Satır Arası

Özür Dilemek

19 Nisan 2019

Yazı: Özür Dilemek | Yazan: Nalan Erpolat
Geçen hafta, affetmenin ve sınırının insan üzerinde etkisi ile ilgili yazmıştım. Affetmenin rahatlattığını ve özgürleştirdiğini söylemiştim.Peki bir de madalyonun ters tarafına baksak nasıl olur? Sonuçta hayatta karşıtlıklar hep var. Her zaman ve her durumda affetmesi gereken, üzülen, kırılan kendimiz miyiz?

Sorunun dürüst cevabı istisnasız herkes için… HAYIR….

Hayat varsa sorun var, neredeyse yemek yiyip, su içmek kadar doğal ve hatta şart yaşamda sorunların içinde olmak. Yaşama yaşamak demek için akıştaki sorunların üstesinden gelmek kavramının, dozunda çabası gerekli. Bu çabanın ilk adımı sorunun kaynağını fark etmek. Sorunun kaynağı bizim dışımızdaysa, fark etmek çok daha kolay oluyor ama bizdeki kaynaklara ulaşmak ya da bunu itiraf etmek biraz daha zor olabiliyor. Kendimize itiraf etsek bile karşımızdakine bunu söylemek ayrı bir cesaret istiyor. Nedense bir türlü çıkamıyor bazen o kelimeler ağzımızdan.

“Özür dilerim.”
“Af edersin.”
“Hata yaptım”

Özür Nedir?

Yaşamın akışında ara sıra yapılması gayet normal, gayet insani olan küçük hataları kendimize ve çevremize söylemek sanki bizi beceriksiz, yetersiz gösteriyormuş gibi gelir ama aslında sadece dürüst ve cesaretli olduğumuzu gösterir.

“Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin, egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.” – Sigmund Freud

Evet, özür dilemenin belki dışarıdan görünümü bu olabilir ama bir de bize içimizde hissettirdiği yönü vardır, hatta bir de tartışmalara son veren gücü. Herhangi bir sorunda ortamda gerginlik başlayabilir, kişiler arasında tartışma çıkabilir; hatalı taraf, “Evet, ben hatalıydım, özür dilerim” dediği anda, tartışılacak bir şey kalmaz, ortam yumuşar, özür dileyen kişinin içindeki huzursuzluk biter ve çözüme odaklanma kolaylaşır.

Ağzımızdan zor çıkan o iki kelime, aslında bizim “oh” dediğimiz andır.

Özür Sıklığı

Her ne kadar özür dilemek, olumlu da olsa, aynı kişilerden sürekli özür diliyorsak, bunun farkında olup kendimize bir bakmamız, ve tecrübelerimizi düşünüp özür dileyeceğimiz şeyleri yapmadan önlem almamız gerekir. Sık hata ve arkasından gelen özürler bir zaman sonra karşı tarafa “Yeter artık, yapıp edip özür dilemenden bıktım,” dedirtir ki bu da iş hayatında da özel hayatta da kolay tolere edilebilir bir durum değildir.

Aile İçi Özür Dilemek

Dış dünyada özür dilemenin dışında, bir de aile içinde özür dilemek var. Bu da en az dışarıda özür dilemek kadar özgüven istiyor. Bazen anne-babaların çocuklarına gereksiz çıkışları olur, bazen büyükler çocuklara istemeden, duygusal olarak, önyargılı yaklaşabilirler. Çok fazla tekrarlanmıyorsa, normal bir durumdur bu. Bu çıkışlar ve önyargılardan sonra ilişkiyi güzel tutabilmek için yapılacak şey, çocuklardan özür dilemesini bilmektir. Bu durumda çocuk, hem anne-babası için değerli olduğunu hisseder hem de özür dilemenin normal bir şey olduğunu yaşayarak öğrenir. Yoksa olur olmaz her durumda başvurduğumuz “Çabuk benden özür dile. Hadi arkadaşından/kardeşinden özür dile,” gibi dayatmalarla, çocuk hayat boyu, özür dilemekten kaçar.

Özür dilemek rahatlatır, yanlışlıkların sıklığı ile yüzleştirir ve hataları azaltma çabasına iter. Gerektiği yerde, yeteri kadar özür dileyecek cesarette olabilmek temennisiyle…

Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan