Ortaya Karışık Mevzularda Bugün

Ortaya Karışık Mevzular başlığını arada bir kullanacağım. Kısmetse 2019 yılının sonlarına doğru çıkartmayı planladığım kitabımın adına kulağınız alışsın istiyorum yavaş yavaş.

Şimdi ben konuya yine bizim editörle başlamak istiyorum.

Abi hatun beni tedirgin ediyor ya. Bizim malum derginin yazarlarından oluşan bir WhatsApp grubumuz var. Kaç kişi var o grupta, 30 mu, 40 mı, bilmiyorum. Son zamanlarda editör başkalarına göndereceği fotoğrafları bizim bu gruba atıyor. Altına da yazıyor yazıyor sonra da diyor ki; “Aaa yanlış oldu. Kusura bakmayın.”

Ulan bir değil iki değil… Korkuyorum artık, Allah muhafaza sevgilisine atacağı fotoğrafları ya bize atarsa? Sonuçta editör o. Bir karizması var.
Öyle bir durum olursa bütün karizma yerlerde. Yemin ediyorum, gruba her fotoğraf geldiğinde içim ürperiyor. Eyvah diyorum editör yanlışlıkla ne fotoğrafı attı acaba?

Ama editörü takdir ediyorum. İyi yere dükkân açmış şerefsizim. WhatsApp grubundaki yazışmaları bir gün size canlı yayın yapacağım 😉

Grupta klarnetçi var, gitarcı var, şarkıcı var, vokalist var, sanat müziği korosunda olan bile var ya 😳 Biraz daha zorlasak dansöz bile çıkacak hissediyorum. Dergi, dergi değil pavyon sanki 😝 Hatun yazarları öyle seçiyor.

Aaa editörün bir de çok yakın bir arkadaşı var “Ilgın Hanım”. Hatunun dergide 150 adet yorumu var. Yani o yorumların hepsini birleştir alt alta yaz sana bir öykü çıkar. O da aslında derginin bir yazarı sayılır. Ancak farkında değil. Neyse bizim editör fark etmiş herhalde ondaki cevheri, hatunu WhatsApp grubumuza ekledi. İnceden inceden işleyecek. Sonra bir bakmışız yazar kadrosunda 😉

Ilgın Hanım peşin peşin söyleyeyim bu gruba geldiniz artık, WhatsApp yazışmalarınıza lütfen dikkat edin. Her an yazılarımın birinde adınız geçebilir. Sonuçta ben hatalı ürünüm 🙃

Hatalı ürünüm derken şaka yapmıyorum.

Benim anne tarafım Adanalı, baba tarafım Karadenizli. Düşün bak bir taraf, hava çok sıcak diye güneşe ateş eden, canlı bombayı imha etmek için canlı bombanın üzerine atlayan insanlardan oluşuyor, diğer taraf ise hiç anlatmıyorum Karadeniz işte. Hem de eennn Karadeniz Rize’den 🙄

Şimdi bu iki karışımdan defolu ürün çıkmasında ne çıksın?

Bu arada anne baba demişken, bir şey anlatayım. Benim annemin uyku problemi vardır. Deliksiz uyuyamaz, zor uykuya dalar. Bir gün baktık, akşam uyku ilacı almış “Sabaha kadar rahat rahat uyurum artık,” diyor. Sabah oldu baktık annem hala uyuyor, öğlen oldu anam hala uyuyor. Arada uyanır gibi oluyor gözünü açamıyor, yine uyuyor. “Oh uyusun da kendine gelsin,” diyoruz. Sonra bir öğrendik ki aldığı uyku hapının tarihi geçmiş kadın meğerse zehirleniyormuş. Biz de seviniyoruz uykusunu alıyor diye, kadın ölüyormuş lan 😰

Babamın da telefonda konuşmasına hastayım. Bizim evde nedense tel çekmiyor. Konuşurken bazı yerlerde ses gidiyor, anlaşılmıyor. Babam bu durumlarda telefonu diğer kulağına alarak çekim sorununu çözdüğünü zannediyor. Valla bak, annem telde konuşuyor. “Yav oğlum yine ses gitti duyuyor musun beni?” Babam diğer odadan bağırıyor; “Diğer kulağına al.” 🤯

Tabi annem diğer kulağına alırken bir yandan da evin içinde adım atıyor, pencereye yaklaşıyor ve ses düzeliyor. Ama babama sorarsan teli diğer kulağına aldığı için düzeldi…

Biz ailecek tuhafız aslında. Ancak bunu bir tek ben farkındayım.

3 kardeşiz biz. Abim ve ablam var. Dediğim gibi anne tarafım Adanalı, baba tarafım Karadenizli, doğum yerimiz Almanya, kütüğümüz İstanbul, yaşadığımız yerler hep değişiyor. 3 kardeş olarak anamız babamız aynı olmasına rağmen üçümüz de “Nerelisin?” sorusuna farklı cevaplar veriyoruz 🤣

Durun bak ben size ne anlatacağım?

Benim aslında bu mobilya satan şirketlerin müşteri hizmetlerinde çalışmam lazım. Sağ olsun okurlarım bana konuşmaları WhatsApp’tan atıyorlar.

Yine ismi duyulmuş popüler bir mobilya mağazasından yatak siparişi vermiş bir adam aranıyor ve muhabbet aynen şöyle:

Satış Personeli: Merhabalar efendim. Hüseyin Bey ile mi görüşüyorum?

Müşteri: Evet benim.

Satış Personeli: X mobilya servisinden arıyorum. Servisten ve elemanlardan memnun kaldınız mı?

Müşteri: Yok kalmadım.

Satış Personeli: Evrak bırakıldı mı?

Müşteri: Bak şimdi ben bir yatak aldım oradan. Karıyla beraber yatıyoruz üstünde. Vallahi yatak yere yapışıyor. Öyle dandik bir yatak. Ben servis çağırmışım. Servis bana diyor ki; “Sen bunu yan koymuşsun.” Ulan sen koydun ben mi koydum yatağı? Allah senin belanı versin. Karı yataktan düşüyor ben düşüyorum. Az bir şey sallanalım ya o yan tarafa düşüyor ya ben düşüyorum.

Satış Personeli: Anladım. Evrak bıraktılar mı?

Müşteri: Bırakmadılar kardeşim. Ben telefon da açtım. Şikâyette de bulundum. Bana diyor ki; “Yok sen yan koymuşsun bazayı.” Ulan Kıble’ye mi koyayım bu bazayı. Böyle konuluyor işte…

Satış Personeli: Anladım. Peki, notumu alıyorum.

Müşteri: Vallahi ne karı yatakta duruyor ne ben.. Yana bir döşek sermişiz onun üzerinde yatıyoruz. Baza da öyle yanda duruyor. Allah o X mobilyanın belasını da versin. Benden 2bin küsür lira para aldı. İnşallah yiyemez.

Satış Personeli: Peki ben notunuzu aldım efendim teşekkürler.

Müşteri: Vallahi ne ben randıman aldım ne de karı.. O döşeği aldıktan sonra benim çocuğum da olmadı. Allah o döşeğin de belasını versin.

Neyse gençler bu haftalık da bu kadar.

Mizahla kalın,
Gülşah İslsmoğlu