Satır Arası

Haklı Olmak

2 Ağustos 2019
Yazı: Haklı Olmak | Nalan Erpolat
Hayat iletişimden,
iletişim bazı çatışmalardan,
çatışmalar da haklı-haksız
ayrımından ibarettir.

Tartışan ya da herhangi bir konuda karşı karşıya gelen insanlara göre her zaman bir haklı ve bir haksız vardır ve tabii ki hep ve kesinlikle kendisidir, haklı olan.

Çocukken ebeveyn çatışmasında kendini haklı görür insan; anne ya da baba olunca aynı konuda yine odur haklı olan.

Öğrenciyken haklıdır; öğretmen olursa ileride aynı konuda bu defa öğretmen haklıdır.

Öğretmen veli ile çatışır haklıdır; mesleği öğretmenlik olan veli, öğretmen karşısında yine haklıdır.

Kişi, çalışan olarak haklıdır; ileride kendi işinin sahibi olunca patron olarak haklıdır.

Bir kadın gelin olarak haklıdır; kayınvalide olur yine haklıdır.

Eş tartışmalarında kişi zaten hep kendi haklıdır.

Kısaca, ciddi bir ego savaşıdır haklı olmak ve tabii ki ego hep öndedir.

Haklı Olmak Mantıksal Değil; Duygusaldır.

İnsan mantığı ve bilinciyle haksız olduğunu bilse de duyguları hiç bir zaman bunu kabul etmez. Hep haklılığını ispat etmek için karşısındakine “mantıklı düşün bak, durum böyleyken böyle…” gibi cümleler kurar ama aslında haklı olmak ya da kendini buna inandırmak tamamen duygusal bir yaklaşımdır.

İnsan haklı olmayı ya da herhangi bir öngörüsünde haklı çıkmayı her zaman ister; hatta çok ilginçtir ama olayın sonucu olumsuz bile olsa içten içe memnun olur haklı çıktığı için. Memnun olur ama mutlu olamaz. İşte tam da burada mantığı devreye sokabilmelidir kişi.

Haklı olmak yerine mutlu olmayı seçebilirse eğer, mantıklı davranmış ve egosunu yenmiş olur. Öngörüsünde haksız çıktığı olumlu bir sonuç karşısında; “Ben böyle düşünmüştüm, o yüzden şöyle konuşmuştum ama haksızmışım; iyi ki yanılmışım da sonuç bu oldu,” diyebildiği an ve bunu çekinmeden söylemeyi alışkanlık haline getirdiği zaman artık egosunu yenmiş, mutlu ve huzurlu bir insandır.

Tamamen Haklı Olmak

Bir kişi herhangi bir konuda tamamen haklı olabilir mi? Bunun aslında tek ve net cevabı var.

HAYIR

Doğada hiçbir şeyin %100 doğru olmaması gibi, hayatta tamamen haklı olmak da mümkün olmaz, olamaz. Küçük de olsa karşı tarafın da bir haklılık payı vardır. Ne de olsa her insanın; yaşı, konumu, yaşam şartları, hayat tecrübesi, yaşanmışlıkları birbirinden farklıdır ve bu farklılıklar çerçevesinde, herkes bir parça da olsa haklıdır.
Aslında tartışma anında ya da çatışılan süreç içinde, karşı tarafın da bir miktar haklı olduğunu kabul etmek, kişinin en çok kendisi için faydalıdır çünkü kişinin daha makul düşünebilmesini, kendi hatalarını da görebilmesini sağlar dolayısıyla öfke duygusunu azaltır. Stresten sıyrılıp, rahatlar, özgürleşir.

Tamamen haklı olduğunu anlatmaya çalışması insanı çok yoran bir durumdur. Hayatta birçok sıkıntı, halledilmesi gereken birçok problem varken, hayatta bu yorgunluğu da üstlenmeye değmez.

İlişkilerde ufak hatalar gayet insanidir, bu hataları belli etmeme çabası ile yorulmaktansa, haksızlığı kabul edip, rahatlamak ve her iletişimden güzel çıkarımlar yaparak hayata devam etmek, mutlu olmanın yollarındandır.

Hayatta yorgunluk yerine, mutluluk tercih edilmelidir.

Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Barış Savaş Tutar 1 Mayıs 2020 at 13:43

    Söyledikleriniz çok doğru.
    Uygulamak ise çok zor…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan