Cadı Sanatı

Sınırlar

18 Şubat 2019

SınırlarDünyanın en güzel kadınının dahi karnını yarıp, bizi derli toplu gösteren derinin altında neler gizlenmiş diye bakacak olsanız, hiç de hoş olmayan bir manzarayla karşılaşırsınız. İnsanları fazla yakından tanımak da bence biraz böyle. İçini görmeye başladığınızda manzara pek de hoş olmuyor çünkü…

Son yıllarda yakın ilişkiler kurmaya korkar oldum. Çünkü kime yakından baksam fazlasıyla sinir bozucu buluyorum 😒 Bu arada büyük ihtimalle ben de aynı şekilde hissettiriyorumdur başkalarına.

Çizdiğimiz tablolardaki kusurlar, yaklaştıkça ortaya çıkıyor.

Aşırı samimiyet bana hiçbir zaman aşırı mutluluk olarak dönmedi. Tersine aşırı üzdü.

“Çok muhabbet tez ayrılık getirir” derler ya, bence süper doğru bir cümle. Gerçekten kimseyi artık bağırsaklarına kadar tanımak istemiyorum. İnsan, iddia edildiği gibi mükemmel bir varlık değil. Hepimiz kusurluyuz. Kendimizdekileri görmeyi reddederken başkasındakileri de radar gibi yakalıyoruz Maşallah.

“Biz” diyorum, en azından yazarken kendimi herkesten farklı görmemeye çalışıyorum. Ama büyük ihtimalle bilincimin altında bir yerler devamlı üste, benim harika, herkesin hatalı olduğunu söyleyip durduğu sinyalleri şu anda bile yolluyordur.

Hepimizde var bu; bizler kusursuzuz, bizim haricimizdekiler de salt kötü. Mümkün mü böyle bir şey?!

Merkezde Yalnız ve Huzurlu

Bu yüzden uzaktan gözüktüğüm kadar kusursuz, sevdiklerim de uzaktan gözüktüğü kadar harika kalsınlar diye son dönem kimseyi çemberin merkezine çekmemeye gayret ediyorum. Bakın bu çekim kuvveti inanılmaz güçlüdür; alıp, sarıp sarmalamak istersiniz, aman diyeyim, yapmayın. Herkes uzaktan güzel. Siz de öyle…

İlişkilerimi düzenlemek için kendimce bir yöntem geliştirdim. Aslında birçok insan kullanıyordur da ben ancak 40’dan sonra uygulamaya alabildim 🤦🏻‍♀️ Anlatayım, aklınıza yatarsa belki siz de kullanırsınız.

Neyi tolere edip, neyi etmeyeceğimi baştan gösteriyorum.

Nasıl mı oluyor bu? Çoğunuz gibi ben de çeker, çeker, sonunda saçma bir noktada patlardım. Aman Allah’ım hem de ne patlama. Savunmam da; “Sorun bu basit olay değil. Bu bardağı taşıran son damla,” olurdu.

Daattt! Yanlış!

Doldurmasaydın Didem Hanım o bardağı.

Kim sana nasıl davranıyorsa, bu sen, onlara izin verdiğin için öyle oldu. Sen kabul ettikçe, onlar biraz daha zorladı. Veee sonunda sen “Artık daha fazla çekemeyeceğim,” diyene kadar da bu böyle sürüp gitti.

Ee çekmeseydin güzelim.
Ne diye çektin?
Zamanında, yerinde tepkiler verseydin de sonunda sinir krizi geçirecek noktaya gelmeseydin 🤔

Senelerce insanların tutumları karşısında “Nasıl bana böyle davranabilirler?” diye ağlanıp durdum, kendi kendimi yedim, onlardan nefret ettim. Bugün anlıyorum ki tek suçlu benim. Bu şekilde davranmalarına izin veren bendim. Kum çuvalı gibi durursanız, herkes gelip bir tane çakar. Hatta kum çuvalının bile geri tepip onları devirme şansı vardır ama sizin yoktur…

“Bunu hak etmiyorum,” diye ağlanmak yerine artık sınırlar koyuyorum. Kendimle muhakememi yaptım ve neyi tolere edip neyi edemeyeceğimi belirledim. Ve bir de işte kimseyi çemberin merkezine çekmemeye çalışıyorum.

Hayat böyle güzel, tavsiye ederim 😉

Didem Çelebi Özkan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

29 YORUMLAR

  • Yanıtla Faruk Çelikten 18 Şubat 2019 at 15:14

    Merhaba,
     
    Evet belki bu konuda bir çok soruna çözüm olsa da bu tavır, aynı zamanda yaşanabilecek güzel dostluklara da engel oluyor. Ben bu konuda gri olanlardanım. Asla çembere almam demiyorum ama her girmek isteyene de tamam buyur demiyorum. En azından artık bunu başarabiliyorum 🙂
     
    Çok hayatın içinden bir yazı olmuş yine.
     
    Teşekkürler

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 18 Şubat 2019 at 15:27

      Faruk çok teşekkür ederim. Bizleri yorumsuz bırakmıyorsun 🤗
       
      Aslında çembere ben de alıyorum sadece merkeze oturtmamaya çalışıyorum. Kimi merkeze koyduysam -tecrübeyle sabit- canıma okudu 😉

      • Yanıtla Seda Çağlayan 19 Şubat 2019 at 00:21

        İnsanı incitip incitip bu hale getiriyorlar. Öncelikle bugüne kadar olanlar için geçmiş olsun demek isterim.
         
        Hayal kırıklığı gerçekten insanı derinden sarsan bir duygu. Yine de, her şeye rağmen insanlardan ümidimi kesmiyorum. Geçmişten getirdiğim çok sağlam bir kalabalığım olmasına rağmen yeni gelecek olanları merak etmekten kendimi alıkoyamıyorum. Dikkat ediyorum elimde olmadan, doğrudur ama bazen yeni gelenlerden çok güzel sürpriz ilişkiler doğabiliyor.
         
        Ne demek istediğini anlıyorum, zaten merkeze on kişi birden alamazsın, almamalısın ama sürprizlere de açık olmak lazım 🙂

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Şubat 2019 at 11:42

          Canım benim ne kadar güzel anlatmışsın. Ve kesinlikle haklısın aslında bugünkü sınırları belirleyen geçmiş tecrübeler. Çocukluğumdan bu yana çok kuvvetli dostluklar kurdum, onlar için en büyük şansım derim çoğunlukla. Fakat elbette olumsuz tecrübelerim de oldu. Ve olumsuz tecrübeler sanırım biraz sertleştirdi beni. Bundan da mutluyum aslında. Bazen bizi koruyacak sert bir kabuğa ihtiyaç duyuyoruz. Ben fazla yumuşaktım, gelen darbelere karşı fazla savunmasız…

          • Gül Gültekin 22 Şubat 2019 at 20:05

            Bugün linkteki yazı çıktı karşıma. Hani demişsin ya “insanlar o kadar da mükemmel değil aslında” diye. Kendimize ojektif olarak bakabilsek keşke:
             
            https://dusunbil.com/insan-dogasinin-en-kotu-yanlari-hakkinda-10-psikoloji-bulgusu/

          • Didem Çelebi Özkan 22 Şubat 2019 at 21:15

            Muazzam bir yazıydı. Teşekkürler canım paylaştığın için.
            
 
            Ahlaki ikiyüzlülük bölümünü çok sevdim . Biliyordum zaten en yüksek sesle “Ahlaksız!” diye bağıranların yargıladıklarından çok daha sefih olduğunu 😉

             
            Internet Trolleri üzerine ben de defalarca yazdım. ( Internet Trolleri, Gücün Verdiği Cüret, Bitmeyen Kavga …)
            
 
            Ve evet kesinlikle “insan” denen varlığın iyi olduğunu düşünmüyorum. Bu kendimizi kontrol etmeye çalışan halimiz, bir de serbest bıraksak ne olacak acaba 😉

  • Yanıtla Faruk Çelikten 18 Şubat 2019 at 16:53

    O zaman bence vize kriterlerinde sıkıntı var. Kriterleri değiştirmek gerekebilir 😊

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 18 Şubat 2019 at 16:57

      Ahahahahahah sanırım öyleydi. Düzenledim başvuru koşullarını yeniden 🙃

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 18 Şubat 2019 at 18:19

    Patroniçemiz açık konuşmuş… 🙂
     
    Bu yazıda olduğu gibi, açık sözlü olmak her zaman sorunları büyümeden çözer veya ayrılık-uzaklık olacaksa bunu en baştan sağlar…
     
    Özellikle “Ben izin verdim ve öyle oldu” tespitinize katılıyorum…
     
    Ama ben ne olursa olsun, dünyada bir şeyler düzelecekse, imece yoluyla; yani birlik beraberlik, yakın ve samimi ilişkilerle mümkün olabileceğini düşünüyorum. E tabi bu toplumsal bütünlükle, herkesin taşın altına elini koymasıyla olur… Bireysel ilişkiler bu güvensizlik zemininde yürürken, dünyanın düzelmesi de pek mümkün değil…
     
    O zaman şu hecelerle yorumumu tamamlayayım 🙂 :
     
    Olabilirdi
    Belki bahar kalıcı
    Yüzler daimi güleç
    Eller kenetlenmiş
    Omuzlar birbirine yapışık kardeş
    Olmadı
    Çünkü bencillik denen bir hastalık
    Alemi sardı…
     
    Şimdi ben bana bile fazla gelirken bazen
    Fazla girme kalbimden, kapımdan içeri
    Üzerim sonra
    Benim ruhum serseri… 🙂

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 18 Şubat 2019 at 22:32

      Canım benim “birlikte güçlü” olunduğuna kesinlikle ben de katılıyorum. Bu düşünce zaten beni bu siteyi kurmaya itmişti. Yazıda daha yakın ilişkilerden hatta gereğinden fazla yakınlıktan iyi sonuç gelmeyeceğini anlatmak istemiştim. Yoksa samimiyete elbette inanıyorum. Hayatım boyunca herkesle yakın ve samimi ilişkiler kurmaya çalıştım, bugün de bundan vazgeçmeyi düşünmüyorum sadece çemberin en iç halkasına artık kolay kolay kimseyi almayacağım 😉
       
      Yorumun ve harika dizelerin için çok teşekkür ederim 🙏🏻
       
      Sevgiler canım

      • Yanıtla Mehmet Gökcük 19 Şubat 2019 at 00:11

        Birlik, beraberlik (sinerji) böyle dolu dolu bir siteyi ortaya çıkarmış, ne güzel olmuş… 🌿😊
         
        Seni kim üzdüyse maç oynarken topu patlasın, şekeri çamura düşsün, takkesi düşsün keli görünsün :))

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Şubat 2019 at 11:33

          Yaaa Mehmet ne güldüm yoruma 🙃🙃 “topu patlasın, şekeri çamura düşsün, takkesi düşsün keli görünsün” 😂😂
           
          Sanırım hepimizi birileri üzüyor. Geç de olsa öğrendim ki üzmelerine bile izin verip vermemek bizim elimizde.
           
          Teşekkürler canım bu esprili mesaj için 🤗

  • Yanıtla Atakan Balcı 18 Şubat 2019 at 18:39

    Sabretmek yerine açık olmak en güzeli, kesinlikle!…
     
    Teşekkürler!…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Şubat 2019 at 11:15

      Atakancım ben de Derviş modunda sabretmenin murada götürmediğini fark ettim 😉

  • Yanıtla Çiğdem Mertoğlu 19 Şubat 2019 at 00:11

    Didem’cim son zamanlarda ben de bu konuda düşünüyorum. İlk başta çok sevdiğim, samimi ve masum biri olarak gördüğüm birini zaman geçirip tanıdıkça çok büyük hayal kırıklığına uğradım. Aslında bu tarz insanlarla çok karşılaşıyoruz ama bu kadarına daha önce denk gelmemiştim. Bir insan bu kadar kurnaz ve oyunbaz nasıl olabiliyordu? Daha doğrusu hem bu kadar masum görünüp hem bu kadar kurnaz nasıl olabiliyordu? Bu soruların cevabını kendime veremediğim için ben de senin gibi bir karar aldım. Yazı için teşekkür ederim.
     
    Kalemine sağlık.
     
    Öpüyorum seni çok :*

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Şubat 2019 at 11:28

      Hepimizi sınırlar koymaya iten benzer tecrübelerden geçiyoruz. Tecrübenin komik bir tanımı var ya yediğimiz kazıkların toplamı diye, keşke bu kadar yaralanmadan büyümek mümkün olsa 😉
       
      Arkadaşınla yaşadıklarına çok üzüldüm güzellik. Gene de daha çok zarar vermeden tanımış olmana şükredebiliriz belki de 🤔
       
      Sevgiler canım 🤗❤️

  • Yanıtla Ahmet Yonca 19 Şubat 2019 at 02:05

    Yalnızlar Koğuşuna hoş geldin. Geçmiş zamanda sabrını taşıran biri olarak ne hissettiğini çok net anlayabiliyorum. Tabiki nihayetinde davranış özürlü biri olduğumu ben de belli bir süre geçince anlıyorum.
     
    Ve burada senin şu anlattıklarına sonuna kadar katılıyorum. Birini çok derin yanında tutunca, bardak dolacak çok şey oluyor ve tolere ettikçe daha da tolere ettirmeye çalışıyorlar. Senin uygulamana eş zamanlı kullanmaya başladık diyebilirim.
     
    Bana çok içten, samimi kapılarını açıp, benim bir anda “çekiliyorum” deyip, başka birine yardım etmeye çalışmış olmam, sana karşı bir nankörlüğümdü. Öncelikle özür diliyorum elbette ve yöntemini destekliyorum…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Şubat 2019 at 11:50

      Sevgili Ahmetcim, öncelikle sen benim sabrımı taşırmadın hiçbir zaman, haksızlık yapmayalım sana da 😉 Sabır taşacak derece kızmadım hiç sana, biraz kırıldım sadece.
       
      Ben bu siteye yazması için çağırdığım herkesle kuvvetli bağlar kuruyorum; seninle kurduğum bağa sen bir de kat kat düğüm atıp daha da güçlendirmiş ve siteyi en az benim kadar sahiplenmişken, hepimizin karşısında bir oluşuma destek vermen beni üzmüştü.
       
      O dönem çok konuştuk, neye kırıldığımı anlatmaya çalıştım fakat olmamıştı. Biraz büyütüyorum gibi gelmişti sana 😉 Bu yüzden bugünkü mesajın inan çok değerli. Benim olduğum köşeden de baktığın ve hak verdiğin için çok teşekkür ederim.
       
      Sevgiler canım 🤗

  • Yanıtla Ahu Kınay Zabun 19 Şubat 2019 at 11:15

    “Dünyanın en güzel kadınının dahi karnını yarıp, bizi derli toplu gösteren derinin altında neler gizlenmiş diye bakacak olsanız, hiç de hoş olmayan bir manzarayla karşılaşırsınız. İnsanları fazla yakından tanımak da bence biraz böyle. İçini görmeye başladığınızda manzara pek de hoş olmuyor çünkü…”
     
    bayıldım bu benzetmeye :)) Ben de sınır koymaya, biriktirmemeye 40’ımda başladım :)) kendim müsaade etmişim, kendim katlanmışım her şeye. Şimdi mi? Şimdi mutluyum böyle olmaktan :))

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Şubat 2019 at 12:17

      Canım benim, aslında burada yazan bizlerin, birbirimize çok yakın karakterler olduğunu düşünüyorum. Sanırım benzer arzular, benzer yılgınlıklar ve en önemlisi bunlardan yazarak arınma isteği bizi biraraya getirdi.
       
      Sevgiler canım ❤️❤️

  • Yanıtla Sinem Çelebi 19 Şubat 2019 at 21:26

    Bundan 1-2 gün önce çok yakın bir arkadaşım ile aynı şeyleri konuştuk. Az insan öz insan olmalı hayatımızda, küçükken annem her şeyinizi herkese anlatmayın derdi, o zamanlar ne kadar saçma geliyor ise şimdi bir o kadar da doğru geliyor. Çemberimiz geniş omalı evet ama dediğin gibi ablacım merkezde sabit ve doğru insanlar olmalı. Bizim enerjimizi çeken değil, içimizdeki enerji ile bizime sinerji oluşturan doğru insanlar olmalı 👌🏻

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Şubat 2019 at 21:35

      Vaoowwww küçük kardeş bayıldım yoruma. Özellikle “Çember geniş olmalı ama merkezde sabit ve doğru insanlar olmalı” tespitine. Yaa sana hep diyorum yazmalısın sen de diye ama herkesi kandırdım kendi kardeşimi vakitsizliğinden ikna edemiyorum 😉
       
      Öperim seni bi’ tanem 😘❤️

  • Yanıtla Beril Erem 19 Şubat 2019 at 22:24

    Didem’cim çoook doğru yapıyorsun. Uzaklaştıkça daha çok görüyor insan çünkü.
     
    Ayrıca, seni az çok tanıyan, bilen biri olarak diyebilirim ki; senin sabır taşın çok sert arkadaşım. Gerçekten onu çatlatmak için üzerinde bir değil, onlarca bardak doldurup taşırmak lazım belki de. Ve bunu da başarabiliyorlar ya!
     
    Ama işte, “yaşayan bilir” hikmetine mebni bir olaydır bu da. Başından bilemiyorsun ki kim kadirşinas, kim değil?
     
    Çizilen tablodaki kusurlara gelince; valla benim de başıma ne geldiyse hep bu “piremsesliğimden” gelmiştir 🤣🤣🤣

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 20 Şubat 2019 at 12:33

      Yaaaa canımmm benim ne güzel bir yorum olmuş 😍 “Bunu da başarabiliyorlar ya!” bölümünde çok güldüm. Bu siteyi bu yüzden de çok seviyorum. Birbirimizin hayatında o kadar zamandır varız ki, en üstü örtük yazdıklarımızı bile diğeri hemen anlıyor 😉 Ve bence bu çok zevkli 🙃
       
      “Piremsesliği” de ayrı güldüm. Prensesliği ikizlere kaptırdın ama bence Kraliçelik baki çünkü hayatımda gördüğüm asaletin en yakıştığı kadınların başında geliyorsun. Bunu hiç söylememiştim sanırım sana; konuşurken, hareket ederken doğal bir mavi kan görüyorum ben sende 😉 Doğalı özellikle yazdım çünkü bunun için uğraştığını ya da “olmaya” çalıştığını sanmıyorum. Gerçekten öylesin. Ve ben seni çooook seviyorum ❤️

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 20 Şubat 2019 at 00:35

    Dido;
     
    Seni kim kızdırdı bilmiyorum ama ben de her zaman demişimdir “az olsun öz olsun”
     
    Sonuçta biz bize yeteriz.
     
    Son olarak da; “Nerede çokluk orda …..” diyorum 😂😂
     
    Senin gibi harika bir dostu yitirenler ve kızdıranlar kaybeder.
     
    İyi ki varsın.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 20 Şubat 2019 at 12:34

      Biz bize yeteriz elbette bi’ tanem benim 🙏🏻🤗
       
      Yeni bir kızgınlık, kırgınlık yok canikom. Yaa zaten olsa senin bilmeme şansın var mı 😂

  • Yanıtla Didem Elif 20 Şubat 2019 at 23:32

    Didemcim selam, 💛
     
    Yazıyı öyle dar bir vakitte okudum ki, ancak şimdi geri dönüp cevap yazabiliyorum. Yazılarının içeriğine bazen katılmasam da, o kadar akıcı bir anlatımın var ki, bu yüzden seni okumayı çok seviyorum. Daha önce de söylemiştim ne yazsan okutuyorsun. Bu da bence çok önemli bir meziyet.
     
    Bilmem yazılarımdan birinde kullandığım öyküyü hatırlar mısın? Patates, kahve ve yumarta ile ilgili olan. Hangi yazıda olduğunu hatırlayamadım şimdi. Özünde, 10 dakika kaynar suya maruz kalan bu üç şeyin 10 dakika sonunda aldığı formdan yola çıkarak, sorunlarla karşılaştığında sen hangisi olacaksın diye sorgular. Bir patates gibi yumuşayıp, ezilecek misin, bir yumurta gibi kırılganlığını sertleşerek mi bertaraf edeceksin. Yoksa kahve çekirdekleri gibi içinde bulunduğun suyu nefis kokusu ve tadı olan bir kahveye mi dönüştüreceksin?
     
    Bence sen kahve çekirdeği potansiyeli olan bir insansın. Ama nasıl benim öykülerin çoğunda bunalımlı hikayeler çıkıyorsa, senin de şu an bu sınırlara ihtiyacın var gibi. Erginar kalbi şeklindeki yüreğin, kabuklarından böyle böyle ayrıştığında eminim yüreğini pamuklara saracak kişiler merkezini dolduracak. Ben yerimi şimdiden almak isterim haberin olsun.
     
    Seni seviyorum. Kalp, kalp, kalp…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 21 Şubat 2019 at 00:03

      Kahve çekirdeği olmak iyiymiş. Ben şu sıralar daha çok kendimi yumurta gibi hissediyorum 😝 Daha da kötüsü yumurta olmaktan da gayet memnunum 🙃😁
       
      Ne kadar yumurta da olsam, bebek senin o iç sarı kısımda yerin zaten sabitlendi. Ben de seni çoookkk seviyorum 🤗❤️

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan