Uykusuz Klavye

Bir Büyüdür Yazmak

6 Mayıs 2019

Yazı: Bir Büyüdür Yazmak | Yazan: Beril Erem
Kelimelerin büyülü dünyasında hiç bilmediğiniz hayatları, tanımayacağınız insanları okuyanın zihninde ete, kemiğe büründürmek ve onu insanlığın en vurgun, en yaralı, en coşkun hissiyat ummanında bir o yana bir bu yana savurmaktır.

Evet, bir büyüdür yazmak.

Ben ‘Uykusuz Klavye’ olarak yazmaya başladığımda kelimelerle ördüğüm dünyanın kalın duvarları içine ancak birkaç hayat sığdırabilmiştim. Öyle dar bir alandaydık ki hepimiz; bütün yarattığım karakterler yaratıcılarının onları hapsettiği sınırlar içinde zaman içinde yok olmaya mahkûm olduklarının farkındaymış gibi beni daha da yazmaya, yeni karakterlerle çoğalıp o sınırları genişletmeye çalışıyorlardı.

Ses’i yazarken yarattığım pek mazhar yazarımız Ali Cevat, kendi karakteri ile konuşurken ben aslında kendi yarattıklarımla konuşuyordum. Yelkovan Zamanı’nda dayakçı kocasının gelişini kapının dikiz deliğinden kontrol eden Belma’nın o gergin bekleyişi nasıl da uygun düşüyordu benim o zamanki bekleyişime.

Sonra bir gün, Bodrum’da yazlıkta derginin kurucusu ve benim çok eski arkadaşım Didem’le karşılaştık. Hadi dedik rakı balığa. Dert masasıdır, dost dergahıdır ya rakı balık masaları. İkimizin de içi dolmuş. Öyle dertle tasayla değil ama. Kendini gerçekleştirmeye çalışan kadınların hani o bildik, coşkulu ve bir çıkar yol arayan devinimleri var ikimizde de. Dilimiz durmuyor. Hayaller, yazmak, üretmek üzerine konuşuyoruz.

Bursa ve Ben’i anlattı, gözleri çakmak çakmak. Aklı söylüyor ama elleri nasıl daha coşkulu dillendiriyor hayalini.

Var mısın, dedi? Varım, dedim.

Tarih 13 Temmuz 2017.

Bir insan ömründe iki yıl nedir? Kaç ayrılık, kaç kayıp, kaç aşk, kaç ölüm, kaç yeni arkadaşlık dolanır ki şu kısacık zamana? Ve bunların hepsini o kadarlık zaman diliminde, tek bir insanın yaşama ihtimali nedir?

Benim iki yılıma altmış sekiz karakter, bir göç, bir evlat acısı, dört ayrılık ve dört kavuşma, yedi kendini arayış, dört ihanet ve sayısız mutluluk ve sıcacık dostluklar sığdırdı bu yuva. Yuva diyorum çünkü burası senin, benim, hepimizin bir olduğu, sıcacık, ama derdin de olduğu, acının da yer bulduğu, aşkın, umutların, hayallerin sevgiyle kucaklandığı, pamuk şeker kıvamında büyülü bir dünya.

Ve bugün o bebek adımlarını bildiğimiz, bir idea’dan, bir utkudan doğan bu dergi iki yaşında… Sevgili Didem ve ardından da sevgili İrem ile başlayan yolculuğumuza bugün otuz beş kişilik bir yazar kadrosu ile devam ediyoruz. Bir emeğin, özverinin, arka planda yaşanan bir sürü teknik sıkıntının, uykusuz gecelerin, yaratım sancısının neticesi bu başarı.

İyi ki diyebileceğimiz türden…

O yüzden iyi ki doğdun! İyi ki doğduk… İyi ki senveben.biz olduk!

Buraya kadar hep “ben”den bahsettim, biliyorum.

Sakın “Sen”i unuttum sanma!

Bu yolculukta kelimelerimizden tutup bizi bu yolda yalnız bırakmadığın için sağol, varol sevgili Okur! Senin her yorumun öyle değerli ki! Sen de iyi ki doğdun!

Ve bizi “Biz” yapanlar!

Yazarlarımız… İyi ki yollarımız kesişmiş, birbirimizin kelimelerine, fikirlerine dokunduk. Ne de iyi yaptık, öyle değil mi?

Hepiniz iyi ki varsınız!

Hep Sevgiyle Çoğalarak…

Nice yıllara birlikte.

