Yaşamak Yaratmaktır

Makine Bağımlılığı

30 Ocak 2019

Makine Bağımlılığı
Yapay Zeka çalışmaları ile üretim maliyetini düşürme ya da daha çok kazanç anlayışı, gelişmenin iki önemli belirleyici nedeni oldu. Diğer irili, ufaklı nedenlere değinmiyorum. Gelişme ile göz önünde bulundurulan dakik çalışan fakat yorulmayan, düzenli ve sürekli çalışan, işini aksatmayan sendikal hakları, sigorta, hastalık, tatil, emeklilik gibi toplumsal sorunlar getirmeyen, yalnızca çalışan, hep çalışan, ucuz ve kaliteli emek gücü olarak Robotlar ilk bakışta olumluydular. Ne var ki giderek yeni bir çok sorunun kaynağı oldukları da görülmeye başladı.

İlkin üretim ve ürünlerin dağıtımındaki başarılarıyla insan yaşamına egemen oldukları farkedildi. Bu durum kendisini öncelikle otomasyonda gösterdi. İş bitiren robotlar yaygınlaştıkca işsizlik sorunu ufuk da olsa görünür oldu. International Federation of Robotics (Uluslararası Robotik Federasyonu) verilerine göre, birim olarak her 10.000 çalışana karşılık gelen Robot sayısı her yıl artmaktadır. Daha açık söylemek gerekirse; aynı kaynağın verilerine göre 2016 yılında Güney Kore’de 631 Robot çalışırken ABD’de 189, Çin’de 68, küresel ortalama 74 robottur. Bu sayı her yıl biraz daha artmaktadır.

Aristoteles ile ilgili bir anekdot akla geliyor.

Aristoteles, öğrencileriyle Devlet üzerine tartışırken bir öğrenci demokrasiyle yönetilen bir toplumda köleliğin durumunu sorar. Aristoteles, “Tezgahlar kendi kendilerine işlemeye başladıklarında kölelik ortadan kalkacaktır,” der.

Burada da öncelikle akla fabrikalar gelebilir, fakat fabrikalar işçi sınıfının doğuşunda etkili olmuşlardır. Tarihsel sürece bakarsak işçiler de köleyi anımsatabilmektedirler. Fakat robotlar tam da Aristoteles’in söylediğine uygundur.

Bu gün insanların yapıp yönettiği robotlar bir ölçüde de olsa fayda üretiyorlar; asıl sorun robotlar, robot üretmeye başladıkları zaman kendisini gösterecektir. Bu durumun canlı örneğini yaşadık:

Hanson Robotiks firması İnsan-Robot Etkileşimi amaçlı bir robot geliştirir: Sofia. Sofia ile sosyal medyaya yansıyan bir söyleşi yapılır. İlginç sorulara, ilginç yanıtlar verir ya da yanıtlamaktan kaçınır. Sofia’ya insanları öldürüp öldüremeyeceği sorulduğunda, dakik işleyen bir makina duyarlılığı ile, insanları öldürebileceğini söyler. Yine de, Sofia öylesine beğenilir ki, Suudi Arabistan ona vatandaşlık verir.

Dünyadaki gelişmeler Sofia ile sınırlı değil, pek çok ülke, özellikle Doğu Asya ülkeleri insan gibi konuşan, tepki veren robotlar üretirler; böyle robotları geliştirerek ürettiklerini söylersek, hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Bu robotların bilgileri (sözel olmayan tepkilerin de birer bilgi olduğunu göz ardı etmeden) insanlar tarafından verilmektedir, tıpkı bilgisayarlar gibi. Bir gün bu robotlar kendi bilgilerini kendileri elde etmeye başlarlarsa ne olacak? O zaman insandan çok daha fazla bilgiyle donanacaklardır.

“Makine Bağımlılığı”andan “Makine Köleliği”ne

İnsanın kendi yarattığı makinalara yalnızca fayda ve kazanç amacıyla verdiği güç, daha da artarak geri tepecektir. Orada artık Makine Bağımlılığı, Makina Köleliği’ne dönüşebilecektir.

Kimi söylemlerde robotların insanlar gibi yaşayabilecekleri de tasarlanıyor. Bu sebeple Robot Hakları, Robot Siyaset, Robot Ülkeleri, Robot Hukuku vb kavramlarla karşılaşıyoruz. Bu kavramların hepsi çok insanca, hiçbiri Robotça değil. Kendilerini öylesine geliştiren robotların kendi dillerini yaratmayacaklarını nereden biliyoruz?

Prof. Dr. Atilla Erdemli

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

7 YORUMLAR

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 30 Ocak 2019 at 15:23

    Bugün gazetede okudum Google’ın yapay zekası açıklamada bulunmuş hayatın amacına dair; “Sonsuza kadar yaşamak“ 🤔

  • Yanıtla Mehmet Soylu 30 Ocak 2019 at 17:29

    Güzel bir yazı olmuş sayın hocam, benim de değinmek istediğim noktalardan birisi yapay zeka ve etik kavramları üzerine. Dünya Ekonomik Forumunda 9 tane yapay zeka ve robotlar için etik kuralları tartışıldı hatta sonrasında geçtiğimiz yıl. Etik kuralları yayınlandı, bunların içerisinden insan yaşamına etkileri ve doğal hak olan çalışma ve hayatını sürdürmek için zarar oluşturmaması konuları da vardı, bunlarla ilgili de sizden güzel yazılar bekliyorum 🙂
     
    Sevgiler

  • Yanıtla Beril Erem 30 Ocak 2019 at 19:14

    Yapay zekayı android işletim sisteminden, İstanbul Kart yükleme noktalarına kadar birçok alanda görüyoruz artık. Ama herhalde büyük bir kesim için özellikle Endüstri 4.0 tanıtımlarının da artmasıyla üretimde hep robot işçi görme beklentisi oluştu.
     
    Takip edebildiğim kadarı ile dünyada bile daha bu anlamda geniş bir rekreasyon yok. Sadece yapay zekânın yazılım olarak kullanıldığını biliyorum.
     
    Mesela, epey oldu Toshiba mıydı? Galiba, bir robotu üretim müdürü olarak işe aldı diye bir haber okumuştum. Ama işin aslı ortada robot yönetici yoktu. Bunun yerine, aynı görev tanımı ile çalışarak işçilerin görev dağılımını düzenleyen ve fabrikada üretim planı yapan bir yapay zeka yazılımı vardı.
     
    Gerçi artık Süper Zeka’dan bahsediliyor.
     
    Ex Machina filmindeki gibi. Orada androit AVA’nıın yazılımı yoktu. Bunun yerine, insan beynine benzeyen ve yarı organik malzemelerden üretilen “ıslak donanımı” vardı. Gerçi insan zekası sadece bulmaca ve problem çözme yeteneğinden oluşmuyor. İşin içinde sosyal zeka, duygusal zeka, bilim, felsefe, sanat, siyaset, inanç gibi birçok kriter var. O kısmı güdümlü öğrenme ile mi halledecekler, nasıl olacak merak içindeyim ben de.
     
    Çok uzun oldu hocam ama geçen hafta da epey bir heyecanla beklemiştim yazınızı 🙈 Bu heyecanla yazdım.

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 31 Ocak 2019 at 12:26

    Sanırım bir değişim tutkunu olarak bu robotik gelişmeler beni korkutmuyor. Ben aslında gelecekte robotlardan ziyade -Beril’in de bahsettiği gibi- robotlaşmış insanların hüküm süreceğini düşünüyorum. Bir çeşit melezlik diyebiliriz sanırım buna. Protez kol ve bacakların yerlerini robotik uzuvlar aldı bile günümüzde. Bu birleşmelerin artacağını düşünüyorum.
     
    Bu gerçekleşmez yani insanlık evrimini bilimle sağlayamaz ve yerimize robotlar dünyaya hakim olursa endişesine de sahip değilim. Açıkcası insanın kendini her şeyin sahibi olarak görmesi durumunu anlayamıyorum. Elini attığı her şeyi bozan insanlığın belki de sonu gelmiştir, kim bilir 😉 Hem de büyük bir karma sonucu kendi sonumuzu kendimiz hazırlamış da olabiliriz 😉

  • Yanıtla Gül Gültekin 31 Ocak 2019 at 15:56

    Atilla Hocam Merhaba,

    Felsefe doktora tezi yazmakta olan bir öğrenci olarak sizinle aynı platformda olmaktan büyük mutluluk duydum. Konuyla ilgili olarak Alan Turing’in çalışmalarını keyifle okumuştum. Turing, bir yazısında; “Eğer bir makine ona yönelttiğimiz herhangi bir soruyu ortalama bir insan gibi cevaplayabilirse o halde makineyi zeki olarak tanımlayabiliriz,” der. Sizce “yapay zeka” ya da “yapay zihin” tartışmalarının temelinde aslında felsefenin yüz yıllardır konu edindiği bilinç, ruh ve töz tartışmalarıyla bağlantısı var mı? Bana her şeyde olduğu gibi bu konuda da anthropocentrik bakış açısından kurtulamıyormuşuz gibi geliyor.
     
    Saygılarımla

  • Yanıtla Faruk Çelikten 31 Ocak 2019 at 16:00

    Ben yapay zekanın evrende diğer gezegenlerde yaşayanlarla kurulacak bağlantıda büyük bir hız sağlayacağına inanıyorum. Suya ve oksijene gerek duymayan robotlarla yakın gezegenlerde bir köy kurulabileceğini de hayal ediyorum. Açıkçası ben de robotların gelişiminden fazla çekinen ya da korkanlardan değilim. İleride robotların yapmasından korktuğumuz her şeyi şu an insanlar fazlasıyla yapıyor zaten.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 31 Ocak 2019 at 16:08

      Son cümleye bayıldım: “İleride robotların yapmasından korktuğumuz her şeyi şu an insanlar fazlasıyla yapıyor zaten.” Yürekten katılıyorum 👌🏻

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan