İnce Mevzu

Zor Dostum Çok Zor

5 Eylül 2019

Yazı: Zor Dostum Çok Zor | Yazan: Seda Çağlayan

Canım çok sıkkın, sizden saklayacak değilim. Ne yapsam olmuyor. Nefes almakta bile zorlanıyorum. Sanki başım dönüyor gibi. İlk kez böyle bir şey yaşıyorum.

Dört, beş gündür böyleyim. Nasıl üstesinden geleceğimi de bilmiyorum. Kendimi oyalamak için her şeyi yaptım. Konuşursam rahatlayacağım ama herkesle olmaz. Zaten bence bu yüzden başım dönüyor.

İnsanın pusulasını kaybetmesi çok zor; hepiniz yaşamışsınızdır, anlarsınız beni. Nasıl geçecek bilmiyorum. Zor olacağını biliyordum ama bu kadarı inanın çok fazla.

Zıtlıklar zor.

Zaten bu hayat denilen yol, adımını attığın ilk günden itibaren zor.

Bekarsan yalnızlık zor, evliysen evlilik.

Ve ne hikmettir ki bu zorluk herkes tarafından zaman zaman farklı dozlarda hissedilse de hepimiz için gerçekten hayatlarımızın ortasında mıh gibi duruyor.

Sabah uyanırken yataktan kalkması zor geliyor, akşam uykuya dalması.

Öğrenciyken okula gitmek zor, okul bitince işe gitmek.

Çalışmak zor, işsiz kalmak zor, çocuk sahibi olmak zor, çocuk sahibi olamamak belki daha zor.

Özgürlüğünü kaybetmek zor, özgürken ait olamamak zor.

İlkler zor.

Çocukken annenden ayrılıp okula başladığın gün o soğuk duvarlar arasında ağlamadan durabilmek zor.

Büyüdüğünde minicik çocuğunu o kapıdan yalnız göndermek…

Çocukken arkadaşın kendine başka bir arkadaş bulduğunda ona bozulduğunu gizlemek zor.

Çocukluktan çıkıp yetişkin olduğunda kendini hâlâ ifade edememek…

İlk kez duygularını ifade etmeye cesaret edip tüm çıplaklığıyla yazıya döktüğünde gözetleniyormuş gibi hissetmek zor.

Duygular zor.

Cesaret etmek zor, itiraf etmek zor, gizlemek zor.

Uzaktan izlemek, içinden haykırırken susmak zor.

Kaybetmek zor, bazen kazanmak da.

Vazgeçmek zor.

Vazgeçememek zor.

Vazgeçememek en zor!

Hayat zor

Bitirmek zor, başlamak da.

Kadın olmak, erkek olmak…

Kısacası insan olmak zor.

Kocaman bir insanken kendini küçük bir kız çocuğu gibi hissetmek zor.

Zorlandığını söylemek zor. Nedense…

Sanki zorlanmak suçmuş gibi. Sanki hep çok güçlü olmak zorundaymışsın gibi. Duyguların alınmış gibi. Robot gibi.

Maskelerle dolaşmak zor. Tüm bunları yaşarken her şey toz pembeymiş gibi davranmak zor.

Gururlu olmak zor.

Sevdiğini söylemek zor.

Sevdiğini söyleyememek daha zor.

Paylaşmak zor.

Fark etmek zor.

Yolunu bulmak, bulduğun yolun sana ait olmadığını anladığın o an çok zor.

O yoldan dönecek gücü kendinde bulabilmek zor.

Dönemeyeceğini anlayıp duygularını bastırıp otur aşağı demek zor…

Zor dostum zor…

Peki bu kadar zorluk içinde ne kolay?

Biliyorum ki, yaşadığımız zorluklara ortak olan tek bir insanın olduğunu bilmek bile; o zorluğa katlanmayı kolaylaştırıyor. Bu yüzden yazdım bütün bunları size.

Sizin hayatınızı bugünlerde meşgul eden zorluk her ne ise, bilin ki aynısını yaşayan birileri daha var. Bilin ki siz de yalnız değilsiniz. Tıpkı bugün benim olmadığım gibi.

En derin sevgilerimle,

Seda Çağlayan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Arzu Genç 5 Eylül 2019 at 09:18

    Gercektende 2 yıldır yaşadığım zorlukları kısa kısa özetlemişsin. Her şey o kadar zor ki şu günlerde; nefes bile alamamak, uyku uyuyamamak, her şey çok zor ve ben baş edemiyorum. Yorgunum ruhen, bedenen. Hayatımı düzene sokmaya çalıştıkça bir zorluk daha çıkıyor. Evet belki yalnız değilim belki birileri bir yerde aynı şeyleri yaşıyor ama herkes kendi duvarlarının içinde yalnız yaşıyor zorluğu. Geçecek, bu da geçecek… Neler gecmedi ki bu hayatta… “Bu da geçti çok şükür,” diyeceğiz 👍😘♥️🌹

    • Yanıtla Seda Çağlayan 19 Eylül 2019 at 16:18

      Kesinlikle öyle diyeceksiniz.
       
      “Baş edemiyorum” demişsiniz, bence yanlış, öyle olsa burada bana yazacak kadar bile haliniz olmazdı, çoktan hayattan, insanlardan kopmuş olurdunuz, emin olun başarıyorsunuz. Azar azar, yavaş yavaş olabilir ama başarıyorsunuz. Hatırlayın lütfen; her gecenin sabahı, her kışın bir baharı var…
       
      En derin sevgilerimle

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 5 Eylül 2019 at 13:20

    Merhaba Seda Hanım,
     
    Bütün bu zorlukların, pek çoğunu yaşamak değil mi hayat?
     
    Aslında yaşamak zor. Katlanmak, çare aramak, üzüntüsünü yaşamak, dik durmaya çalışmak. Bunların hepsi yaşamak için değil mi?
     
    Yalnız yaşıyorsanız, sizi birazcık da olsa rahatlatacak çözüm (tabi bence) evinizin sessizliğinde, size yapılanları, yaşamak zorunda olduklarınızı, kısaca isyanınızı yüksek sesle dile getirmek (bazen bayağı işe yarıyor) ve sonra da, sizi üzenlerin üstünü çizebilmek galiba. Çizemediklerinizi de “Bu da böyle, yapacak bir şey yok,” deyip kabullenmekte galiba çözüm. Yoksa hayat çekilmez oluyor, vazgeçilmez olacağına.
     
    Umarım en kısa zamanda, bu sıkıntılı dönemi atlatırsınız.
     
    Sevgiyle ve güzel, yaşanası günler yaşamanız dileğiyle.

    • Yanıtla Seda Çağlayan 19 Eylül 2019 at 16:21

      Nimet Hanım,
       
      Ne güzel nasihat etmişsiniz 🙂 Ve ne doğru söylemişsiniz. İşte hayat böyle bir şey çünkü. Acı-tatlı-inişli-çıkışlı… Tutmaya çalışacağım tavsiyelerinizi.
       
      Çok çok sevgiler, selamlar

  • Yanıtla Leyla Sabuncu 5 Eylül 2019 at 15:56

    Aslında ne de güzel anlatmışsın hayatın içindeki zorlukları. Adım adım geçmişten bugüne ve tabi ki bugünü…
     
    Evet canın sıkılmış. Hayatta attığın adımlar üst üste gelmiş belli ki… Basamakları çıkarken ayağın burkulmuş ve kalbin acımış belki de. Ama her ne olursa olsun dostum, en kötü acı bu olsun çünkü hayat her şeye rağmen pek güzel.
     
    Annecigimin bana eskiden beri söylediği ve herkesin de bildigi bir lafı vardır. Ben küçükken çok canım sıkıldığında “Sıkı can iyidir çabuk çıkmaz” derdi. Ah keşke yanında olabilseydim de dertleşebilseydik, belki bir nebze iyi gelirdim sana.
     
    Sözlerimi Orhan Veli’nin şiiri ile noktalamak istiyor ve seni kokulu koku öpüyorum.
     
    Sevgiyle….
     
    Gün Olur
     
    Gün olur, alır başımı giderim,
    Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
    Şu ada senin, bu ada benim,
    Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

     
    Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
    Çiçekler gürültüyle açar;
    Gürültüyle çıkar duman topraktan.

     
    Hele martılar, hele martılar,
    Her bir tüylerinde ayrı telaş!…

     
    Gün olur, başıma kadar mavi;
    Gün olur başıma kadar güneş;
    Gün olur, deli gibi…

    • Yanıtla Seda Çağlayan 19 Eylül 2019 at 16:23

      İşte bu benim:
      Gün olur, başıma kadar mavi;
      Gün olur başıma kadar güneş;
      Gün olur, deli gibi…
       
      İyiyim ben merak etme:)
       
      Ben de öperim çok çok çok. Canım…

  • Yanıtla Günay Aydın 5 Eylül 2019 at 22:43

    Yalnız değilmişim duygusunu hissettiren bir yazı. Bir ben miyim böyle diye düşünürken… Ve evet, eminim okuyan çok kişi de anlattıklarınızı yaşamakta.
     
    Bir yandan da şöyle düşündüm; sanki her şeyi zorlaştıran kendimiz ya da içinde yaşadığımız sistem bizi buna sevk ediyor. Her şey olmak ve her şeyi başarmak zorunda olduğumuz yanılgısı belki de… Yanılgı çünkü buna da yol açan yine bu sistemde yaşıyor olmanın sonucu.
     
    “Basit” yaşamayı seçmek, yani vazgeçmek bir şeylerden, hayatı minimalize etmek… Belki bu da zor ama tüm diğer zorluklar da belki böylece minimum seviyeye inecek ya da karşımıza çıkacak yeni zorluklar bizi bu denli bunaltmayacaktır.
     
    Baba kalırsa en zoru vazgeçmek… Bunu başardığımızda hayatımızda, çok daha nefes alacağımız alanlara kavuşacağımızı düşünüyorum.
     
    Sevgiler…

    • Yanıtla Seda Çağlayan 19 Eylül 2019 at 16:25

      Vazgeçmek zor evet. İnsanın omuzuna yükü bu koyuyor, haklısınız, her anlamda 🙂
       
      Yalnız değilsiniz, hiçbir zaman 🙂
       
      Çok teşekkür ederim desteğiniz için.
       
      Sevgiler

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan