Mor Anka

Uyanış – 1

1 Nisan 2019

Öykü: Uyanış | Yazar: Merve Çevik

“Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya da sanrıya çok yakın bir şey.” – A. İlhan

– Hadi! Bana iyi bir şey söyle.
– Söyleyeceklerim bu kadar. Fazla kurcalamak iyi değil.
– Konuuuş!! Konuşmalıyız. Mecburuz.
– Hayır! Değiliz. En azından ben artık değilim.
– Bir şeyleri değiştiremez miyiz? Sen böyle mi sevdin?
– Onu bitiren sensin.
– Değiştin sen.
– Hayır! Değişen sensin.
– ?!
– Benden bu kadar. Yoruldum.
– Yorulmak?
– Seni artık hayatımda istemiyorum.

Sonrasında gelecek kelimeleri işitmemek adına büyük çaba göstermeme gerek kalmamıştı. Yer, ayaklarımın altından kaydı adeta. Kulaklarım tıkandı. En önemlisi de kalbim. Dengesiz şekilde atmaya başladı. Ben yerimden kalkıp gidene dek; o, çoktan gitmişti bile.

Sen..
Sen değiştin.
Değişim..
Ben…
Değişim ve ben.
Başım dönüyor.
Ölmek istiyorum.

Son kayda aldığım kelimeler kulaklarımda çığlık çığlığa deli gibi koşuyorlardı.

Eve nasıl geldiğimi bilmiyordum. Kapıyı açar açmaz ayakkabılarımı çıkarmaya uğraşmadan kendimi koltuğa attım. Gözlerim halıya odaklandı. Halının alacalı renkleri arasında birbirine karışan desenleri ayırmak için görevlendirmiş gibi onlara komut verdi beynim. Zira o da düşünemiyordu. Ben de durdum. Tek bir kıpırtı yok. Tek bir ses ne de nefes. Hiçbiri yoktu şu an. Hayatın durmasını nasıl istedim o an. Yapamadığım, ruhuma tezat bulup her an inkar ettiğim o bencillik sıfatını şu an hayatın durmasını isteyecek kadar hayata geçirmek. Şu an kendimi düşünüyordum. Acılarımı hafifletecek bir sebep ya da çözüm yolları arıyordum.

Sadede gelelim o zaman.
Konu basitti.
Boşanmak istedi.
Sebep ise;
onu artık önemsemiyor olmamdı.
Hatta onu aldatıyor olduğumu düşünmesi..
Fazla çalışıyor oluşum..

– Seni artık çözemiyorum. Değiştin sen! Ailenden çok işin ve başkaları önemli senin için. Neden?

Bana göre fazlasıyla abartıyordu. Onun için o kadar çok şey yapmıştım ki! Ne kadar çok şey varsa o mutlu olsun diye almıştım. Ama o hep azla yetinen bir insandı.

– Fazlasına gerek yok, elimizdekiler bize yeter. Sen yanımda ol, iyi ol başka bir şey istemiyorum.

Neden peki? Bu kadar çok para kazanıyorken hatta işimde zirvedeyken neden harcamayacaktık? Dünyaya bir defa geliyorduk oysa.
Neden?

Ama bildiğim bir şey vardı ki; onu çok sevdim. Her şeyini, her bir zerresini..

Arkadaşlığımız üniversite yıllarında doğmuş; o günden beri her şeye ortak olmuştuk.

Benim uçarı ve deli yanımı onun sakinliği dengeliyordu. Ama her zaman olmuyordu. Yaşamı yeni keşfetmeye başladığımızda ise yaşlarımız genç ve toprak kokusunun tazeliğine bürünmüş saf duygularımız.

Benim için en tehlikelisi ise ona derin tutkuyla bağlanmış olmak. Bu kör dünyanın kurallarında fazla büyük konuşmuş olmalıyım ki; hayatımın en koyu karanlığında hayatımı aydınlatan bir mum alevi gibi oldu. Hayır hayır her şeyi geçtim bir tek özelliği vardı: O, özgüveni ve mütevaziliği. O emin duruşu, etkilemişti beni. Bir de zeytin kadar siyah gözleri. Son bir şey vardı ki hep gizemliydi.
Bana bile…

Ve o gizemli yönü beni cezbediyordu. “Her şey zamanında güzel,” derdi ve ben ona verecek cevap bulamazdım. Ama bazı zamanlar vardı bu yönüne isyan ediyordum.

