Genç Kalemler

Bilge Kadın | 1

15 Eylül 2019

Yazı: Bilge Kadın | Yazan: Pınar Sude Genç

Ben anlamıyorum, anlamak için çaba da gösteriyorum oysa ki ama yok! Hiçbir açıklaması yok bu insanların. Zihnim kalabalık bir AVM’nin rahatsız edici uğultusu gibi, asla susmuyor.

Bir yanım kabul edemiyor ama bir yanım da “İnsanlar BÖY-LE! Ne bekliyordun ki?” diye çığlık çığlığa haykırıyor.

Sonra hayatımın kılavuzu olan Bilge Kadın’ın sözlerinin gölgesi düşüyor aklıma.

Yine bir insanı çok sevmiş, gerekenden fazla bağlanmıştım. Tabii kaçınılmaz ayrılığı gelince de günlerce ağlamış, sayamadığım kadar çok kez, yalnızca oturup güneşin odama doğuşu ve beni karanlığa terk edişi rutinlerini bekler olmuştum.

Melâl içinde geçirdiğim günlerde şunları söylemişti bana Bilge Kadın:

“İnsanlar gün geçtikçe insanlıklarından uzaklaşıyorlar. İnsan dediğimiz varlık; düşünme yeteneği olan, dille, sözle anlaşan, en gelişmiş canlı sayılan yaratıktır öyle değil mi? Fakat insanlar dille de sözle de anlaşamaz hâle geldiler. Birbirinin kuyusunu kazan, karşısındakinin gözüne baka baka yalan söyleyebilen, birbirini dinlemeyi beceremeyen tuhaf bir varlığa dönüşür oldular. Ama bu insanlara benzemeyen, herkes karanlığa küfrederken, karanlığa ışık yakmayı tercih eden, alışılagelmişin dışında bazı insanlar vardır: Özel insanlar… Onlar diğerlerinden çok farklıdır. Tanışınca anlarsın, tebessümünü görünce anlarsın, inceliğinden ötürü göremediğin bir düşüncesini sonradan fark edince anlarsın.

Özel insanların farkı nedir biliyor musun? Hani kendi kendine ağlarsın ya içli içli. Bu sefer gerçekten yıkıldığını düşünürsün ancak her seferinde ayağa kalkar, küllerinden doğarsın. Kimsenin omzunda ağlamazsın, kendini yine kendin teselli edersin. İçinde tuhaf bir yalnızlık, yalnızlığının içinde de tuhaf bir güç vardır. Özel insanlar o güçlerini yalnızca kullanmazlar, etraflarına da saçarlar. Belki o gece ağlamaktan uyuyamamıştır, dertleri onu tıpkı bir mayın tarlası gibi içine hapsetmiştir, kıpırdayamıyordur… Özelse eğer gerçekten, o gecenin sabahında senin basit bir olaydan dolayı sıkılan o canını düzeltmeye çalışır.”

Ben, onu tanıdığımı zannetmiştim.

Ne de olsa tebessümü ile günüme güneş açtırıyor, ince düşünceleri ile masmavi gökyüzünü bana armağan ediyordu.

Yanılmış olmalıyım, tanıyamamışım işte. Zaman geçtikçe, aslında yalnızca kendi duygu ve düşüncelerini önemseyen garip bir insan buldum karşımda. Kendini olduğundan daha farklı göstermeye çalıştığını fark eder oldum. Tabii ben fark edene kadar oldukça zaman geçmişti. Bu davranışlarda bulunacak kadar basit olacaksa kendini çözülmesi güç bir matematik problemi gibi göstermesi neden?

Bir gün bu konu hakkında da şunları söylemişti Bilge Kadın:

“Dünyadaki en basit insan hangi insandır diye sorarsan; kendini ulaşılmaz, zor bir insan gibi göstermeye çalışan iki yüzlü insandır, derim. Kendini olduğundan farklı gösterme çabasına girmesi, kendi karakterine ve düşüncelerine saygısızlık olur. Kendine saygısı olmayan insanın kimseye saygısı olmaz, basit ruhlu insanlardır onlar. Basit insan işte, kendini farklı göstermeye çalışır. Kendini farklı göstermeye çalışması da topluma karşı yaptığı bir aldatmacadır, beraberinde ikiyüzlülüğü getirir.”

Bilge Kadın’ın söyledikleri yapboz gibi zihnimde parça parça oturmaya başladı.

Bazen, söylediklerini anlasam bile başımdan geçmeden, tecrübe etmeden altını dolduramıyorum söylediklerinin. Tecrübe edince de olaylar bir yaşanmışlık, Bilge Kadın’ın söyledikleri de yaşanmışlıklarımın ana fikrine dönüşüyor. Peki tecrübe edebilmek için illa hata mı yapmam gerekir? Çünkü tecrübe hata yaptıkça oluşur. Öyleyse doğru yolda mıyım? Bilmiyorum. Hata yaptığım için kendime çok kızıyorum. Yanlış insanlara zaman ayırdığım için kendimi suçluyorum. Genel olarak insanlar ile ilgili yanılıyorum.

Bu dünyada benim işim ne anlayamıyorum. Niye varım? Ben o insanlara benzeyemiyorum. Diğerleriyle kendimi bağdaştıramıyorum. Hele insanlığa giriş yapmayı becerememiş o vahşi varlıklar ile… Onlarla tek ortak noktamız nefes alıyor oluşumuz. Mesela susuz kalmış bir kedi miyavladığında içim yanıyor benim, kalbimde bir ateştir başlıyor alevlenmeye, canım yanıyor. Ben o canlının susuzluğuna dayanamazken başkası nasıl bir bıçakla katledebilir ki! Tuhaf, çok tuhaf.

Bir şeyler ters gidiyor. Kimse uyanmıyor, yalnızca herkes sayıklıyor.

Sayıklamayı kesip uyanın!

Neredesiniz?

Uykulu bir ses kimseye bir şey kabul ettiremez. Duyulması güçtür o sesin, bilinçaltının derinliklerinden gelmesinden ötürü… Oysa ki bize güçlü bir ses lazım. Hiç mi anlamıyorsunuz? Yoksa ben mi her şeyi fazla anlıyorum, ben mi çok bilinçliyim? Belki de Dostoyevski haklıdır; her şeyi fazla anlamak psikolojik bir hastalık olabilir. Bundan mıdır bu şizotipal hallerim, içimde daima sürüp giden düşüncelerim?

Yoksa çok mu akıllı sanıyorum kendimi? Kimse farkında değil ama olanların. Dünya dönüyor, her şey başa sarıyor. Her şey başa sardıkça tekrarlanıyor olaylar. Oysa ki, her başa sarış bir başlangıç demektir. Neden başlangıçları değiştirmiyoruz? Kimse sıkılmadı mı aynı hikayeleri okumaktan?

Merhaba, ben Bilge Kadın.

Evet söylediği gibi şizotipal halleri var benim karakterimin. Evrenden bazı mesajlar aldığına inanıyor, olağandışı algısal yaşantılara sahip, insanlar ile iletişim kurmakta güçlük çekiyor, düşünme biçimi alışılagelmişin çok dışında. Ah, benim karakterimin dedim değil mi? Kafanız karışmış olmalı. Bilge Kadın, bu karakterin içinde. Yani biz aynı kişiyiz. Karakterime bu ders verici sözleri fısıldayan kişi kendisinden bir başkası değil.

Her insanın bilgesi, farkında olmasa da ta kendisidir.

 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Pınar Sude Genç

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 15 Eylül 2019 at 11:54

    Merhaba,
    Başınız sıkışınca, ancak canınız yandığında, girdiğiniz yolun yanlış olduğunu görüp ya da gördüklerinize, duyduklarınıza tahammül edemediğiniz anlarda, bir tek ben mi farkındayım dediğiniz zamanlarda, özellikle de <>B>Bilge Kadın‘ın haklılığını görünce, yine en çok ona kızıyorsunuz değil mi?
     
    Çok haklısınız, hem de sonuna kadar.
     
    Özel insanların artması dileğiyle.

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 15 Eylül 2019 at 13:34

      Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. 🌚

  • Yanıtla Saliha Karamanlar 15 Eylül 2019 at 12:08

    Ya mükemmel olmuuş. Bayıldım. Sen yaz, biz okuyalım 😍❤️

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 15 Eylül 2019 at 13:34

      Çok teşekkür ederimmm. ♥️

  • Yanıtla Mukadder Özmen 15 Eylül 2019 at 17:04

    Bilge kadın… İçimizdeki bilge kadınlarla dost ve yoldaş olmak temennisi gönderiyorum herkese. Teşekkür, Pınar Sude Genç..

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 15 Eylül 2019 at 17:30

      Hayatımda gördüğüm en güçlü Bilge Kadın’sın sen..

  • Yanıtla Beril Erem 17 Eylül 2019 at 08:10

    Sude’cim, bütün yazılarını beğenmekle birlikte bu son yazının; üzerinde ne kadar emek harcadığını, kelimeleri, duygu ifadelerini yakalamaya çalışırken ne kadar uğraştığını bildiğimden, bende gerçekten başka bir yeri var.
     
    Kendini bilen insan sorgular bunları ama çok azı yazıya dökebilir. Çünkü insanın bir döngü içinde sorguladıklarını kelimelere döküp doğru ifade edebilmesi gerçekten zaman ister. Özellikle senin yaşlarında…
     
    O nedenle seni yürekten kutluyor ve içindeki Bilge Kadın’ın hiç susmamasını diliyorum.

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 17 Eylül 2019 at 21:26

      Canım Beril Ablacım çok teşekkür ederim, desteğin için, çabaların için, sunduğun sevgin için. Kesinlikle benim için bir editörden çok daha fazla bi’ anlama sahipsin.. 🌚♥️

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan