* Yazının ilk bölümü 👉🏻 Curaçao | 1
Biraz adadan bilgi vereyim, ilk gittiğimde Hollanda Krallığı’na bağlı olan ada, 2010’da yapılan bir referandumla artık bağımsız.
Başkent Willemstad iki bölümden oluşuyor; Punda ve Otrobanda.
Yüzen Köprü Queen Wilhelmina (Emma)
Bu iki yakayı birbirinden ayıransa dünyanın en uzun yüzer yaya köprüsü Quenn Wilhelmina (Emma). Bir zil sesiyle köprü kenara çekiliyor ve büyük tonajlı bir geminin geçeceğini anlayan yayalar da bu ilginç olaya zevkle tanık oluyorlar.
Gelelim rengarenk evlerden oluşan mimarisine; rivayete göre 19. yy’da zamanın valisi, beyaz binalardan yansıyan güneş ışıklarının migrenine iyi gelmediği inancıyla tüm evlerin renkli boyanmasını buyurmuş. Valiye iyi gelmiş mi bilmem ama bugün kenti özgün bir hale getirdiği kesin.
Willemstad Mimarisi
Oteller
Curaçao’ya dalış için gidiyorsanız kalacağınız lokasyonla, sadece tatil olsun bana yeter için kalacağınız oteller farklı bölgelerde. Arzunuza göre her kategoride otel mevcut. Restaurant, bar, cafe ise sayısız.
Benim favori mekanlarımdan biri downtown’daki Avila Beach otelinin yemek esnasında blues dinleyebildiğim restaurantı. Michelin yıldızlı Dutch şefin leziz yemeklerine eşlik eden harika blues, dalış sonrası sizi başka bir aleme yolculuğa götürüyor. Giderseniz deneyin, hak vereceğinize eminim. Dalış seyahati yorucu bir iştir ama akşamları da ayrı bir keyif içerir, sonunda SAT komandosu değiliz ya 🥂
Dalış Noktaları
Birkaç dalış noktası adı vereyim; tabii ki en başta benim favorim Mushroom forest (her ne kadar 2001 de ilk gittigim halini malum kasirgalar nedeniyle bir miktar kaybetmisse de), Habitat Curaçao’nun House Reef’i, Hell’s Corner, The Superior Producer, Snake Bay, Tugboat at Caracasbai… Daha niceleri mevcut, bu bilgilere İnternet’ten de ulaşabileceğiniz için uzatmak istemiyorum.
Deniz suyu 27-28°, dışarsı da 30°’yi geçmiyor. En önemlisi rutubetsiz bir hava var. Karayiplerin en güzel yanlarından biri havası ve modern şartlara sahip yan detaylar; hastane, market, yeme-içme vb. Bu arada kumarı sevenler için sayısız kumarhane de mevcut.
Tugboat*
Oğlum Berke yeni bir dalgıçtı ve henüz bir batığa dalmamıştı. Batıklar genellikle derin sularda olur ve belli bir yaştan önce derin su uygun değildir. Tugboat’u duyunca tamam dedim. 10-12 m derinde ayrıca kıyıdan ulaşabileceğimiz bir yerde. Oğlumun ilk batık dalışının burada olacağını artık biliyordum.
Attık tüpleri arabaya, haritada işaretli yere gidip park ettik. Giyinip kuşanıp daldık suya. Ara ara yok, bulamıyoruz. Berke’nin hayalkırıklığını içimde hissediyorum. Hayır vazgeçmeyeceğim, tüpümün limiti doğrultusunda devam edeceğim. Olmadı yarın tekrar gelip bıraktığım yerden aramaya yeniden başlayacağım. O kadar kararlıyım 😉
Tugboat
Defalarca daireler çizerek suyun altında dört dönüyorum, Faik “Yok işte” diye işaret ediyor. Ve sonunda üstünden belki de 3-4 kez geçtiğim şeyin aradığımız batık olduğunu anlıyorum; yumuşak mercanlarla kaplı, harika bir batık ve Berke’nin gözlerindeki mutluluk… Neredeyse havalara uçacağım, bulduuuuk. Tugboat küçük bir romorkör…
O yıllarda bir Türk sualtı dergisinde çıkan yazımı okuyan bir doçent hanım, bana mail atmıştı; “Yazınızı okudum, bir workshop için gittiğim Curaçao’da 12 yaşındaki kızım Berke’yle 🙂 (tesadüfün böylesi) bahsettiğiniz batığa şnorkel yaptık, kulağınız çınladı mı?” diyordu.
Böylesi minik anekdotlarınız vardır gülümseyerek hatırladığınız.
Açıklamalar:
Tugboat: Römorkör, Curacao’daki en popüler dalış noktalarından biri. Adanın güneybatı kıyısında, korunaklı ve sığ bir koyda yatan bu römorkör; mercan ve süngerler ile kaplı. 9 metre uzunluğundaki batık, çeşitli renklerde resif balıklarına ev sahipliği yapıyor.
Sevgiyle,
Emel Erem
No Comments