Yaşamak Yaratmaktır

Paralel Yaşama Bağlamlarında İnsan | 1 – 2

17 Nisan 2019

Yazı: Paralel Yaşama Bağlamlarında İnsan | 1 – 2 | Yazan: Prof. Dr. Atilla Erdemli

Dört bölümden oluşan Paralel Yaşama Bağlamlarında İnsan yazısının tüm bölümleri:

Paralel Yaşama Bağlamlarında İnsan | 1 – 2
Paralel Yaşama Bağlamlarında İnsan | 3
Paralel Yaşama Bağlamlarında İnsan | 4

1. Bir Eylem Varlığı Olarak İnsan

Doğadaki diğer canlı varlıklar arasında insanı belirgin kılan bir çok özelliği vardır. Bunlar insanın hem biyolojik varlığına, hem de yaşamasına ilişkin özelliklerdir. Sözgelimi, insan bir çevreye değil, dünyaya doğan ve dünyasının dışına açılabilen bir varlıktır. O bir çevrenin ürünü olan diğer canlı varlıklarla karşılaştırıldığında yetersizliği bulunan bir varlıktır. Dolayısiyle insan hem bu dünyaya doğan ve hem de bu dünyada doğal bir yeri bulunmayan; yaşayabilmek için kendi yaşama ortamını kurmak, yaratmak zorunda olan bir varlıktır.

Doğada varlığını sürdürebilmek için doğayı kendine göre işleyen, doğaya karşı tavır almak zorunda olan insan kendi özgün yaşaması için de kendisine davranış biçimleri seçen, düzenleyen bir varlıktır. Bütün bunlar için o diğer canlılarda doğadan olan bir şeyi kendisi elde etmeye çabalar: Bilgi.

‣ Bilgi

İnsanın yaşaması, varlığını koruyup, sürdürüp, geliştirebilmesi için sahip olması gereken en büyük güçtür bilgi. Kuşkusuz insanın kendine özgü özellikleri yalnızca “bilgi” ile sınırlandırılamaz. Fakat, “bilgi” hepsinin ortak yanıdır, hepsinin dayandığı temeldir.

Bütün sorun insan ile doğa arasındaki bir boşluktan doğmaktadır: İnsanın dışındaki canlı, cansız her şeye kendi yasalarını dikte etmiş olan doğa, sıra insana geldiğinde sanki biraz geriye çekilmiş ve insana kendisi olarak yaşayabileceği bir alan bırakmıştır. Eğer böyle bir alan bulunmasaydı, o da diğer varlıklar gibi doğanın belirlemesi uyarınca var olacaktı. Ne var ki o zaman insan olmayacaktı. İnsan olmamız için doğanın bize bıraktığı bu alan “Özgürlük”ün alanıdır. İnsanın yaşamı özgürlüğünün bedelidir.

‣ Özgürlük

Özgür bir varlık söz konusu olduğunda, artık bağımlı, belirlenmiş davranış ve etkinliklerden değil, kendisinin belirlediği, özgün davranış ve etkinliklerden, ayrı deyişle “eylem”den söz etmek gerekir. İnsan bir eylem varlığıdır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerden biridir “eylem”.

2. İnsanın Yaşama Dokusu ve Eylem

Kendi yaşamasını kendisi kurmak ve geliştirmek zorunda olan bir varlığın eylemleri ister istemez çok yönlü olacaktır. İsteyen, tasarlayan, düşleyen, düşünen, karar veren, yapan, geliştiren, çabalayan, uğraşan bir varlığın, ilk bakışta, birbiriyle ilişkili iki büyük eylem bağlamından söz edilebilir: İç Eylem ve Dış Eylem. Birbiriyle ilişkili bu iki bağlamda yaşamamızın dokusu oluşur.

İnsan tekdüze yaşayan bir varlık değildir. Bir günlük yaşamamızda çalışırız, dinleniriz, eğleniriz, okuruz, ibadet ederiz, sanata değin etkinliklere katılırız, düşünürüz, gezeriz, oyun oynarız vb bir çok eylem bağlamına ya girip-çıkarız ya da birkaçını birlikte götürürüz. Çok zaman eylem bir alışkanlığa dönüşmüştür ve orada özgünce değil, otomatik olarak çalışırız. Kimi zaman da eylem bütün dikkatimiz ve özgünlüğümüzle kendisini sürdürmemizi ister. Bütün bu etkinlikler yaşamanın karmaşası gibi görülürler.

Bütün bu etkinlikleri zaman zaman bir düzen içinde görmek, hatta bir düzene sokmak ihtiyacını da duyarız. Düzen isteği ve bilinci bireyin yaşamasına egemen olma, belli bir biçimde yaşama isteğinin bir kımıldanışıdır.

Acaba yaşamanın dokusunu oluşturan çok yönlü, çok amaçlı eylemler görüldüğü gibi dağınık mıdır?

2.2. Eylem Türleri

Eylemlerin bütününe baktığımızda üç temel amaca yönelik olduklarını görürüz. Amaç eylemin en temel belirleyicilerinden biri olduğuna göre bu bakımdan eylemleri üç öbekte toplayabilmekteyiz.

▻ İş Eylemleri
▻ Gereksinim Eylemleri
▻ Özgün Eylemler

2.2.1. İş Eylemleri

Yarar üretmeyi amaçlayan eylemlerdir. Bireysel, toplumsal ve dünya bakımından insan yaşamının dayandığı alandır. Üretilen şey üretene ve sunulan insanlara yarar sağlar. Yaşamamızın çağdan çağa değişiklik gösteren temel gereksinimleri bakımından vaz geçilmezdir.

Ne var ki insan yaşamı yalnızca bu temel gereksinimlerle sınırlı değildir. İnsanın bu alanı aşan başkaca gereksinimleri de bulunmaktadır.

2.2.2. Gereksinim Eylemleri

İnsan doğal gereksinmeleri de bulunan bir varlıktır. Gereksinim eylemleri derken, uyumak, dinlenmek, beslenmek türünden etkinliklerini göz önünde bulundurmuyorum. Bu bağlamda insan bireysel, toplumsal, bedence ve tinsel gereksinmelerini karşılar. Bu bağlamda insan iş alanı üstüne çıkar, iş yaşamının tortularından sıyrılır, arınır. Burada iş-ötesi bir zaman yaşanır.

Çok kez bu zamana “Boş Zaman” ve bu etkinliklere de “Boş Zaman Etkinliği” denilir. Böyle bir niteleme iş-zamanına ve etkinliklerine gereğinden fazla yer ve önem veren bir yaşama biçiminin, ayrı deyişle yaşamaya iş penceresinden bakan bir düşünüşün sonucudur. İş önemlidir, taşıyıcıdır fakat ne insan yaşamının bütünüdür, ne de bütününe damgasını vurma hakkına da sahiptir. “Gereksinim Eylemleri” insanın kendisi olduğu, bir ben olarak yaşayabildiği alandır. Burada amaç yarar üretmek, kazanç sağlamak değildir. Gereksinim Eylemlerinde bireyin özgün varlığı yönlendiricidir; ilgileri, merakları, insanca ve insan doğasına ilişkin ortaya çıkartılıp, olabildiğince gelişmesi gereken yanları söz konusudur.

Gereksinim eylemleri insanın yaşamasını artırır, besler ve güçlendirirler. Bu bağlamda merak ettiği bir kitabı okumak, yeni bir şey öğrenmek, sanat izlemek, dostlarla birlikte olmak, spor yapmak, ibadet etmek, gezmek, görüp-tanımak vb bir çok etkinlik sayılabilir. Önemli olan orada insanın kendisi olarak bulunmasıdır. Gereksinim Eylemleri aynı zamanda bireyin kendi özgünlüğüne açılan kapısıdır.

2.2.3. Özgün Eylemler

Özgün Eylemler, bireyin kendi özgün yanlarına, sahip olduğu özgün güçlere dayanır ve onların somutlaştırılmasıyla ortaya çıkarlar. Orada insan kendisiyle bütünleşir, kendisini kendisinden yaratır, geliştirir, aşar. Orada insan kendisinin olan bir zamanda; bir özgün zamanda yaşar.

Burada her insanın bir özgün eyleminin varlığı sorunuyla karşılaşırız. Bu her insan özgün müdür sorunuyla aynıdır. Bu soruya olumsuz yanıt verecek verilerden yoksunuz. Her bireyin, bireyliğinin kurulması onun kendine özgü oluşuna dayanır. Özgün yaşamanın temeli, bireyin biricikliğidir, bireyin ilk ve son olarak varolmuş olmasıdır. İnsan yinelenmeyen bir varlıktır. Tersi doğaya da aykırıdır, Tanrı’ya da. Her insanın sahip olduğu yapıcı ve yaratıcı çekirdekler onun biricikliğinin temel dayanağıdır. Bireyin kendisini yaratması, yaşamanın insana yaraşır olması, yaratıcı yaşama ve gerçek özgürlük başka türlü olanaksızdır.

Özgün Eylemler, bireyin kendindeki insanla beraber olduğu ve kendisini insan olarak duyduğu bir bağlamdır. Orada insan kendi derinliğine iner ve kendini tanır, kendi sonsuzluğunda, sonsuzluğun ayırdına varır: Mükemmellik bilinç ve duygusunun, hoşgörünün, mücadelenin ve sevginin devşirilebileceği en önemli yerdir. Orada kendisinden başka insanlara uzanır, birlikteliği yaşar.

Not: Önümüzdeki haftalarda bu yazı dizisinin üçüncü ve dördüncü bölümleri olan “Paralel Yaşama Bağlamları” ve “Hümanizmanın Ortaya Çıktığı Yer” bölümlerini paylaşacağım sizlerle.

‣ Devamı: Paralel Yaşama Bağlamlarında İnsan | 3

Prof. Dr. Atilla Erdemli

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan