Münferit Tatile Giderse

Hangimiz Gerçekten “Yazar”ız?

22 Ağustos 2019

Yazı: Hangimiz Gerçekten "Yazar"ız? | İkinci Bebeğim Yolda | Yazan: Gülşah İslamoğlu

Kaç kişi editör desteği olmadan yazabiliyor?

Gerçekten merakımdan soruyorum. Memlekette 100 yazar varsa bunun %70’i bence editör desteği almadan doğru yazamıyor. Doğruyu söylemek gerekirse de zaten artık günümüzde elinizi sallasanız yazara çarpıyor. Ülkede her 5 kişiden biri “Ben yazar’ım” diyor. Ama sorsan çoğu ne yazım kuralı biliyor, ne de noktalama işareti…

Durum böyle olunca da okuma yazma bilen herkes yazar oluyor.

“Ben yazarım” derken hiç özeleştiri yapıyor muyuz? Ben mesela gazetede ya da dergilerde yazım çıkacağı zaman hep “Turizmci Yazar” ya da “Arıza Otelci” olarak atarım imzamı. Nedeni de şu;

Ben turizmciyim abi. Sadece başımıza gelen olumsuzlukları mizaha vurarak paylaşıyorum. Ne yazım kurallarını biliyorum, ne de noktalama işaretlerini. Yalan yok öğrenebileceğimi de sanmıyorum. Ama bunu da açık yüreklilikle söyleyebiliyorum. Çünkü diğer türlüsünü içim almıyor. Bu işi gerçekten en ince ayrıntısına kadar noktalama işaretleri, yazım kuralları, dilbilgisi vs. bilip yazan kişilere de “yazar” deniliyor, bana da…

Ben de “yazarım” demeyi onlara karşı yapılmış bir saygısızlık olarak görüyorum.

Haa şu var. Yazılarım okunuyor olabilir. Seviliyor olabilirim. Belki de bahsetmiş olduğum nitelikteki yazarlardan daha çok okunuyor da olabilirim. Bu da okuyucunun takdiri. Ona bir şey diyemem. Ama ben ya da benim tarzımda yazanlar henüz tam olarak yazar değiliz.

Kitabı binlerce satmış kişilerin hiç editörlerinden bahsedilmiyor! Bence her iyi yazarın arkasında iyi bir editör ya da redaktör vardır. Mesela bizim dergide sayısını bilmediğim kadar yazar var. Ama hepimizin de bence yazım kuralları ve işaretleriyle sorunu var. Artık ne kadar sorunu varsa geçen gün editörü de çıldırtmışız. WhatsApp grubuna bir mesaj geldi. Hatun sık kullanılan ve sık hata yapılan aylar, günler, ne bilim işte tarihler, ya da işte –de –da ayrımları vs. bununla ilgili metin yazmış. Abe, demiş, sokarım bu aşkın ızdırabına, doğru yazın artık amk.

Hatta yazım kurallarından ne kadar uzaksak artık editörün örnek olarak yazdığı 17 Eylül örneğini dergide hatunun biri buluşma günü olarak algılayıp, sevinmiş.

He 17 Eylül’de Kadıköy iskelesinde buluşacağız 😝

Oğlum o değil de şu an bu yazıyı saat 21.45’te otelde patronun ofisinde yazıyorum. Gece patron odasındaki koltukta yatacağım. Umarım sabah patron gelmeden ben uyanmış olurum.

“Gülşah yatağın mı yok?” dediğinizi duyar gibiyim. Yok şerefsizim. Otelde kaldığımız odalara kadar satmışız. Birazdan da ofis masasında gömleğimi ütüleyeceğim.

Benim derdim bana yetmiyormuş gibi bir de nelerle uğraşıyoruz?

Anlatayım bakın

Geçen gün otele günlük kullanıma bir adam geldi. Adam içeri girdiğinde nasıl efendi duruyor. Neyse abi aradan 2 buçuk saat ya geçti ya geçmedi hemen bir şikâyet. Neymiş efendim adamın biri hatunlara sarkıyormuş. Kim lan bu? Bir baktık ki bizim bu günlük kullanıma gelen genç adam. Adam sarhoş. Oğlum ne ara geldin, ne ara içtin, ne ara sarhoş oldun amk?

Adamı zil zurna, resepsiyona getirdiler. Adamı göndereceğiz de abim Adanalıymış, benim memleketli 😉

“Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Durun bir telefon görüşmesi yapacağım. Bırakın,” diyor. Neyse bıraktık. Adam konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor. Ünlü bir mafya var, sözde onunla konuşuyor. Onun adını söylüyor. Abi beni çıkarıyorlar vs. 15 dakika adamın telefon görüşmesinin bitmesini bekledik. Anasını satayım bir de ne görelim telefon kapalı. Adam kendi kendine konuşuyor. Tam çıkaracağız ve beklenen an;

“Ben canlı bombayım. Patlatırım burayı.”

Allah bizim belamızı versin. Biz bunlarla uğraşmak için mi okul okuduk lan?! Oğlum yıllarca harç parası yatırdık. Lan onu geçtim kaç yıl ev kirası ödedik. Ne için? Elin Adanalısı gelsin, içsin, ben canlı bombayım desin diye.

Ayy durun otel +16. Yine 13 yaşında çocukla gelmiş bir aile. Tanrım gene kavga var. Ben gidiyorum gençler, çok işim var. Daha duş almak için bir misafirden izin alıp odasına gireceğim 🤦🏻‍♀️

Kendinize popüler davranın. Sizden kıymetlisi yok.

Neyse hadi mizahla kalın.

Gülşah İslamoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 22 Ağustos 2019 at 19:52

    Ahhahaha yine nefis bir yazı. Editörlerimize de kocaman sevgilerimi yolluyorum buradan ♥️♥️♥️♥️

  • Yanıtla Mustafa Kara 22 Ağustos 2019 at 21:36

    🤣🤣🤣🤣🤣🤣 Of ya ne çekmişssin Resepsiyonda canlı zaten de zil olmuş size çalmaya kalkmış 😃 yazım kuralı önemli bak telefonlar bile bizi düzeltiyor doğru yaz diye 😃🤣

  • Yanıtla Hande S. Sinan 22 Ağustos 2019 at 23:11

    Hahhahahaha Gülşah, Adanalı’ya koptum.

  • Yanıtla İrem Savaş 24 Ağustos 2019 at 14:45

    Gülşah yaa! Yeniden günüme renk kattın 🌼
     
    Didem Ablacığımı “abe” derken hayal ettim ama hiç olmadı, düşes gibi hanımefendiyi ne hallere soktun 😂
     
    Kalemine sağlık, seni seviyorum 💚

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan