Efsane Aşklar

Hani bir şarkı var ya “Ben imkânsız aşklar için yaratılmışım” diye, işte bu şarkı yemin ediyorum kesin Yunan Tanrıları için yazılmış ama kimsenin haberi yok.

Ben de insanoğlunu eğlenceli, marjinal sanırdım.

Ulan yukarısı aşağısından daha eğlenceliymiş. İnsan mitoloji okuyunca anlıyor. Tanrılar, Tanrı değil mübarek Yalan Rüzgârı, yok efendim işte Dallas gibi dizilerden fırlamış başrol oyuncuları.

Ya siz Tanrısınız. Az kendinize gelin. Sizin aşk hayatınız mı olur ya?! Tanrı, Tanrı’yı öper mi? Ayrıca bu hiç de adil değil. İnsanoğlu aşağıda birbirini öperken siz yukarıdan görüyorsunuz. Biz aşağıdan sizi göremiyoruz.

Hadi kahveni al gel, bekliyorum ☕️

Sana ”Behlül ile Bihter”i aratmayacak aşk dedikoduları vereyim. Efsane aşklar yaşanmış çok mit var aslında ancak ben bir iki tanesinden bahsedeceğim.

Thisbe ile Pyramus’un Aşkı | Karadut Ağacı Efsanesi

Efsane Aşklar birinci bölüm Kraliçe Semiramis’in ülkesi olan Babil’de geçiyor.

Thisbe, Babil’in en güzel, en seksi kızıymış abi. Pyramus ise en yakışıklı delikanlısıymış. İkisine de bakan bir daha bakıyormuş. Bu iki seksi genç bitişik evlerde oturuyorlarmış. Komşularmış anlayacağınız. Çocuklukları birlikte geçmiş. Öyle zaman geçsin diye evcilik oyunu oynarken oyun gerçeğe dönüşüyor abi, bunlar birbirlerine âşık olup evlenmek istiyorlar. Ama aileleri bu duruma izin vermiyor. Thisbe’nin babası Pyramus’a “Benim sana verilecek kızım yok,” diyormuş.

Gençler yalvar yakar ancak ailelerini bir türlü ikna edemiyorlarmış. Üstüne bir de konuşmalarına yasak getirmişler. Ancak aşk engel tanır mı? Tanımaz abi.

İki âşık evlerini birleştiren duvardaki çatlaktan kimsenin görmediği bir delik bulmuşlar. Akşamları herkes yattıktan sonra o delikten konuşuyorlarmış. “Ne olacak bu hükümetin hali?” diye muhabbetler ediyorlarmış 😝

Karanlık olunca iki sevgili o delikten dudaklarını yaklaştırıp birbirlerine öpücükler gönderiyorlarmış.

Bir gece Pyramus’un canına tak etmiş “Sokarım bu aşkın ızdırabına,” demiş. Yaptığı planı hatuna anlatmaya başlamış.

Pyramus’un planına göre Ninos’un mezarı yanındaki dut ağacının altında buluşacaklarmış. Bizim kız gecenin bir vakti evden sessizce kaçıp ağacın altına gelmiş.

Tabi Pyramus hâlâ ortalarda yok. Thisbe gece gece bir kükreme sesi duyuyor. Arkasını bir dönüyor abi oha o ne? Ay ışığı altında dişi bir aslan. Ağzında kanlar var. Belli ki karnını az önce doyurmuş.

Thisbe korkudan oradan kaçıp içi boş bir kayanın içerisine saklanıyor. Kaçarken de sırtındaki pelerini yere düşürüyor. Tabi aslan pelerinin başına gelip pelerini parçalıyor. Ağzındaki kanlar pelerine bulaşıyor. Sonra trafiğe takılan bizim yağız delikanlı Pyramus geliyor. Kanlı pelerini ve aslanın ayak izlerini görünce sevdiceğinin öldüğünü düşünüp, Thisbe’den erken buluşma yerine gelip onu koruyamadığı için kendini suçlu hissediyor. Elleriyle dizlerine vurup; “Vay ben öleydim, sana bir şey olmayaydı,” deyip çıkardığı kılıcını göğsüne saplıyor. Fışkıran Arh pozitif kanı ağaçtaki dutları kızıla boyuyor.

Kayanın içinden çıkan Thisbe dut ağacının altına tekrar döndüğünde sevgilisinin orada kanlar içinde yattığını görüp dudağından öperek “Kalk aşkım, ben geldim uyan,” diyor. Pyramus son kez gözleri açıp sevgilisine bir kere bakıp ölüyor.

“Benim için kendini öldürdün,” diyerek sevgilisinin kanlı kılıcını alıp o da kendini orada öldürüyor.

Ulan aşka bak be! Biz sevgilimiz için mutfaktan bir bardak su almaya üşenirken bunlar kendilerini öldürüyor. Aileleri gençlerin bu durumuna üzülüp ölülerini yakıp küllerini bir kaba koyuyorlar.

Bu duruma şahit olan Tanrılar, Pyramus’un kanını meyvesine Thisbe’nin gözyaşlarını yaprağına verip bu büyük aşkı Karadut Ağacı‘yla ölümsüzleştirmişler.

O yüzden millet bundan böyle her karadut yedikten sonra bir Fatiha okuyun. Sevaptır.

Ares ile Afrodit’in Aşkı

Efsane Aşklar ikinci bölüm Tanrılar arasında olduğundan Olympos mekanımız.

Savaş Tanrısı Ares gönlünü Aşk Tanrısı Afrodit’e kaptırıyor. Ee gönül bu neye konacağı belli olmuyor. Ancak Afrodit, Ateş Tanrısı olan çok sanatkâr, topal ve çok fazlada yakışıklı sayılmayacak Hephaistos ile evliymiş.

Bu durum tabi bizim Ares’in umurunda mı? Afrodit evlenirken Ares’e mi sormuş sanki. Bu durumu bozmak için harekete geçmiş. Güzel sözlerle güzel pahalı hediyelerle bizim Afrodit’in kalbini çalmış. Kocası çalışırken Afrodit ile Ares buluşuyorlarmış.

Ya kızım sen evli barklı bir tanrısın. Hiç mi utanman arlanman yok ya?! Neyse gün doğmuş, Güneş bizim bu çılgın ateşli gençlerin buluştuğunu görerek Hephaistos’a haber vermiş. Hünerli koca onları tuzağa düşürecek bir buluş yapmış.

Buluşta şu; “Görünmez Ağ”

Ares ile Afrodit yattıklarında bu ağa hapis olup, kımıldayamaz hale geleceklermiş. Ki öyle de olmuş. Sonra Hephaistos bu durumu bütün tanrılara haber vermiş. Tanrılar da bu duruma kahkahalarla gülmüşler.

Ee rezil kepaze olan Ares kendini dağlara, Afrodit’te utancından kendisini Kıbrıs adasına atmış.

Yapılan araştırmalara göre, Afrodit’in Kıbrıs adasından Kıbrıs kumarhanelerine geçiş yaptığı öğrenilmiş 😝 Ben araştırmacıların yalacısıyım. Elçiye zeval olmaz.

Daphne ile Apollon Aşkı | Defne Ağacı Efsanesi

Efsane Aşklar üçüncü bölüm Tanrı Apollon ve Nymphe (Su Perisi) Daphne arasındadır. 🙃

Tanrıların babası Zeus’un oğlu, Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında gezerken genç, güzel, seksi bir kız görüp ona âşık olur.

“Vay be hatuna bak. Hişşt yavrum hepsi senin mi?” der. Bu hatunun adı da Daphne’dir. Bizim oğlan bu hatunla konuşmak ister. Daphne tabi kaçın kurası anlıyor Apollon’un içinden geçen duyguları ve Apollon’dan kaçar. Apollon kovalar Daphne kaçar. Ee bizimki biliyor tabi “Kaçan kovalanır.”

Daphne ise Tanrılarla sevişen kadınların başlarına ne geldiğini bildiği için korkar ve kaçmaya devam eder. Sol kulvardan gelen Apollon Daphne’ye yetişir, mesafe kısalır. Daphne Apollo’nun nefesini saçlarının arasında hisseder. Kurtulamayacağını anlayan Daphne birden durur ve ayağını toprağa vurarak; “Ey toprak ana beni ört, beni sakla, beni koru,” demeye başlar.

Nasıl içten yalvardıysa artık, vücudu ağırlaşır ve odunlaştığını hisseder. Eh be kızım! Oduna dönmek Tanrı’yla sevişmekten daha mı güzel?

Ve birden Defne Ağacı‘na dönüşüverir.

Bu durum karşısında Apollon şoke olur. “Ulan,” der “Ben o kadar mı kötü sevişiyorum da bu kadın ağaç olmak istedi.”

Vallahi Apollon’un yerinde olsam ben de aynı şeyi düşünürdüm.

Apollon dayanamayıp ağaca sarılır. Daphne’nin atan kalbini hisseder ve ona aynen şöyle seslenir;

“Daphne sen bundan sonra Apollon’nun kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların başımın tacı olacak. Savaşlarda zafere ulaşanlar hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız hep yan yana geçecek.”

Bbu sözleri duyan Daphne, dallarını eğerek Apollon’u saygıyla selamlar.

Ayy kıyamam be.

Bu haftalık efsane aşklar bu kadar 🥰

O zaman ne diyoruz; insanların aşkı OUT, Tanrıların aşkı IN.

Mizahla kalın,
Gülşah İslamoğlu