Gözlerimi kapattım ve derin bir hayale doğru daldım o an. Hayaller kurmaya zorladım beynimi. Olanaksızlıkları diledim. Zamana hükmetmek istedim. Şu an derdim boyumdan büyüktü. Dünyanın en büyük derdi bendeydi sanki.

İstenmiyordum, sevilmiyordum.
Ve son.

Aradan epey bir zaman geçmiş olmalıydı ki; gözlerimi kapatmamla uyumuş kalmıştım. Oturduğum koltukta iki büklüm olmuş şekilde kendimi buldum ama kıpırdayamıyordum ve etraf kapkaranlıktı. On saniye kadar kendime gelemedim. Her yerim kaskatı kesilmiş, etraf soğuk.

Neler oluyordu?
Öldüm mü yoksa?
Kendine gel!
Uyan çabuk! Öldüysen dön!!
Belki bir umut, hayata dönmen içindir.
Haydi!

Bu şekilde iç sesim konuşurken içeriden gelen bir sese kulak kesildim. Hayal meyal gibiydi. Bir kere dikkatle dinledim. O’ydu. Evet o. Sevindim bağırmak istedim sevinçten ama sesim çıkmıyordu. Uyanıktım oysa ama neden böyleydi her şey? Ters giden bir şeyler vardı.

Yavaşça yerimden kalktım. Mutfaktan geliyordu ses.

– Hayatım! Yemek hazır!

Sesi eskisi gibi neşeliydi. Nasıl huzurla doldum o an. Biliyorum hepsi rüyaydı. Gerçek değildi. Beni bırakmazdı o beni sevdi .. Bensiz olamazdı. Derken?

– Geliyorum sevgilim.

O ses?! Bir başkası. Hayır bir dakika!

Benim evimde bir başka insan. Başkası, ona sarılıyor. Bir başka nefes bir başka ten.

Ölmeliyim. Ölmeliyim ancak böyle kurtulurum. Bağırmak istiyorum fakat mümkün değil. Sesim çıkmıyor. Bu bir rüya olmalı, uyanmalıyım.

Uyanamıyorum ama her şey gerçek gibi.

Ev, eşyalar hatta koltukta en son bıraktığım gazete. Hâlâ orada duruyor. Mutfağa yavaşça ilerledim. Kapıya doğru geldiğimde kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı. Sanki ölmüştüm ama bir kere daha ölüyor gibiydim.

Kapıdan içeri doğru baktığımda yemek masasında oturan 5 yaşında küçük bir oğlan çocuğu vardı. Sarışın ve yeşil gözlü. Benim evimde ne işi vardı bu çocuğun? Onu tanımak adına daha da dikkatli baktım. Çocuk benim küçüklüğüme o kadar çok benziyordu ki. Hatta çocukluğum diyebilirdim.

Olduğum yerde donup kaldım. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Ne kadar çok benziyordu bana! Ve ellerinde çocukken babamın bana aldığı kırmızı bir araba.. O arabanın aynısından bende de vardı. Mutfağın kapısında donup kalmış olmam bir yana beni görmesini de istemiyordum. Ama bu düşüncemi uygulamakla geç kalmış olmalıyım ki kafasını benim olduğum yere çevirdi. İri yeşil gözleriyle boşluğa bakarcasına baktı sonra yeniden oyun oynamaya devam etti. Asıl en büyük şoku o an yaşadım.

Beni görmüyordu!

Bir rüyada gibiydim hatta rüyanın tam içindeydim. Neler oluyordu? Öldüğümden emin olmaya başlamışken tam o esnada duyduğum o ses içeri girdi. Bir kere daha gördüğüm manzara karşısında nefes alamaz hale geldim.

O ses, annemin sesiydi. Annem tam karşımdaydı.

Üstelik en genç haliyle…

Uyanış – 1
Uyanış – 2
Uyanış – 3

Merve Çevik

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 3 Nisan 2019 at 10:24

    Acı her türlü halüsinatif etkiye sahip. Sanrı, gerçeklikle rüya arası düşler vb… Acının etkisindeki bir adamın geçmişle ve bugünle hesaplaşmasına dair güzel bir öykü olmuş canım.
     
    Kalemine sağlık 🤗😘

    • Yanıtla Merve Çevik 8 Nisan 2019 at 14:01

      Hayatımızın her anında varlar.. Sanırım hepimiz geçmiş ve gelecek arasında gidip geliyoruz. Yorumun bana güç kattı ❤️🙏🏻 Kucak dolusu sevgiler 😘

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan