İçimdeki Sesler

Mezunlar Söyleşisi

7 Mayıs 2019
Mezunlar Söyleşisi | Demet Uncu
Çok Mu Yaş Almışım?

İnsanlar yaş aldıklarını nasıl anlarlar? 43 yaşında olup, “Mezunlar Söyleşisi”ne davet edildiği gün olabilir mi? 😉 İstek Vakfı’ndan aranıp, 30 sene sonra bu etkinlik için davet edildiğimde; bunu hissettim.

Hayatımda her durumu kontrol etmeye çalışma alışkanlığımı azaltmış olsam da telefondaki kişiye davet edilmekten dolayı mutlu olduğumu söyleyip, hemen ardından soruları önceden alabiliyor muyuz diye hızlıca soruverdim. 🙈 Sorular geldikten sonra da, hangi noktalara değinmek isteyebileceğim konusunda hazırlanmaya başlamıştım bile. 😁

Mezunlar Söyleşisi

O gün gelip çattığında, Anadolu yakasına da geçeceğim için, bir buçuk saat öncesinden okul binasına yakın olan Boğaz manzaralı çok güzel bir kafeye oturdum. Öğrencilik yıllarımızda; okula yakın hiçbir şey yoktu inanın, her yer dutluktu… Şaka yapmıyorum, gerçekten her yer dutluktu. Dolayısıyla okuldan kaçışlarda -tabii ki ben kaçmıyordum- yaklaşık 45 dakika yürüme yolu ile şehre inilebiliyordu. Neyse, ben şahane manzaramın karşısında kahvemi yudumlarken, cevaplarımın üzerinden son kez geçtikten sonra okuluma geldim ve müdürümüzün odasına ağırlanmak üzere içeri alındım.

Büyük bir mutluluk ve sevgiyle karşılandım. Okuluma bir mezun olarak gelmek ki daha önceki yazılarımdan bilirsiniz, burada öğretmenlik de yapmıştım, hem çok güzel hem de çok da değişik bir tecrübeydi benim için. Yıllar gerçekten çok hızlı akıp geçiyordu ve farkında bile olmuyordunuz. Okul Müdürümüzün odasında geçen sene mezun olmuş ve İstanbul Üniversitesi Hukuk bölümünü kazanmış gencecik bir mezun ve bir de 1999 yılı mezunu vardı. Ben ise aralarında en yaş almışı olarak 1993 mezunuydum. Daha da kötüsünü söyleyeyim; 1999 mezunu “Ben sizi bir yerden tanıyorum deyip; biraz düşündükten sonra siz bizim 8. sınıfta Vatandaşlık dersimize girmiştiniz, demez mi? Düşünsenize; mezunlar söyleşisine gelmiştim ve gelen mezunlardan biri benim öğrencim olmuştu bir zamanlar. Büyük bir şaşkınlık içerisinde kendisinden bunu her ortamda deşifre etmemesini rica ettim. 🙃

Mezunlar Söyleşisi | Demet UncuYarım Artı mı?

Söyleşi zamanı gelip çattığında; biz üç mezun olarak konferans salonuna doğru heyecanla ilerledik ve sahnede bizlere ayrılan koltuklara yerleştik. Söyleşinin moderatörü de bir öğrenciydi ve lise 1. ve 2. sınıf öğrencileri karşımızdaydı. Biz öğrenci iken de benzer etkinlikler oluyordu, onları boş ders diye sayarak aslında hiç dinlemediğimizi hatırlamıştım oturduğum koltukta. Neyse, bu söyleşide genelde öğrencilerin dikkatle bizleri dinlediğini; sadece birkaç öğrenciyi nöbetçi öğretmenin salonun dışına çıkarttığını gördüm. Öğrenciliğin de özünde vardı bu, o kadar olacaktı da…

Söyleşi süresince katılımcılara aynı sorular soruldu ve cevaplar sıra ile itinayla verildi dinleyenlere. Bu sorulardan bazılarını sizlerle burada paylaşmak istiyorum;

– Unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?
– 2025’de Belde’yi hangi koşullara, olanaklara sahip bir okul olarak görmek istersiniz?
– İdeal öğrenci ve ideal öğretmeni anlatır mısınız?

Bir de söyleşinin sonunda bir öğrencinin söz alıp;

– Hayallerinizin mi doğrularınızın mı peşinden gidersiniz?

sorusunu da özellikle bu soruların içine ilave etmek istiyorum.

İlk sorunun cevabını hazırlarken; aklıma tarih dersinin sonunda ağlayarak sınıfı terk edişim geldi. Ben edebiyat bölümü mezunu olduğum için tarih dersi en favori derslerimden biriydi, otoriter olan Beyza Hocamızı da bir o kadar da çok severdim. O gün sözlü yapacağı tutmuştu ve en çalışkan öğrencilerinden biri olarak beni de sözlüye kaldırmak istemişti. Sorduğu sorulara yarım yamalak cevap verince; sanırım beni de çok sevdiği için bana yarım artı verdiğini söylemişti. Zil çalar çalmaz ağlayarak sınıftan koşarak çıkmış ve ankesörlü telefondan annemi arayarak, tarih dersinden tam artı alamadığımı söylemiştim. 🤦🏻‍♀️ İleride ne kadar küçük şeyleri kendime dert edineceğim belliymiş bence.

İyi İnsan Olmak

Gelelim ikinci soruya, yıllar sonra nasıl bir Belde görmek istediğime:

Öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurarak, kendilerini keşfetmeleri için ortam hazırlayan, prototip birey yetiştirmek yerine her öğrencinin ilgisine, becerisine uygun olan mesleği seçebilmelerine olanak sağlayan bir okul olması öncelikli temennimdi. Öğretmenlerin öğrencilerini önce “iyi insan” olarak yetiştirmelerini; ahlak, merhamet, adalet gibi temel değerlerin öğretildiği bir eğitim kurumu olarak devam etmesini beklediğimi söyledim.

Mezunlar Söyleşisi | Demet UncuTeknolojiye gelince; öğrencilerin genetik kodlamalarının bizlerden farklı olması sebebi ile teknolojiye çok daha yatkın olduğunu ve Belde Okullarının teknolojiye ait tüm olanakları her şekilde onlara sunabileceğini de ekledim. Bu soruda biraz felsefeci kimliğimi konuşturdum aslında. Felsefecilerin bir kısmının teknoloji ile arasının çok da iyi olmadığını; getirisinden çok götürüsünün olduğuna inandıklarını; özellikle insanlar arası iletişimi olumsuz yönde etkilediğini ve bizim birçok maharetimizi elimizden aldığını düşündüklerini söyledim. (Ben dahil)

Örneğin; telefonumuz olmadığında en yakın arkadaşımızın doğum gününü veya annemizin cep telefonu numarasını hatırlayamıyorsak, oturup düşünmemiz gerektiğini belirttim.

Dolayısıyla teknolojik gelişmelerden ziyade; biraz önce bahsettiğim “iyi insan” olmak kavramının çok daha önemli olduğunu vurgulamaya çalıştım.

Gelelim ideal öğretmen ve öğrenci kavramına…

Kavramlar deyince felsefeciler için akan sular durur. Bu sebeple ideal öğretmen ve ideal öğrenci diye bir şey olmadığını, şartlara ve koşullara göre bu kavramların içeriğinin değişebileceğini söyledim. Ama beklentimin; öğretmenin öğrencisi için bir rehber, bir kılavuz, kendi potansiyellerini keşfetmeleri için bir araç; öğrencilerin ise rehberlerinin bilgi ve tecrübelerinden maximum düzeyde yararlanmaya çalışan bireyler olarak yetişmeleri olduğunu söyledim. Belki de en önemli olan şey; onların birlikte aynı tarafta, aynı gemide olduklarını fark edebilmelerini sağlamaktı.

Hayaller ve Doğrular

Modaratörümüz salona dönüp, soru sormak isteyen birileri olup olmadığını sorduğunda; salonda tek bir parmak kalktı ve “Hayallerinizin mi doğrularınızın mı peşinden gitmek gerekir sizce?” diyerek soruyu ortaya bıraktı.

Bilirsiniz, soruları ve soru soranları çok severim. Bu sorunun cevabı diğerlerine nispeten oldukça zordu tabii. Benim gibi “hayaller” konusunda çok daha iyi olmayan birisine bu sorunun denk gelmesinin altında da bir sebep vardır diye düşündüm.

Önce; “Bu sorudan hayallerinin ve doğrularının birbirine ters mi düştüğünü anlamam gerekiyor?” diye sordum. Soruyu soran öğrenci aslında ters düşmediğini, ama toplumsal baskının hayallere engel olduğunu söyleyince; hayallerin peşinden gitmek gerek, sonradan pişman olmamak için dedim. 😉

Umarım, söyleşi boyunca tüm söylenenler öğrenciler için ilham kaynağı olabilmiştir. “İlham”ın en çok ihtiyaç duyduğumuz, bizleri en çok motive eden bir itici güç olduğunu düşünüyorum.

Son olarak sahnede birlikte fotoğraf çektirip, benim adıma Kütühya Altınova Hatıra Ormanı’nda 5 adet fidan dikildiğini öğrendiğimde ayrıca çok mutlu oldum. Bu günü yaşamama vesile olan her şeye şükür ediyorum, hayatımın anlamlı anlarına bir yenisini daha ekleyebildim.

Hayat, çok teşekkürler sana…

Demet Uncu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 7 Mayıs 2019 at 13:01

    Canııııımmmm benim öncelikle tebrik ederim 👏🏻

     

    Öğrenci sıralarından önce öğretmen kürsüsüne, ardından da konferans salonunda konuk konuşmacı koltuğuna 😍
    
 
    Cevaplarının hepsine bayıldım, tam bir felsefeci 😉 Ama özellikle hayaller ve doğruların ters düşmek zorunda olmayışını anlatışını ayrı sevdim 👌🏻
    
 
    Felsefe tarihi ezberlemek yerine felsefeyi yaşam şekli yapmak bu olsa gerek 😉👏🏻👏🏻

    • Yanıtla Demet Uncu 7 Mayıs 2019 at 13:23

      Canım editörüm güzel yorumların için teşekkür ederim. Beğenmene çok sevindim. Felsefeci kimliğe gelince, gerçekten o tüm hayatıma sinmiş durumda. Bazı mizah yazarları için zorlayıcı olabiliyor bu durum tabii, ama alışıyorlar sanırım 🙂

      • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 7 Mayıs 2019 at 13:31

        Ayyyy koptum; “bazı mizah yazarları” 😂😂😂

      • Yanıtla İrem Savaş 7 Mayıs 2019 at 16:17

        Demet Hanım, tebrik ederim. Sizin için büyük bir gurur olmuş olmalı, aynı sitede yazdığımızdan aslında bu duyguya ben de ortak oldum 🙂
         
        Öğretmenlik hayatınızda sizden felsefe dinlemiş öğrencilerinizin şanslı olduğunu düşünüyorum sorulara verdiğiniz cevapları okuduğumdan beri ☘️
         
        Hayat renkli, günler şeker 🍭

        • Yanıtla Demet Uncu 7 Mayıs 2019 at 16:26

          İrem Hanım, çok teşekkür ederim güzel yorumlarınız için. Öğrencilerimle ilgili söylediklerinize umarım onlar da katılıyordur. 🙂 Hayatın daha renkli ve günlerin de daha şeker gibi olmaya başladığını söyleyebilirim .:) Tekrar teşekkür ederim.

      • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 7 Mayıs 2019 at 16:57

        Merhaba Demet Hanım;
         
        Bir mizah yazarı olarak söz hakkı doğdu sanırım bana :))
         
        Bundan yıllar önce dutluktu kısmına bayıldım. Evet, azıcık yaşlanma hissi veriyor ama insan hissettiği yaştadır, go for it yanii :))
         
        Ben de eskiden her seyi kafaya takıyordum ama gördüm ki hayat ve yaşananlar buna değmiyor. Sonuçta bir kere geliyoruz hayata ve sonuna kadar yasamak lazım diye düşünüyorum. Düşün düşün nereye kadar di mi ama 😉 Bilmem anlata biliyor muyum ??
         
        Her zamanki gibi çok güzel bir yazı olmuş, kalemine sağlık.
         
        Cümlelerimi burada bitirirken küçüklerin ellerinden BÜYÜKLERİN DE gözlerinden öperim :)))))))))

  • Yanıtla Buket Dilek 7 Mayıs 2019 at 13:44

    Hayattaki duruşuna ve olaylara yaklaşımına hayran olduğum kişinin kalem gücünü, kendini yazarak da ifade ediş biçimini gördükçe daha da gururlanıyor insan, üstüne bu kişi bu hayatta her zaman yanıbaşında olan insansa hem gururlanıyor hem de şükür sebebimi daha net görüyorum…
     
    Evet kalemine sağlık,
    Sevgiler

    • Yanıtla Demet Uncu 7 Mayıs 2019 at 13:52

      Canım kardeşim, yazdıklarınla beni çok mutlu ettin. Çok teşekkür ederim güzel yorumun için. İyi ki varsın, iyi ki benim kardeşimsin…

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan