İnsan yaşamı boyunca yaşı ile doğru orantılı olarak farklı evrelerden geçer. İstese de istemese de bu evreler içerisinde gelecekte bulunacağı konumu etkiyecek olan bir takım kararlar vermek durumunda kalır. Çevresel etkiler ve ailenin ekonomik boyutu, bu kararlar içerisinde, bulunulan çemberin çapını belirler. Eğer bu iki etmen negatif ise çember daralır ve insan o koşullar içerisinde, bulunduğu ruh hali ile karar vermek durumunda kalır. En acı olanı ise, yıllar sonra geçmişe dönüp bakar ve geçmişteki o zamanın koşularını hiç düşünmeden “keşke” söylemleri ile kendisini cezalandırır.
Nedendir bilmem ama sanki sadece acılar ve kötü günler yoğunlukla kodlanır hafızalarda. Biraz daha derin düşününce de birkaç güzel hatıra canlanıverir belli belirsiz şekilde. Oysa ki her yaşın bir güzelliği, her acının de bir sevinci vardır yaşam boyunca.
Doğru veya yanlış karar diye bir şey yoktur aslında. Yaşam esnektir. Bu esneklik insanın kendisini tanıması ile ilişkilidir. Kendini tanımadan değişimi başlatmak mümkün değildir.
Gerçekten tam anlamıyla kendimizi tanıyor muyuz?
Elbette bu oran, insanın yaşamı ve kendisini ciddiye aldığı şekli ile kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Fakat ben kendisini ne kadar tanırsa tanısın insanın keşfedilmemiş yönlerinin oluğunu düşünüyorum.
Kendisini gerçek anlamda keşfetmeye başlayan bir insanın yaşamdan aldığı mutluluk, keyif ve enerji giderek artar. Kendini keşfetmek, olaylar ve durumlar karşısındaki verilen tepki, düşünceler ve beden dili ile sınırlı değildir.
Kendini keşfetmenin birkaç pratikleri ve bölümleri vardır.
Aşamaların ilk ikisinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Birinci Pratik:
Birçoğumuz sabah kalktığımızda işe gitmeden ve gece uyumadan önce olmak üzere, yani günde en az iki defa, ayna karşısında oluruz. (Kadınlar erkeklere oranla elbette daha fazla 😁) Çok uzun sürmeyen bu aktivitede kendinizi incelemenizi öneriyorum. O gün içerisinde yaşadığınız birkaç olayı aklınıza getirerek aynı konuşma şekli, ses tonu ve beden dilinizi kullanarak nasıl göründüğünüze bir bakın. O gün içerisinde sizden çok karşınızdaki insanların sizi nasıl gördüğünü ve sizi nasıl algıladıklarını keşfetmek istiyorsanız bu sizin için çok önemli bir anahtar olacaktır.
İkinci Pratik:
Aynada kendinizi gördünüz ve olumlu/olumsuz yanlarınızı değerlendirdiniz. Şimdi sizin için önemli bir iş toplantısında olduğunuzu veya ilk kez buluşacağınız, etkilemek istediğiniz biri ile yemekte olduğunuzu veya yoğun katılımlı bir panelde konuşmacı olduğunuzu düşünün. Karşınıza bir kamera koyun ve o anı gözünüzde canlandırın. Bir soru veya konu karşısında vereceğiniz ilk cevabı kaydedin. Sonra hemen ikinci cevabınızın çekimini yapın. İkisi arasında çok büyük farklılıklar göreceksiniz. Bu aktiviteler sizin geliştirmeniz gereken alanları da ortaya çıkarır. Çok basit görünen bu iki pratik Karete-Kit filmindeki Cilala/Parlat taktiği ile eşdeğerdir. 😁
Günlük yaşamımızda da bu böyledir. İlk cevabı önce kendimize vermemiz bizi daha doğru ve olumlu sonuçlara götürür.
Aynı zamanda bu iki pratik ciddi anlamda kendinizi keşfetmenizi kolaylaştırır ve yetenlerinizi ateşler.
Devamı bir sonraki yazıda…
Sevgiler,
Mustafa Çağa
No Comments