Beril Erem

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

13 YORUMLAR

  • Yanıtla Kübra Mısırlı Keskin 6 Mayıs 2019 at 10:33

    Sevgili Beril;
     
    Bahsettiğin otuz beş kişilik yazar kadrosunun içinde yer almak çok gurur verici. Ve sizler gibi insanları tanımak, yazdıklarımıza yorumlar almak ayrı bir haz. Kendi adıma daha bu yolun başında olan biri olarak tecrübeleriniz ve desteğiniz çok kıymetli.
     
    1,5 yıldır bu ailenin bir üyesiyim ve umarım bağımız çok uzun yıllar devam eder.
     
    Nice senelere 🙂
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Beril Erem 7 Mayıs 2019 at 11:10

      Kübra’cım inan duygularımız karşılıklı. Ben de aynı mutluluk ve gururu paylaşıyorum. Her geçen zamanda aramıza katılan yeni yazar arkadaşlarımızı tanıdıkça, onların cümlelerini, fikirlerini okudukça müthiş bir doyum yaşıyorum.
       
      Böyle besleyen, büyüten, öğreten bir yuvada olmak, yeni arkadaşlıkların temelini atmak inanılmaz değerli bir tecrübe hepimiz için.
       
      Çok teşekkür ediyorum yorumun için, sevgiyle kucaklıyorum ❤

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 6 Mayıs 2019 at 19:14

    Çok çok naif, zarif bir şekilde yazılmış kutlama mısraları…
     
    Didem patronla olan eski arkadaşlığınız ve ikinizin de en önemli özelliklerinizden biri olan kararlılık şahlanmış ve nihayetinde bu ailenin tohumları ekilmiş 🙂
     
    Daimi dostluklara girizgah olsun bu güzellikler…
     
    Nice mutlu, sağlıklı, şiir güzelliğinde yıllar dileğiyle…
     
    2. yılımız kutlu olsun…

    • Yanıtla Beril Erem 7 Mayıs 2019 at 11:16

      Sevgili Mehmet,
       
      Çok teşekkür ediyorum güzel sözlerin ve dileklerin için. Evet insan böyle tecrübeler yaşayınca karmaya da daha çok inanıyor. “O gün neredeydik, şimdi neredeyiz?” diyorum.
       
      Ne güzel bir iş başardı Didem değil mi?
       
      Hepimizi, farklı şehirlerden, farklı yaşlardan aynı tutkuyu paylaşan bizleri bir araya getirdi.

  • Yanıtla Özge Can 6 Mayıs 2019 at 19:16

    Sen, ben, biz derken kocaman bir Dünya sığdı bu aileye. Ne kadar güzel sıralamışsın sevgili Beril, her öykünde yaşattığın duyguları 😍
     
    Büyünün etkisinde büyüdükçe büyüdük, iyi ki var, iyi ki varız 💙
     
    Bir gün yazamayacak, okuyamayacak durumlar yaşarsam senin hikayelerinden mahrum kalmak istemem, ses kaydına mı geçsen sen de acaba 🤔
     
    Kötü ihtimalleri uzaklaştırıp, güzellikler dileyelim 🙏
     
    Nice senelerimiz olsun 💙

    • Yanıtla Beril Erem 7 Mayıs 2019 at 11:23

      Özge, tatlı öyküdaşım:)
       
      İyi ki varız…
       
      Kötü ihtimallerden uzak bir gelecek var hepimizin önünde, ben buna inanıyorum. Öyle iyimser bir söylem değil bu ha, sakın yanlış anlama! Burada tanıdığım kadınlar, hepimiz öyle güçlüyüz ki; bir kere düşünsene kendi dünyamızı hiç tanımadığımız insanlarla paylaşma cesaretini gösteriyoruz. Üstelik bunu bir kere değil, defalarca yapıyoruz. Bu nedenle, kötü ihtimaller önümüze çıksa dahi onları uzaklaştıracak, üstesinden gelecek gücümüz olduğuna inanıyorum ben. Senin, benim, hepimizin.
       
      Ama sen ses kaydı iste yeter, yaparım tabi ki. Bak, görüyor musun dünden razıymışım zaten, fazla ısrara gerek olmadı😂😂😂
       
      Öpüyorum seni çok,
       
      Güzel öykülerinle nice yıllara hep birlikte…

  • Yanıtla Didem Elif 6 Mayıs 2019 at 23:31

    2 yıla sığanlar kısmı çok etkileyici… Fotoğrafınız ise harika. Bayıldım. Ruhunuzu o kadar yansıtmış ki…
     
    Canım Beril, seninle kurduğum bağ daha çok eşin Burak ile başladı. Yıllar önce bana, “Benim eşim de öykü yazıyor” dediği günü hiç unutmuyorum ve bugün seninle kol kola vermiş birlikte yürüyoruz. Üstelik ağzımızda lise koridorlarından kalma bir şarkıyla: “Önümüze gelene bir tekme…”
     
    I LOVE WE… 😝

    • Yanıtla Beril Erem 7 Mayıs 2019 at 11:27

      Biliyor musun? Beş ya da altı sene önce miydi, Burak da bana hep senden bahsediyordu. Kitabı var onun da, o da yazıyor diye. Kaş’tan bahsetmişti sonra, ha bu sene ha sonraki sene gidelim diye konuşurken bir türlü fırsat olmadı. Ama bak Kaş’ta tanışamadık, BursaveBen’de tanıştık 😃😊
       
      Hani ecnebilerin bir lafı vardır: Meant to Be… İşte o biziz 😂😂😂😂
       
      Ayrıca evet ben de I LOVE WE!

  • Yanıtla İrem Savaş 7 Mayıs 2019 at 00:48

    Beril Hanıım, kaleminize sağlık! Beni de unutmadığınız için teşekkür ederim. Umarım daha nice başarılı günlere beraber ulaşırız 🧡
     
    Hayat renkli, günler şeker 🍭

    • Yanıtla Beril Erem 7 Mayıs 2019 at 11:31

      Teşekkür ederim İrem’ciğim. Seni unutmak mümkün mü? Derginin her yıl kutlamasında adın geçecek, alış buna 😃😃
       
      Ayrıca, Didem’in her zaman söylediği gibi senin o ilk adımlarda burada olman, desteğin çok değerli. Hepimiz Didem’e teşekkür ediyoruz bu oluşumu yarattığı için ama sana da bu oluşumun büyümesinde ilk adımı attığın için teşekkür etmemiz lazım.
       
      İyi ki varsın ❤

      • Yanıtla İrem Savaş 7 Mayıs 2019 at 13:12

        Ne kadar tatlı bir kalbiniz var 🙏🏼
        Yeniden çoook çook teşekkür ederim! ♥️

  • Yanıtla Seda Çağlayan 7 Mayıs 2019 at 13:27

    Bir işin temelleri atılırken orada bulunmak çok meşakkatli ama çok da gurur verici bence. İyi ki de oturmuşsunuz o sofraya. Şahane bir işe başlamışsınız. Buranın değişik bir sinerjisi var, belki de o akşamki sofra yüzünden. Hepimizin içindeki bu sahiplenme duygusunu ve birbirini neredeyse hiç tanımayan insanların birbirine karşı sergilediği içten ve açık yaklaşımları başka türlü açıklayamıyorum 🙂 Aynı yerde bulunmaktan mutluluk duyuyorum.
     
    Nice yıllara…

  • Yanıtla Gökçe Çiçek Gönülaçar 10 Temmuz 2019 at 15:01

    Mayıs ayının yazısını şimdi daha farklı okuyorum.
     
    Neden kaçırdıysam gözden?..
     
    Aylardan temmuz ve daha bir aydır sizinle beraberim. Ama bir itirafım olacak. Ben ilk önce Facebook’ta Uykusuz Klavye‘deki öyküleri okumaya başlayarak SenVeBen’i tanıdım. Sonra durmadan mailler attım. Size yazdığımı sanıyordum ve hatta bu İnternet dergisinin adını bile “Uykusuz Klavye” sanıyordum 🙂
     
    Yazışmalar sayesinde Didem Hanımla tanıştık. Çok darlamış bile olabilirim kendisini 🙂 Sağolsun öyle sabırlı ve içten ki…
     
    İkinizin yazılarından gözlemlediğim ne kadar güçlü durduğunuzdu… Bu güçlü duruşun altında belki anneliğin getirmiş olduğu, vicdanın, duygusallık ve naifliğin okuyana direk geçtiği düşüncesindeyim. Ve ben iyi yazan, aklındakileri -dediğiniz gibi- sanki büyü yapmışcasına yazabilen bu iki kadına hayranım.  
    Bugün bu dergide yazıyor olabilmeyi aslında Uykusuz Klavye’ye ve Didem Hanıma borçluyum. Ben tesadüflere inanmam. Tevafuklar vardır. İnsanlar bilerek karşılaştırılır. Beni sizinle o büyülü kelimelerin karşılaştırdığını sanıyorum. Mektup gibi oldu, değil mi?
     
    Burada olmaktan çok mutluyum.
     
    Geçmiş doğum gününüz kutu olsun diyeyim bari…
     
    Çok çok sevgilerle…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan