İremushka’nın Panosu

14 Yaşında Üç Ay İngiltere’de | Dil Okulu

1 Şubat 2019

Merhabaa! Güneşli bir cuma günü yeni bir yazıyla karşınızdayım. Aman ha aldanmayın hemen kış güneşine 😋

Bu hafta on dört yaşımda, ailemin yanından üç aylığına ayrılarak başka bir İngiliz ailenin yanına dil kursu için gittiğim İngiltere serüvenimi sizler için kaleme aldım…

Geçen haftaki yazımın ardından gerek sosyal medyadan, gerek yüz yüze konuyla ilgili merak edip ilettiğiniz tüm soruların cevaplarına toplu ve ayrıntılı bir şekilde bugün buradan ulaşabileceksiniz!


[Fotoğraf için; Beril Alp’e (@berilalp) çok teşekkür ediyoruz.]

 
Küçük yaşlardan bu yana hep farklı dillere ilgi duymuş ve bunu her fırsatta da dile getirmiş biri olduğumdan ailem bu konuda kendimi daha da geliştirmem adına yurtdışına gönderme kararı aldı. Tabi karar aldı diyorum ama ben zaten dünden meraklı, hadi deseler o an gideceğim 😂

Herkes başladı bizimkilere;

“Bu çocuk daha çok küçük, ne yapacak oralarda?”
“Nihalcim, nasıl cesaret ediyorsunuz da gönderiyorsunuz bu yaştaki çocuğu?”

Ama öyle değildi ki aslında durumlar. Ben zaten küçük yaşlarımdan beri hep kendi işilerini halletmiş, acıkınca yemeğini yapmış, başı sıkışınca çare bulmuş bir çocuktum. Yani akılları pek de kalmayacaktı bende.

Başladık şirket araştırmaya çünkü yanlarına gönderecekleri aileleri şirketler her türlü sağlık ve psikolojik testten geçiriyorlar. Yani içiniz bir tık daha rahatlamış oluyor. Biz İngiltere planım için bize son derece yardımcı olan ve üç ayımın her dakikasında bana destek olan Armada Grandee Yurtdışı Eğitim Danışmanlığ şirketini (@armadagrandee) tercih ettik. Ve benim en büyük iyikim de bu oldu…

Şirketle konuşuldu gerekli ödemeler ve tercihler yapıldı. Ben tercihimi Torquay şehrinden yana kullandım. Bunun sebebi de buranın hem sahil kasabası hem de gürültüden uzak sakin ve en önemlisi de Türk öğrencilerin neredeyse hiç olamamasıydı. Çünkü gerçekten hedefim gidip gerekirse sosyal hayatımda zorluklar yaşaya yaşaya dilimi geliştirmekti..

İngiltere

Sıra yanında kalacağım aile ile tanışmaktaydı. Görüntülü bir şekilde konuşarak gideceğim aileyi önceden tanıma fırsatım olmuştu. Anne Gemma, küçük oğlu Charley, İngiltere’nin Torquay şehrinde yaşıyorlardı. Artık evlerini üç kişi paylaşacaktık. Aklınızda da hiç bir soru işareti kalmasın, eve öğrenci almak isteyen ailelerin mutlaka öğrenciye ayıracak kişisel bir odaları olmak durumunda.

Sonrasında her şey ayarlandı. Artık tüm yük ve sorumluluk bendeydi. Annemler uçağa bindiğimde geride kalmış, gözleri yaşlı beni uğurlamışlardı. 3 saatlik bir uçuşun ardından Londra Heathrow Havaalanı’na iniş yaptık. Ama beni görseniz gözümü kırpamıyorum heyecandan.

İlk uçağa binişim değildi çünkü annem uçağa yerleşme, valizimi alma gibi aşamaları öğrenmem için İngiltere öncesi benle Ankara’ya uçak seyehatinde bulundu.

Havaalanının çıkışında bizi, ismimizin yazılı olduğu büyük bir pankartla bir beyefendi bekliyordu. İşte Armada Grandee Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Şirketi’nin (@armadagrandee) en güzel yanı da buydu, bu kişi bizi evimizin önüne kadar bırakacak hatta kapıyı çalıp aile ile tanıştıracaktı, öyle de oldu.

Kalacağım evin önüne gelmiştik. Mahalleye resmen hayran kalmıştım. Tam dizilerde, filmlerde gördüğünüz gibi sıra sıra müstakil evlerin, köpekleriyle yürüyüş yapan insanların, sarı okul servislerinin bulunduğu bir yerdi.

Kapıyı çaldık. Bir de ne göreyim karşımda kas yığını her yeri dövmeli bir adam. “Merhaba ben Lee,” demez mi bi de 😱 Bana daha önceden bilgi verilmişti aile tarafından. Gemma işte olacağı için beni erkek arkadaşı karşılayacaktı. Ama ben erkek arkadaşı böyle tahmin etmemiştim. Birden dedim ki “Şu anda cennetteyim elimde avokado.” Şaka yapıyorum tabi ki, çok korkmuştum. Neyse geçtim içeri. O kadar çekiniyordum ki adam bana sorular soruyor alışmamı sağlıyordu ama bende tık yok.

Lee evden ayrıldı, birkaç saat içinde de Gemma’nın geleceğini söyledi. Nasıl tuvaletim var ama kalkıp gidemiyorum milletin evinde izin almadan banyoya. E evde benden başka kimse de yok.

İngiltere

Aynı koltuktan bile kalkmayarak 3 saat Gemma’nın gelmesini bekledim ve geldi. Bana bir sarıldı ki ben şok. Sanki yıllardır tanışıyoruz ama uzun zamandır görüşmemişiz gibi. Bu beni çok rahatlattı. Kahve içtik, evi dolaştık, odamı gezdik, valizimi yerleştirdik, sohbet ettik derken ilk günüm bu şekilde sona erdi ve ben güzel bir uyku çekmek için odama çıktım.

Şimdi akıllarda bir soru oluştu tabii haliyle, zaten çok fazla aldığım da bir soru bu;

İlk gittiğinde İngilizce seviyen nasıldı?

Sevgili okurlarım, İngilizce seviyem hep iyi düzeydeydi çünkü ben dil konusuna hep çok meraklı ve kendimi geliştirecek şekilde yaklaşmıştım. Başlangıç seviyesinin çok üstünde bir kategorideydim.

Hangi okulu tercih ettim ve nasıl geçti?

Ertesi gün sabah 08:00 alarmı ile uyandım çünkü okulumun ilk günüydü. Beni Gemma sabah yürüyerek okula bıraktı ve şunu söyledi “Yarın ben işe gideceğim. Bu nedenle yolları iyi incele çünkü yarın evden okula tek başına geleceksin.”

Ben pür dikkat koyuldum yola. Ama zaten dediğim gibi gayet serbest bırakılmış ve sorumluluklar verilmiş şekilde büyütüldüğüm için (ailem sağolsun) hiç sıkıntı çekmeden ve endişelenmeden gideceğim yere ulaşabiliyordum.

Kaplan Yurtdışı Dil Okulları

Buraya gelmeden önce dil okulu seçimi yaparken şöyle bir aşama izledik;

• Okuyacağım okulun eğitim seviyesi iyi olmalıydı.
• Türk öğrencilerin sayısının çok fazla olmaması gerekiyordu.
• Okul, aynı zamanda sosyal yaşantımda da bana destek olabilmeli aile ortamı sağlayabilmeliydi.
• Sıkı ve disiplinli bir dil eğitimi almalıydım.

Şirketimin de önerisi ile Kaplan Yurtdışı Dil Okulları’nda (@kaplan_turkiye) karar kılmıştım. Neredeyse tüm dünyaya yayılmış otuz yedi tane dil okulları mevcut Kaplan’ın.

Okuldan içeri adımımı atmamla herkesten heyecanla hoş geldinler, sana okulu gezdirelimler. Bende bir rahatlama oldu ki sormayın. Zaten ailemden de çok memnun kalmıştım bir de okul üzerine bal oldu 😋

Derslere başlandı, daha ilk günden arkadaşlar edinildi, okulun öğle arası aktivitelerine katılındı derken ilk okul günümü tamamlamıştım.

Gemma, beni okuldan almaya gelmişti. Arabaya bindiğimde ön koltukta tatlı mı tatlı bir çocuk oturuyordu. Evet Charley’nin ta kendisiydi. Sapsarı saçlı ve kaşlı tam bir İngiliz 👶🏼

İngiltere’de bir gün de neler yapıyordum ?

Dediğim gibi o zamanlar henüz on dört yaşımda olduğumdan geceleri 23:00’dan sonra herhangi bir barda bulunamıyordum, yasaktı. Ki bu bence çok da güzel bir şey.

Okuldan sonra genelde Torquay’ın yürüyerek 15 dk süren alışveriş sokağına gider yemek yer, kahve içer ya da alışveriş yapardım. Sonra heyecanla eve döner tüm geri kalan günümü Charley ile geçirirdim. Aramızda öyle bir bağ oluşmuştu ki, Charley bazen odasına gitmemek için ağlar ve benimle uyurdu 🙂

Gemma’ya gelince. Çok yardımsever, tatlı ve beni gerçekten kendi evimin rahatlığında hissettiren bir tutumdaydı.

Peki evde hiç uyumsuzluklar yaşanmadı mı?

Tabii ki de yaşandı.

Aklınızda hiçbir soru işareti bırakmamak adına açık açık anlatacağım şimdi. İlk önce şunun farkında olmalısınız ki kültürleri, yaşam şekilleri, aile ilişkileri bizden çok farklı olan bir yere gidiyorsunuz. Örneğin Gemma eşinden ayrı olduğu için Charley haftasonları babasında kalırdı. Pazartesi Charley’in babası sevgilisi ile Gemma’ya kahve içmeye gelir, sohbet ederler ve Charley’i geri bırakırdı. Bence çok normal ve olması gereken bu ama aranızda yadırgayacaklar ya da şaşıracaklar olabilir.

Charley babasına gittiğinde ise Lee, (Gemma’nın sevgilisi) bizde kalırdı. Dünya tatlısı bir F16 yarışçısıydı. Şimdiki aklım olsa foto filan çektirirdim kendisiyle ahahah!

Zaten yurtdışına çıkarak, farklı kültürler görerek hoşgörü sahibi olmayı öğreniyoruz ve bu paha biçilemez bir duygu.

İngilizler soğuk insanlar mı?

Sabahın köründe okula yürürken istisnasız her karşılaştığım insanın bana selam verdiği ve yardımcı olmaya çalıştığı bir ülke İngiltere. Söylenenlere katılmıyorum. İş sizde bitiyor. Ne kadar sosyal, aktif ve sıcakkanlı oluşunuzla ilgili, verimli vakit geçirip, bulunduğunuz yerde mutlu olmanız.

Yemek kültürü bizimkinden çok farklı mı?

İngiltere’de birçok kültürün mutfağına erişebiliyorsunuz. Örneğin benim canım son zamanlarda aşırı derecede Türkiye’dekiler gibi lezzetli bir sucuk ve hellim peyniri çekmişti ahahha!

Ben de hemen bir Türk restorantı bulup, sucuk ve hellim peynirimi yemiştim. Ayrıca beğendiğim diğer bir mutfak da ‘Meksika Mutfağı’ olmuştu 🍴

İngilizlere ait olan ve benim beğenip, bulunduğum sürede de tercih ettiğim yemekleri de hemen şuraya görselleri ile iliştireyim ki gidince yemeden dönmeyin;

Fish & Chips

Fish & Chips | En meşhur yemeklerinden biri!

Fish&Chips, beyaz etli ve fileto çıkartılabilen balık çeşitleri ile hazırlanır (Mezgit gibi).

Kızarmış balık ve patatesten oluşan yemek, genellikle tartar sos ile servis edilir.

Kaplama harcı ile hazırlanan balıklar rahatlıkla tüketilebilen türdendir. Böylelikle kılçık ayıklama gibi bir derdimiz de olmuyoooor! 🐟🍟

📍 Nerede yemelisiniz ?

Londra | Golden Unipn Fish Bar’dakiler efsane!

Salt Beef Bagel | Herkes sevmeyebilir!

Salt Beef Bagel, Londra’nın doğusunda yer alan Yahudiler tarafından icat edilen bir yiyecek.

Bagel ise herkesin bildiği gibi, halka şeklinde bir un mamülü. Yahudiler de bildiğimiz bagel ekmeğin içerisine dilimlenmiş tuzlu et koyarak bu yemeği icat etmişler. İşte her şey bundan ibaret aslında.

📍 Nerede yemelisiniz?

Beigel Bake bu konuda işin ustalarından

İngiliz Çayı | Ben hastasıyımdır!

Deneyenlerden şunu duyuyorum hep; “Türkiye’ye geldiğimde de çayın içine süt karıştırmak istedim ama aynı olmuyor.”

Tabii ki olmaz! Çünkü onların çayı bizimki kadar keskin değil aksine çok soft böylece tadı süt ile karışınca lezzeti artıyor.

Çayın beraberinde ince dilimli yumurtalı, fümeli, salatalık ve domatesli sandviçler, kuru pasta veya kek ikramı da yapılıyor.

Ben en çok limonlu kek ve yanında reçel ile seviyorum 🍰

📍 Nerede yemelisiniz ?

Yumchaa Camden Parkway’deki çaya da yanındaki ikramlara da bayılacaksınız.

Uzun lafın kısası herkesin yaşamasını temenni ettiğim bir macera bu. İnşallah bana da bir kere daha kısmet olur. Çünkü yeni yerler görmek ufkunuzu açarken saygılı bir birey olarak yaşamanıza vesile olacaktır.

Sitemiz kurucusu Didem’in de biricik oğlu Demir’in Kanada macerasında, kendisinin geride kaldığında yaşadığı endişeleri ve heyecanları anlattığı blog yazısına linkten ulaşabilirsiniz.

Emeklerini benden hiçbir vakit esirgememiş, başarıya ulaşmam adına her zorluğa göğüs germiş ve şuan bunları yazabiliyor olmama zamanında vesile olmuş annem Nihal Tezer ve babam Erkan Savaş’a minnettarım 🙏🏼

Merak ettiğiniz ve sormak isteğiniz her soru ile ilgili bana sosyal medya hesabımdan ya da e-mail yolu ile ulaşabilirsiniz;

Instagram: @iremushkka
Mail: irem.savas@senveben.biz.tr

Hayat renkli, günler şeker 🍭

İrem Savaş

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

18 YORUMLAR

  • Yanıtla Beril Erem 1 Şubat 2019 at 13:00

    Yazının duyurusu mailbox’ıma düştüğü anda ve bir de başlığı okuyunca aklıma direkt Demir’in Kanada macerası geldi benim de. O nedenle okumaya başlarken, acaba İrem nasıl zorluklar yaşadı düşüncesi ağır basmıştı.
     
    Sonra okudukça senin için ne kadar güzel, eğlenceli ve öğretici bir deneyim olduğunu anladım. Gerçi hoş, Kanada deneyimini Demir yazmış olsaydı belki o ilk günlerin endişesini daha farklı yansıtırdı. Anne olunca uzaktaki evladın ses tonundaki en ufak değişiklik bile bize binbir tane senaryo ürettiriyor.
     
    Sonuç olarak ben de ileride bu deneyimi kendi çocuklarımda yaşayacağım için ikinizin de aktarımı son derece değerli oldu benim için,👌

    • Yanıtla İrem Savaş 1 Şubat 2019 at 13:08

      Güzel yorum ve düşünceleriniz için teşekkür ederim 🙂
       
      Aslında anlatacak daha çok anım vardı ama yazı uzadı da uzadı. Başka bir hafta devamını mutlaka getireceğim. İnsan kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğreniyor bu şekilde. Ebeveynlerin de gözü, üniversiteye çocuk uğurlarken arkada kalmıyor. Çünkü zamanında kendi başına yaşayabiliyor, ayakları üzerinde durabiliyor olduğunu kanıtlamıştı 👏🏼
       
      Kesinlikle sizden uzakta da kendinden emin hayatını sürdürebilmesi için gerekli bir şey yurtdışı deneyimi…
       
      Keyifli günler dilerim!

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 1 Şubat 2019 at 14:29

      Canımmmm benim 🤗
       
      Aslında Demir de İngiltere’yi çok sevmişti. Sanırım ilk gittiğnde 10 yaşındaydı. İki sene bir aylığına İngiltere’de bir okulda kalmıştı.
       
      Kanada’da yurt yerine aile yanına yolladık. Talihsizliği de bu oldu. Aile hiiiiç ilgilenmedi. Okul ve kaldığı ev şehir merkezinin çok dışındaydı. Bilmediği bir şehirde yapayalnız kalmak sanırım onu en çok zorlayan oldu. “Bir daha ölsem Kanada’ya gitmem,” diyor. Oysa muazzam bir yerdeydi fakat nerede olduğunu bile anlamadı garibim 😂 “Beni gene İngiltere’ye yollayın,” deyip duruyor 🤣
       
      İremciğimin en büyük şsnsı, yanında kaldığı aile olmuş. Bir de “İngilizler soğuk,” diyorlar; kadın kocaman sarılarak karşılamış İrem’i 😉
       
      İremcim harika bir yazıydı. Hikaye gibi okudum. Adım adım senle yaşadım, çok da keyifliydi.
       
      Okurlarımıza da bildireyim, bu yazının devamı da gelecek 😉

      • Yanıtla İrem Savaş 1 Şubat 2019 at 14:36

        Çok değerli Didem ablacım;
         
        Çevremde senin gibi, kendi annem gibi ebeveynler olduğundan dolayı çok mutluyum 😌 Yanında kaldığın aile gerçekten çok önemli çünkü o an tek başına kalınca sığınacak birilerini arıyorsun duygusal olarak, yaşımızın küçüklüğünden dolayı…
         
        Demir de ne kadar şanslı, umarım hayatı boyunca da böyle olur 🙏🏼
         
        Mutlaka devamı gelecek, teşekkür ederim bu güzel yorumun için. Seni seviyorum! ♥️

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 1 Şubat 2019 at 14:45

          Ben de seni çooookkkk seviyorum güzellik 🤗❤️❤️

  • Yanıtla Nihal Tezer 1 Şubat 2019 at 16:25

    İremcim yazınla tekrar o heyecanlı, bir o kadar da “Acaba doğru mu yapıyorum. Küçük bir kız cocuğu…” diye günlerce sorguladığım fakat sana cok şey katacağından hiç şüphemin olmadıgı gunlere geri döndüm. Bu arada calıştığımız şirketin -güvenirliğine sen de değinmişsin zaten- ne kadar önemli olduğunu söylemek isterim. Biz ebeveynler çocuklarımızın ayakları yere basan, yalnız kalması gereken durumlara hazırlıklı, ufku genis çocuklar olsun isteriz fakat onlara bu imkanı anne-baba olmanın verdiği koruyuculukla ne kadar sağlarız tartışılır.
     
    Yazınla birlikte şimdi görüyorum ki ne kadar doğru bir karar vermişiz. Tabii ki burada senin sağlam duruşlu, her şartta dürüst yapının çok etkili oldugunu soylemek istiyorum. Seninle gurur duymakla da ne kadar haklı olduğumu görüyorum. Başarılarının gün geçtikçe katlanarak devam etmesini diliyorum ve seni cok sevdiğimizi bilmeni isterim. 😘❤😘

    • Yanıtla İrem Savaş 1 Şubat 2019 at 16:48

      Annecim, öncelikle ben de seni çok seviyorum. Bu deneyimi yaşamama imkan sağlayıp, şuan bu yazıyı yazıyor hatta belki de bir blog yazabiliyor olmama sebebiyet verdiğiniz için teşekkür ederiim!♥️
       
      İnsanlar özellikle senin bu konudaki düşüncelerini ve hislerini merak ediyorlardı. Bir anne olarak Didem Abla da sen de gerekli yanıtı verdiniz diye düşünüyorum…
       
      Çok öpüyorum 🥰

  • Yanıtla Sema Giritlioğlu 1 Şubat 2019 at 16:28

    Umarım bu bizim ülkemiz için cesaret verici paylaşımlar, ailelere ve onların engelleyen korumacılığına bir yol gösterici olur.
     
    Kaleminize sağlık.

    • Yanıtla İrem Savaş 1 Şubat 2019 at 16:49

      Sema Hanım teşekkür ediyorum yorumunuz için.
       
      Umarım öyle olur, ben de bu dilekteyim! 🙂

  • Yanıtla Seçil Heptaşkın 1 Şubat 2019 at 19:12

    İremcim yazın ben ve benim gibi 14 yaş grubu ailelere inanılmaz güzel bir rehber olmuş. Demir ve Kanada’ya giden bir kaç evladımızdan sonra kırılan cesaretimizi tamir etti yazın. İngiltere ile ilgili kötü tecrübe yaşayan pek yok sanıyorum. Yavaş yavaş kategorize etmeye çalışınca İngiltere’nin doğru Kanada’nın yanlış karar olduğu kanısına variyorum. Bu yazıyı okuyup iyi ya da kötü anılarını paylaşacak okurlar var ise hepimiz için ışık olacaktır.
     
    Yaşadığın iyi yada kötü tecrübeleri bir sonraki yazında bekliyor olacağım.
     
    Kalemine sağlık…

    • Yanıtla İrem Savaş 1 Şubat 2019 at 19:17

      Öncelikle, benimle ve tüm okurlar ile düşüncelerinizi paylaştığınız bu güzel yorum için teşekkür ederim!🙏🏼🥰

      Kanada konusunda pek bir bilgim yok ama üniversite okumaya giden bir arkadaşım vardı Merve, o da okulunu yarım bırakıp Türkiye’ye döndü ve tekrar sınavlara hazırlandı şuan Uludağ Üniversitesi’nde okuyor…

      Evet, edindiğim iyi ve kötü tecrübelerimi mutlaka yazacağım sonraki haftalarda beklemede kalın.

      Çok öpüyorum!🙏🏼

  • Yanıtla Ahu Kınay Zabun 2 Şubat 2019 at 01:26

    Tam kafamdaki soruları yanitladin. Kızım icin bu yolda ilerlerken bu yazi beni inanilmaz rahatlattı. Kesinlikle peşini birakmiyorum senin, çünkü senden öğrenecek çok şeyim var.
     
    Bu arada çok akıcı bir anlatımın var.
     
    Sevgiler ❤

    • Yanıtla İrem Savaş 2 Şubat 2019 at 01:31

      Ahu Hanım, yorumunuz beni çok onurlandırdı teşekkür ediyorum! 🙏🏼

      Eğer biraz bile içinizi rahatlatıp, bir şeyler katabildiysem ne mutlu. Çokça öpüldünüz!

      • Yanıtla Ahu Kınay Zabun 2 Şubat 2019 at 01:35

        Gerçekten faydan oldu kuzum sağol 🙏🏼

  • Yanıtla Seda Çağlayan 3 Şubat 2019 at 20:13

    Sevgili İrem, tam da o yaşlarda ben de İngiltere’ye gitmek için çok heveslenmiştim. Annemim “N’apar bu çocuk oralarda, yok ben çok özlerim hem, yollayamam,” demesiyle konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştı.
     
    Tek çocuktum ve gerçekten belli bir yaşa kadar tek başıma Avrupa yakasına bile gitmem mümkün olmamıştı. Bugün hala, o yaşlarda gidip oraları yaşayamadığım için hayıflanıp dururum. İngiltere’ye, Londra’ya daha sonra gittim ama o zaman kaçırdığım fırsat hala içimde uktedir.
     
    İyi ki gitmişsin, iyi ki yazdın, çocuğu o yaşlarda olan anne-babalar açısından rahatlatıcı ve cesaret verici, çocuklar için de fırsat doğurabilecek tavsiyelerle dolu bir özet olmuş.
     
    Ellerine sağlık.
    Sevgiler

    • Yanıtla İrem Savaş 3 Şubat 2019 at 20:18

      Merhaba Seda Hanım;
       
      Yorumunuz için teşekkür ederim öncelikle! Ben de tek çocuğum ve ailem gerçekten çoğu insanın cesaret edemeyeceği bir adım atmış. Ama bazen işte endişeler olabiliyor, haklılar tabii ki ama ben hep şuna inanırım “Bela seni bulacaksa her yerde bulur.” Bir de babamın dediği bir şey vardır ben İstanbul’a üniversitem dolayısı ile yerleşmeye geldiğimde;
       
      “İngiltere’ye hiç bilmediğim bir ailenin yanına kalmaya gönül rahatlığı ile yolladım ama İstanbul’a yollarken içim endişe kaplı…”

      Keyifli günler dilerim!💛

  • Yanıtla Didem Elif 8 Şubat 2019 at 10:44

    Sevgili İrem,
    Şu anda Kaş’ta Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı hizmeti veren bir şirkette çalışıyorum. Konu o yüzden çok ilgimi çekmişti aklımın bir tarafına not almıştım ancak bugün okuyabildim. Bu tür yazıların hem gitmek isteyen öğrenciler için hem de ebeveynler için çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Sen de çok keyifli ve güzel aktarmışsın her zamanki pamuk şekerliliğinle. Yüreğine, kalemine, eline sağlık. Bu arada annenin yorumunu okurken gözlerim doldu. Seninle nasıl gururlandığını hissedebiliyorum. Çok sevgiler…

    • Yanıtla İrem Savaş 8 Şubat 2019 at 13:08

      Elif Hanıım;
       
      Çok teşekkür ederim bu içten yorumunuz için. Benim de bu yorumu okurken tüylerim diken diken oldu. Çok çok teşekkür ediyorum yeniden 🙂
       
      Sizi de pamuk kalbinizden öpüyorum!

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan