Dönüşüm

Ramazan Ayı ve Ramazan Bayramı

5 Haziran 2019
Yazı: Ramazan Ayı ve Ramazan Bayramı | Yazan: Fatoş Şahin
Ramazan ayı yaklaşırken hep bir heyecan alır beni.

Çocukluğumdan kaldı hala çok heyecanlanıyorum. Ramazan gelmeden bir hafta on gün önce başlıyor heyecanım, aynen çocukluğumda evde Ramazan hazırlıklarının başladığı zamanlardaki gibi.

Ramazan ilk hazırlıkları aslında bir iki ay öncesinden başlardı; çeşit çeşit reçeller, erişteler yapılırdı. En önemlisi kuru yufka yapılırdı. Arkadaşlar, kuru yufka nasıl güzel bir şeydir o… Bilenleriniz vardır mutlaka.

Kuru yufkanın hazırlık zamanı da muhteşemdi; annemler komşularıyla toplanırlar kuru yufka, erişte falan yaparlardı. Yufkaları açarlar, böyle onu saçlarının üstünde pişirirler. Bu hazırlanma sürecinde de yeni pişmiş yufkanın üstüne tereyağını sürersin böyle, offff mis mis misss… 😋😋

Sonra o yufkalar kuruturlar Ramazan’da kuru yufkadan börekler yapılırdı. Benim sahur alışkanlığım böyle canım teyzemin yaptığı kuru yufka börekleri ile başladı. “Beni de uyandırın sahura, beni de uyandırın sahura” derken niyetim kuru yufka böreğini yemekti tabiii 😉 Teyzem akıllı kadındı, şimdi fark ediyorum, benim kuru yufkaya olan zaafımı anlayınca bu zaafımı kullanarak benim oruç tutma alışkanlığımı da bu şekilde oluşturdu. Teşekkür ederim teyzeciğim, bana ne çok şey kattın. Rahat uyu güzel uyu… 🤲🤲

Sahurunu yaparsın, güzelce yatarsın uyursun, uyanırsın ve kendini prenses gibi hissettiğin o saatler başlar.

Herkes çevrende dolanır:

“Fatoş oruçlu.”
“Çocuk oruçlu bu gün.”
“Teyzecim ne istersin akşam iftar için?”
“Anneanneciğim dua et. Oruçlu ağızların duası kabul olur. Çocukların duası da kabul olur sen hem çocuk hem oruçsun oh oh ne şans ne şans keşke çocuk olsaydım ben de.”
“Annecim tatlı ne yapalım?”
“Enişten ne alsın? Canın ne istiyor?”

Komşular eksik kalır mı? Kalmazzz… Birisi pazara gider, geldiğinde benim için iftariyelik sürahi ya da tabanca almış bana (iftariyelik böyle tatlımsı hamurdan poğaçalar hatırlayanlarınız vardır), bir diğeri bakkala gitmiş horoz şeker almış, öbürü eti puf almış ki en gözdelerimden… Hiç abartmıyorum iftar sofrasında yanımda bir zigon sehpa ve üzeri abur cubur, tatlı, meyve ve hatta oyuncak dolu…

Nasıl bir ikram belli değil ve bana kodlanan Ramazan paylaşım ayıdır, sevgi ayıdır, mutlu etme ayıdır…

Hooop biraz geri sarıyorum, iftar saati yaklaşırken son dakikalarda ev halkı (muhtemelen misafirlerle) iftar sofrasında oturmuş beklerken ben fırında pide sırasında sıramı arkamdakilere veriyorum, çok ikramkâr olduğumdan değil, en sıcak pideyle eve dönmek için 😉 (Evin bu kadar yakında fırın olmasının muhteşemliğinin farkında değilim o zamanlar, olması gereken bu sanıyorum)

Elmasiye tatlısıyla tanışmam da bu yıllara dayanıyor.

Yıllardan 1982. İlk tam gün oruçla tanıştığım Ramazan. Çok iyi biliyorum çünkü bayramın 2. ya da 3. günü 24 Temmuza denk geliyordu ve doğum günümü kutlamıştık (Bu ayrı bir yazı konusu olur detaya girmeyeceğim o yüzden 😉) Ne diyordum elmasiye tatlısı… Tatlının ismini duyduğumda elmalı bir şey olduğunu düşünmüştüm, bir de ismi teyzemin ismine benziyordu; Mersiye, Elmasiye. Yemeden sevmem için sebeplerim hazırdı yani.

Teyzemin kiracısı Seher Abla yapardı. Güllaç aşkımın bile önüne geçmişti o yıllarda. Yıllar var yemedim (35-38 yıl) Neyse efendim iftariyeliği, çorbası, yemeği, tatlısı ile iftarımız yapılır. (18. yüzyılda Bursa’yı ziyaret eden Carsten Niebuhr’un sonrasında yazdığı gibi “Onbir aydan beri ne biriktirmişlerse tümünü Ramazanda yiyip bitirdiler” 😆)

Ardından teravih hazırlığı başlardı. Ben ve arkadaşlarım için teravih; gidilecek camiye göre oyun demek eğlenmek demek idi… Bu bazen saklambaç, bazen, ip oyunu (hani ellerine ipi geçirir, parmaklarını kullanarak farklı şekiller veririsin) bazen caminin işli karolarını saymak, bazen de caminin yakınında kurulan Hacivat Karagöz oyunu izlemek, masal dinlemek demekti…

Aaaaa ramazan davulcusunu unuttummm! Harçlıklarımdan biriktirip davulcuya verirdim; en çok ve en güzel maniyi bizim kapımızda söylesin diye. Çok güzeldi, çokkk…

Ramazan şölenle gelip şölenle uğurlanırdı.

Başlamadan önce ayrı bir şölen, bitişinde bayramıyla ayrı bir şölen. Oruç tutan Fatoş’un şöleni apayrı tabii. Malum çocuk oruç tutmuş; “oruç hediyesi” diye bir şey var. Bir de Bayram hediyeleri, bayram harçlıklarıyla birleşince muazzam bişey çıkıyor ortaya.

Canım ailem, canım komşu teyzelerim, komşu dedelerim, komşu amcalarım her birinize ne kadar teşekkür etsem az; Ramazan ruhunu içime işlettiğiniz için, sevginiz için, mutlu ramazanlarım için. (Çok ağladım buraya kadar; kah mutluluktan, kah şu an hissettiğim yoksunluktan, kah özlediklerim için…)

Yıllar içinde Ramazan heyecanım hiç değişmedi. Heyecan sebeplerim değişti… Gün geldi evlendim, iftar için misafir ağırlamalar heyecanlandırdı, (Bu arada Ramazan kışa gelmeye başlamıştı günler kısa, iftar saati erken, misafirler iftara gelir, sohbetler oyunlar sahura kadar devam eder, sahuru da yapıp vedalaşılırdı.) gün geldi çocuklarımın ilk oruç heyecanlarını yaşadım …

Canım Ramazan çocukluğumdan beri bir şekilde 12 ayın ve gönlümün sultanı oldu benim için öyle ya da böyle. Son dört yıldır bambaşka anlamlarını sundu bana. Öncelikle Ramazan’ın özünü anlamamı, sonrasında kendi özüme, yüreğime dönmeme vesile oldu. Artık orucun anlamı çok başka… Bütün azalarımla oruç tutmak ne demek biliyor ve amel etmeye, hayata geçirmeye çabalıyorum.

İki yıldır sevgili @denizertencom vesilesiyle bir ay boyunca her gece hiç tanımadığım dua kardeşim için dua ediyorum. O benim, ben onun için dua ediyoruz aslında… Son iki yıldır muhteşem lezzette, gayretle, huşu içinde az uykulu, bol huzurlu geciyor Ramazan’ım. Gündüzünde sitemizin mescidinde mukabele, gecesinde teravih ve @denizertencom ‘un verdiği ödevlerimiz derken sahur vakti geliyor.

Birbirinin aynı gibi geçen otuz gün ve hiç bitmese diyorum tadı damağımda kaldı yine.

Ramazan aynı ramazan anlamı değişse de heyecanı aynı heyecan; çok şükür bin şükür.

Yazımı yazmaya ramazanın ilk günü başlamıştım, lakin sağlık sorunları sebebi ile sosyal medya ve telefonumdan uzak durma kararım nedeniyle bitirmem son gününe nasip oldu. Olsun geç olsun, güç olmasın. Buradan bana Ramazan boyunca tatil veren, durumumu anlayışla karşılayan sevgili editörüm @didemcelebiozkan ve sevgili @senveben.biz.tr aileme kocaman teşekkür ediyor ve her birini sevgiyle kucaklıyorum bahaneyle bayramlaşmış da olduk böylece :)) Bir taşla iki kuş yani 😉

Sevgili okuyanlarım; siz yazımı okuduğunuzda bayramın ikinci gününü kutluyor olacağız; sevdiklerimizle öncelikle sağlıklı, değer verdiğimiz, değer gördüğümüz, mutlu, huzurlu, neşe dolu bayramlarımız olsun inşaAllah 🤲

Bir kaç Ramazan davulcusu manisi ile ile veda ediyor ve hepinizi sevgiyle kucaklıyorum:

İşte yazım, büküm büküm
Marifet sırtımda yüküm
Çok sayın Bursalılar,
Size selamunaleyküm…

Davulcular Ramazan bülbülleri
Öte öte dolaşır binbir yeri
Yeşil, pembe ışık saçar fenerleri
Giderirler gönüllerden kederi

Dum dum dum dum

Davulcular yağlı börek, sütlü güllaç
Pek severler, istemezler hiç bulamaç
Mest olurlar, çınlatırlar geceleri

Dum dum dum dum
🔊🔊🔊

Ulu Cami direk ister
Söylemeye yürek ister
Benim karnım toktur
Ama arkadaşım börek ister
Alaylı olsun alaylı
Tepsisi olsun kalaylı
Yağı peyniri bolca olsun, yemesi olsun kolaylı 😊

Dum dum dumm
🥁🥁🥁

Gecelerin ayazına
Baklavanın beyazına
Gül suyundan abdest alın
Buyurun Bayram namazına

💫💫💫💫

Ramazan’da eve gelenlere söylenen bir söz geldi aklıma;

“Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, akşamlar yakın olsun.”

Sizler de hoş geldiniz,
sefalar getirdiniz sayfama.
Huzurlar yakın,
neşe dolu bayramlarınız olsun inşaAllah.

Fatoş Şahin

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Arzu Güngör 6 Haziran 2019 at 18:15

    Canım inan beni çokkkkkkk eskilere götürdün beni. Seninle aynı sene doğumlu olduğumuzdan hemen hemen aynışeyleri yaşamışız. Çok duygulandım, bir o kadar da üzüldüm.
     
    Hayatımın en zor, en yanlız ramazan ayını ve bayramını geçiriyorum. Etrafım bir zamanlar insan doluyken (kuru kalabalıkmış şimdi anlıyorum) şimdi kimsecikler kalmadı yanımda.
     
    Eskileri tekrar yaşattığın için çok teşekkür ederim. Kalemine, yüreğine sağlık Fatoşcum 😘❤🌹🤲

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan