelle var artık sayısını bilmiyorum.

Beni resmen elektrik çarptı. Oradan bir çıkışımız, milleti lobiye bir götürüşüm var 🙄

Neyse grup gitti. Müdüre söyleyeceğim ama nasıl söyleyeceğim? O kadın da benim bakışlarımdan bir halt yiyip yemediğimi anlardı.

– Gülşah, ne yaptın?
– Müdür benim işim var, ben ofise gidiyorum.
– Gülşah, ne yaptın?!
– Ya müdür tamam eyvallah yedim bir halt. Ama şimdi söylemesem de eğer şikâyet gelirse o zaman savunmaya geçsem. Belki şikâyet gelmeyecek. Ben boşu boşuna azar işittiğimle kalacağım.
– Gülşah seni işe kim aldı?
– Siz kendiniz çağırdınız. Münferit sayfamı beğendiğinizi söylemiştiniz.

Müdürden gelen cümle; “Allah benim belamı versin” 🤣

Neyse akşam oldu benim mesai bitti çıktım. 1 saat, bilemedin 1 buçuk saat sonra şirket hattım acı acı çalıyor. Arayan kişi “Satış Müdürü”. Allah’ım dedim sıçtım.

Telefonu açtım.

– Gülşahcım bugün öğlen x no’lu odada konaklayan İngiliz misafir saunadayken içeriye 10-15 kişinin girdiğini söylüyor. Bu konu ile ilgili söylemek istediğin bir şey var mı?
– Ya valla müdürüm aslında çok şey söylemek istiyorum ama işe yarar mı bilmiyorum. Tamam, ne deseniz haklısınız.
– Çabuk otele odama gel.
– Ya müdürüm ben çıktım yarın gelsem.

Bak hele bak, pişkinliğe bak. Hâlâ diyorum ki yarın geleyim. Neyse gittim abi, babamdan yemediğim fırçayı ondan yedim. Sonra “Çık şimdi Gülşah,” dedi.

Bende yağmurda kalmış ıslak köpek yavrusu bakışımı atarak çıktım. Akşam saat 22.00 gibi beni arıyor.

– Nerdesin? Gel yemek yiyelim.

Yeaaaaahhhh 🙃 Şeytan tüyü var bende. Kimse dayanamaz bana 😁

O değil de benim geçtiğimiz cumartesi günü imza günüm vardı.

Kitabın bir tanesini Uykusuz Klavye’nin yazarına imzalayacağım. Hatuna diyorum ki; “Klavyede ‘ı’ var mı, yok mu?” Ulan Gülşah bir de yazar olacaksın. Kelimenin yazılışını okuruna soruyorsun. 🙈

Bir kitabı da 7/25 haberin Genel Koordinatörünün kızına imzalayacağım. Kızın adını “EBRAR” koymuşlar. Benimde malum R’ler ile aram iyi değil. Ne yazmasını ne söylemesini severim. 🥵

Hatun bana tek tek kodladı da anca yazıp imzalayabildim. Üzerine bir de bu yetmiyormuş gibi videoya çekti. Durum böyle olunca benim de Ebrar kardeşime bir selam göndermem gerekiyordu. Cümleye Ebrarcığım diye başladım. Ama bir Ebrar diyişim var evlere şenlik. Çocuk evde videoyu seyrederken videoya virüs girdiğini zannedecek.
“Anneee bu video bozuk mu? Tam adımı söylerken bir şeyler oluyor. İsmimi anlamıyorum.” 🤣🤣

NOT: Hayatta kendinizle barışık olun. Kendinizle dalga geçebilmeyi bilin.

O zaman ne diyoruz;

Hayat size acıyı zaten getirir. Sizin sorumluluğunuz neşeyi yaratmaktır.

Mizahla Kalın,
Gülşah İslamoğlu