Nereden Nereye?!

Ya Çocuğum Olmazsa!!

20 Mayıs 2019
Yazı: Ya Çocuğum Olmazsa!! | Yazan: Verda Ovadya

Bir çok kadının korkulu rüyasıdır bu. Ya çocuğum olmazsa? Sebepler değişken olabilir. Kimisi çocuk sahibi olmadan boşanmış ya da eşini kaybetmiş, kimisi tıbbi sorunlardan dolayı olamamış, kimisi de daha gencim ne gerek var çocuğa deyip sonradan treni kaçırmıştır.

Ben eşimle 16 yaşında çıkmaya başladım.

Biz, tabiri caizse beraber büyüdük. Lise 2’deydik. Ben oldukça çalışkan, eli maşalı anasından korkan bir talebe iken; Alon tam aksine okula kitap bile götürmeye zahmet etmeyen bir öğrenci idi. Ama Alon’un annesi de akıllıydı. Bununla uğraşıp sinirlerimi bozacağıma kaderime razı gelirim demiş; bırakmış Alon’u kendi haline.

Biz çıkmaya başladığımızda lise 2 sömestr idi. Yeni karne almışız. Ben sadece karne alsam iyi, yanında da bonusu bir takdirname mevcut. Alon ile başladık çıkmaya, maksat muhabbet olsun; karnen nasıl, dedi. Takdir aldım dedim. O an Alon’un yüzünü görmeliydiniz.

“Nereden bulaştım ben bu kıza (İNEĞE) yaaa!?”

Alon’un gözlerinden aynen bu bakış geçiyordu; hâlâ unutamam. Sonunda kocam olacağını tahmin bile etmiyordu o zamanlar muhtemelen. Dokuz sene çıktık… Tabii ki de 9 seneyi anlatmayacağım size. Çoook şeyler yaşadık; iyisi ve kötüsü ile… O kısım başka bir yazı olur başlı başına. 18 ay da asker bekledim! Üstelik 1999 depreminde Yalova’da askerlik yapan bir asker bekledim ben. İki gün haber alamadık. Acaba yaşıyor mu diye geçen o iki gün zaten 22 yıla bedeldi. Yani ben aslında 23.5 yıl asker beklemişim.

Sonunda Evlendik

Nasıl mı evlenme teklifi etti? Hımmm, etseydi sizlere de anlatırdım tabii ama bizim hikayemizde bir teklif yok. Gerçi Alon’un bugün buna da bir yorumu var. “Zamanında evlilik teklifi edenlerin çoğu başka atlara bindiler gidiyorlar,” der. Hahahaahaha… Varsın etmesin yaaa. Bugün yine onunla evlenirdim ben zaten.

Devalüasyon Sağolsun…

Ne alaka, konu devalüasyona geldi, değil mi? Sürprizlerle doluyum. Hahahaha…

2001 yılında hatırlarsanız Türkiye feci bir ekonomik kriz yaşadı. Çok kişi işsiz kaldı; binlerce insan battı ve milyonlarca insan para kaybetti ama biz “EV”lendik! Şansa Alon’un da benim de o güne kadar çalışıp kazandığımız tüm para dövizdeydi. Paramız bir günde ikiye katlandı. Ev mi alsak diye konuştuk. Babama gidip biz Alon ile ev almaya karar verdik dediğimde sanırım küçük çaplı bir şok yaşamıştı. Daha nişanlı bile değildik, daha aileler resmi olarak tanışmamıştı, nereden çıkmıştı bu ev şimdi. Önceden bilmiyorduk ki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginliğin, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizinin patlamasına yol açacağını.

Ben çoktan ev aramaya başlamıştım bile.

Sonunda bir tanesine karar verip babalarımızı emlak ofisine çağırdık. İkisi de tuhaf bir tanışma oldu deyip el sıkışarak oturdular masaya. Ev alındı, arkasından beni istemeye geldiler ve 2002’de evlendik. Yani bizim evlilik tarihimizde devlet büyüklerinin payı çok.

Çocuk Yapmak Hiç Aklımızda Yoktu.

İkimiz de sabahın körü evden çıkıp akşam sekiz civarı eve geliyorduk. Ben yemek yapmayı hiçbir zaman sevmedim, sevemedim. Mutfakta harcadığım vakit bana hâlâ zaman kaybı gelir. Dolayısı ile de akşamları genelde dışarıda yerdik. Yani işten gelip, sonra yemek için tekrar çıkar, akşamın bir vakti eve girerdik. Ev otel gibiydi adeta bizim için. Yatmadan yatmaya uğradığımız ortak kullanım alanı. Böyle bir hayatta kim çocuk isterdi ki? Gezmek, bağımsız olmak güzeldi.

Evlendiğimizde 26 yaşındaydık. Evlendikten 2 yıl sonraydı ki; bir doktor kontrolünde çok fazla kiste sahip olduğumu, istesem bile ameliyat olmadan çocuk sahibi olamayacağımı öğrendim. Hemen ameliyat oldum. Dört saat süren ciddi bir ameliyattı. Doktor, “Ameliyat sonrası iyileşme dönemi biter bitmez hamile kal, sonra daha zor olur,” dedi. Hangi akla hizmetse dinlemedim doktoru. Ben daha gezmeliydim, görmeliydim. İki yıl daha gezdik. Bravo (!) bize… Madalya taktılar gezdik diye!!!

Hamile Kalamıyordum…

Yaş geldi otuza. Haydi çocuk yapalım artık, dedik. Eee dedik de, deyince olmuyormuş ki bu işler. Altı aydan sonra başladım doktor doktor gezmeye. Hepsindeki yorum aynıydı. Doğal yoldan zor, aşılama denenebilir, tüp bebek daha kesin çözüm… Bu sefer tüp bebek merkezlerini araştırıp gezmeye başladım. Hemen hemen hepsi gözlerinde USD & EUR sembolleri yanarcasına bakıyordu bana. Kendimi bir ticaret ofisinde değil de gerçek bir klinikte hissettiren yeri bulana kadar gezdim. Hiç ama hiç seçici olmayan ben, bu konuda cidden hassastım galiba. Sonunda buldum. İşini gerçekten büyük bir aşk ve ciddiyetle yapan doğru doktoru bulunca gezmeyi bıraktım. Zaten bu arayış bile yıpratıcı idi, daha tedavi süreci vardı.

Tedavi Süreci Başladı

Tedaviye başladığımı kimseye söylemedim. Sadece Alon ve ben bildik. Başkalarının bize stres yapmasını istemedik. Ne zor süreçmiş. Her gün karnımdan iğne olmam gerekiyordu. Bir de demesin mi hemşire bana; çok kolay kendin ya da eşin yapabilir. Tamam güçlüyüm de bu kadar da değil yani. Alon desen iğne, kan ve hastane ortamı gördü mü kendini yemek yemeye vuran bir tip… Yok dedim, ben her gün paşa paşa bir hastaneye gider yaptırırım iğnemi. Her gün saat 16.00’da hemen ofisin yanındaki hastaneye gidip iğnemi yaptırıyordum. Git- gel, iğneyi yaptır her gün aynı saatte 30-40 dakika yok oluyordum. İkinci haftanın sonunda artık bayağı dikkat çekmiş, sorulara maruz kalmıştım ama yine de hiç açık etmemiştim.

Bir Cuma akşamı kayınvalidemde oturuyoruz.

O gece artık son bir iğne var yapılması gereken, elbette kalçadan. Akşam 22.00’de yapılmalı iğne. 21.30 kurtlanmaya başladık tabii biz. Bir şey de diyemiyoruz. Kalkmak için erken. Birbirimize kaş göz yapıp duruyoruz Alon ile. Neyse sonunda kalktık, koşa koşa hastaneye… Şansa da erkek hemşire nöbetçi. Adamcağız iğneyi vurduğu anda ben bir başladım ağlamaya, adam şok oldu… “Çok mu acıttım,” dedi. Ben hıçkırıklarla ağlarken adama “Hayır hiç acımadı,” dedim. Muhtemelen hemşirenin karşılaştığı ilk manyak hasta ben değildim. Bıraktı beni kendi halime, çıktı odadan. Gerçekten de acı filan yoktu ama o güne kadar olan sürecin tüm boşalması o iğne ile çıktı sanki. Rahatlamıştım bayağı ağlayarak.

Transfer Günü

Transfer günü gelip çatmıştı. Yine saatli bir randevu, heyecan dorukta. Bindik arabaya gideceğiz, gidemiyoruz. Apartman otoparkının bariyeri açılmak bilmiyor. Kumanda mı takıldı, bariyer mi bilmiyorum ama ikisini de kırasım var o an. Öyle stres olmuştum ki indim arabadan yürüyorum. Alon; “Ne yapıyorsun? Nereye?” diye bağırıyor. “Ben taksiye bineceğim, sen ne yaparsan yap,” diyorum. Artık nasıl bir kafaysa o anki bende. Sanki Alon orada kalıp bariyeri tamir edecek. Neyse arabayı geri park edip, bir taksi ile gidiyoruz kliniğe. Transfer yapılıyor. Her şey yolunda. Geriye sadece beklemek kalıyor. Geçmek bilmeyen koca 2 hafta…

Test Sonucu ve Hüsran

Transferden iki hafta geçmiş, durur muyum hiç? Koşa koşa gidip evde yapılan dandik testlerden aldım. Testi yaptım. Hamile değilim. Nasıl bir ağlamak bende anlatamam. Alon o kadar çaresiz kalmış ki beni öyle görünce, kliniği arayıp bizim hemşire ile konuşmuş. Kadın daha çok erken, ancak kan testinde çıkar, boşa ağlıyor şu anda demiş. Yok, hiçbir şey ikna etmiyor beni. Gitti o kadar ümit, zaman ve para diye ağlıyorum; ya çocuğum olmazsa….

Güzel haberi aldığım gün

Doğru zamanda kliniğe gidip kan testi için kan verip işe döndüm. Öğlene çıkar sonuçlar dendi. Elim telefondaydı. 13.00 sularında çalan teli açarken kalbimi ağzımda hissettim. Karşıdaki ses “Gözünüz aydın Verda Hanım,” diyordu. Aman Allah’ım hamileydim… Rüyada gibiydim. Ağlayarak Alon’u aradım hemen. Güzel haberi ona da verdim. Değer biçilmez bir mutluluk bu gerçekten…

Ben şanslıydım ki ilk denemede tuttu ve bebek sahibi olduk. Zaten maddi açıdan kaç kere daha yapabilirdik bilmiyorum. Gerçekten çok kişi defalarca deneyip, borç alıp ya da tüm birikimini bu tedavilere yatırıp sonuç alamıyor. Sanırım içinizin çok rahat edeceği, kesinlikle “BUDUR” diyeceğiniz bir klinik bulmak, tedavi sürecini başkalarına anlatıp çok dillendirmemek, akışına bırakmak bu tedavilerde başarılı sonuç için sanırım olması gereken şeyler. Gerisi tabii ki Allah’ın takdiri.

İsteyen herkese, doğru zamanda sağlıklı bebişler diliyorum.

Verda Ovadya

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

19 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 20 Mayıs 2019 at 10:03

    Canım benim gene ne kadar açık ve samimi bir yazı kaleme almışsın. Yüreğine sağlık güzellik.
     
    Kimi yerinde gülümsettin, kimi yerinde de gözlerimin dolmasına sebep oldun yazdıklarınla. Günümüzde birçok kadın oldukça benzer problemler yaşıyor. Yazdıklarınla özdeşlik kuracak ve bir nebze olsun rahatlayacak çok fazla okur olduğuna eminim.
     
    Paylaşımın için çok teşekkürler bebek 🤗😘

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:50

      Sağol tatlımmmm. Yaşanan şeyleri yazmak iyi geliyor insana. Neler geçirmişiz ama hâlâ ayaktayızı görüp güçlü de kılıyor.

  • Yanıtla Demet Uncu 20 Mayıs 2019 at 10:15

    Verdacığım, bu çocuk sahibi olmaya karar verme işi başlı başına bir konu gerçekten. Keşke bu da annelerimiz zamanındaki kadar kolay olabilseydi. Bu zorlu süreçte birbirinize bu kadar destek olmanız çok kıymetli ve sürecin sonunda çok güzel bir kız evlada sahip olmak da bonusu 🙂
     
    Yüreğime dokunan bir yazıydı gene.
     
    Kalemine sağlık canım…

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:49

      Çok sağol Demetimmm

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 20 Mayıs 2019 at 10:27

    Verda;
    Okurken o süreçleri birebir bilen biri olarak resmen tekrar yaşadım yani.
     
    Güzel bir yazı olmuş. Talya çok şanşlı; sen onun annesisin ama baba konusunda ehh işte 🤣🤣🤣

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:49

      Cem yaaa I love youu and I telled (!) you :))) Anladın sen onuuuu

  • Yanıtla Şebnem Lena 20 Mayıs 2019 at 10:27

    Biz 3 defa denemiştik, yaşımız da sizden daha fazlaydı. Çok zor bir süreç; olumsuzluklar, sıkıntılar. Çok şükür ki şimdi 5.5 yaşında iki oğlumuz var. Büyük Allah’ım isteyen herkese nasip etsin. Sizi tebrik ediyorum, sağlıkla kucağınıza almışsınız bebeğinizi 😊😊😊😊

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:48

      Allah bağışlasın. Sağlıkla hep güzel günlerde büyütmeniz dileği ile…

  • Yanıtla Seda Çağlayan 20 Mayıs 2019 at 11:38

    Eskiden nadiren günümüzde ise maalesef çok sık rastladığımız bir hadise. Yıpratıcı ve üzücü. Karı-koca ilişkisinde bence dönüm noktası, erkeğin rolü çok önemli. Dayanışma çok önemli, anlayış, kol kanat germe çok önemli. Sonuç ne olursa olsun iki insanın birbirine sıkı sıkı sarılabilmesi çok önemli. Sevginin ve sabrın sınandığı zamanlar. Allah bu süreci yaşayan herkese yardım etsin.
     
    Güzel evladınızla birlikte sağlıklı, uzun, neşeli yıllar dilerim 🙂
     
    Selamlar

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:48

      Çok çok teşekkür ederim.

  • Yanıtla Ahmet Yonca 20 Mayıs 2019 at 13:38

    Ya ilk başta kahkahalarla okuduğum yazı öyle bir üzüntüye çekti ki içim ürperdi… Sanki bu müjdeli haberi ben almışım da öyle bir his oldu ardından yüreğimde.
     
    Normalde insan muhabbete acı hatıralarla başlar, sonra espirilere dönüşüp acılar unutulur ama sende tersi olmuş be apla. Hele ki şu kısım “Gerçi Alon’un bugün buna da bir yorumu var: Zamanında evlilik teklifi edenlerin çoğu başka atlara bindiler gidiyorlar,” gül gül öldüm 🙂 Alon’a hak veriyorum 🙂 Çocuğun olmasına çok sevindim. Nice mutluluklara…

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:48

      Çok tatlısın Ahmet 🙂 Çok sağol. Hayat bazen zorluyor n’apalım yine de mizah ile kaleme almaya çalışıyorum…

  • Yanıtla Sinem Çelebi 20 Mayıs 2019 at 22:35

    Verdacım ne kadar içten, ne kadar samimi bir anlatım. Klinik seçimi ve o zamanı etrafındakilere dillendirmeden geçirmen sanırım, stresi iyi yönetmenizin ödülü bebişinizi kucağınıza almanız ile taçlanmış.
     
    Allah bu güzel duyguyu tatmayı tüm anne ve bana olmak isteyenlere nasip etsin inşallah 🙏🏻
     
    Kalemine sağlık canımm 💕

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:47

      Sağol kuzum benim. Valla Alon ile geçtiğimiz yollar kitap olur kitap :)) Hâlâ ayaktayız ya biz bile şaşıyoruzzz…

  • Yanıtla Sosyal İçerik Platformu 21 Mayıs 2019 at 03:25

    Allah çocuk isteyen herkese nasip etsin inşallah. Çocuk dünyanın en tatlı şeyidir. Bize de nasip olur inşallah.

    • Yanıtla Verda Ovadya 21 Mayıs 2019 at 11:46

      Amin

  • Yanıtla Hülya Erarslan 21 Mayıs 2019 at 16:24

    Benim çocuk sahibi olma merağım yok ama olan arkadaşlarımdan biliyorum. Sizin hikaye mutlu sona ulaşmış, ne güzel, sizin adınıza sevindim, ancak tüm o test ve tedavi sürecinden sonra hâlâ isteğine ulaşamamış arkadaşlarım var, çok üzülüyorum hallerine 🙁
     
    Bana kalsa amaaaan sağlık olsun der geçerim gibi geliyor, ama büyük de konuşmayayım en iyisi. İsteyen çok istiyor çünkü, öyle amaaaan denilemeyecek bir durum galiba 🤷‍♀️

    • Yanıtla Verda Ovadya 28 Mayıs 2019 at 23:57

      En onemlisi hazır olmak. Ben de 7 yıl istemedim ama sonra hazır olunca, bir de üstüne bu süreç ile başbaşa kalınca bayaa kasıyor insan.
       
      Hazır olduğunuz zaman ceketi assınlar hamile kalın inşallah :)))))

  • Yanıtla Gökçe Çiçek Gönülaçar 10 Temmuz 2019 at 17:05

    Hazır ve nazır olmama ve bu Tüp Bebek sürecini 2 kez yaşamış olmama rağmen, hâlâ ortada bir şey yok. 6 hatfaya kadar benimle gelip orada beni terkediyorlar… Bazı şeyleri oluruna bırakmak hatta tamamen bırakmak lazım sanırım. Adınıza çok sevindim. Belki ben de o mutlu haberi alır ve gebeliğimi devam ettirebilirsem burada yazarım ne hıssettiğimi. Aslında şu an bile çok fazla şey hissediyorum ama şimdilik kalsın…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan