Biraz Kitap

Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın

1 Ekim 2019

Kitap: Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın | Yazarlar: Umberto Eco & J.C. Carriere | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın | Umberto Eco & J.C. Carriere

Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın, çok kaliteli bir sohbet kitabı.

Umberto Eco ve J.C.Carriere, kitaplar ve sinema başta olmak üzere genel olarak kültür ve hayat üzerine söyleşmişler.

E-Kitap

E-kitaplar hakkında görüşlerini merak ettim. Ben e-kitabı çok pratik buluyorum. Yer kaplamıyor ve taşınabilme kolaylığı var. Şu an e-kitabımda 400’den fazla kitap var. Çantamda en az 400 kitap taşıyorum yani aslında. Mükemmel bir kolaylık.

Kimisi kitabın fiziki halini, kokusunu, kitaplıkta dizili olmasını… vb sever. Onu da anlayabiliyorum.

Umberto Eco da bu konuda benimle aynı fikirde. E-kitabın pratikliğinden bahsediyor. Ayrıca fiziki kitapların yıpranmasından dert yanıyor. Yani e-kitap kitabı öldürmeyecek.

“Kitap tıpkı kaşık, çekiç, tekerlek veya makas gibidir. Bir kere icat ettikten sonra daha iyisini yapamazsınız.”

E-kitabın dezavantajı olarak ise şunu söylüyor, teknoloji gelişip e-kitap okuyucular da kullanılamaz hale gelirse ne olacak?

“Beş yüz yıl önce basılmış bir metni okuyabiliyoruz hâlâ. Ama topu topu birkaç yıllık bir elektronik kaseti veya bir CD-ROM’u artık okuyamıyor, seyredemiyoruz.”

Teknoloji gelişiyor, iyi güzel, ama eskiden kullandığımız şeyleri artık kullanamaz hale geliyoruz aynı zamanda. Eskiden diskete kaydettiğimiz veriler artık disketin kullanılabileceği bir alet olmadığından başka bir şeye aktarma zorunluluğu doğuruyor. Bu yüzden evinde 8-10 tane bilgisayar olan birinden bahsediyorlar kitapta. Eski teknoloji aletlere kaydedilmiş verileri açabilsin diye.

“Kalıcı veri depolama ortamlarından daha geçici bir şey yok.”

Gelişen Teknoloji ve Uyum

Çok güzel bir konuya da değiniyorlar, “Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın”da. Teknoloji gelişiyor, tam yeni teknolojiye uyum sağladım diyorsunuz, hop bir yenilik ve bir değişim daha.

“Ömrünüzün birkaç ayını bisiklet öğrenmeye ayırırdınız, bunu dağarcığınıza bir kere attınız mı geçerliliğini ömür boyu korurdu. Şimdiyse yeni bir bilişim programını anlamak için iki haftanızı ayırıyorsunuz ve bu programa aşağı yukarı hakim olduğunuzda bir yenisi satışa sunuluyor, dayatılıyor.”

Yani artık bilgilerimizi devamlı güncellemek zorundayız. “Ebedi öğrenciler olmaya mahkum edildik.”

“İlkel dediğimiz, değişmeyen dünyalarda, ihtiyarlar iktidar sahibidir çünkü bilgi birikimini çocuklarına aktaran onlardır. Dünya devamlı devrim halindeyken, elektroniği anne babalarına öğreten çocuklar oluyor. Peki ya kendi çocukları, ne öğretecek onlara?”

Böyle düşünmek biraz ürkünç geliyor. Bu ürkünçlükler hakkında daha fazla bilgi için bkz 👉🏻 Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi

Okumuş Gibi

Bazı kitapları okumadan bilgi sahibi olabiliriz. Bunu Umberto Eco da kabul ediyor.

“Savaş ve Barış’ı ancak kırk yaşımda okuduğumu itiraf edeyim. Ama daha önce okumadan özünü biliyordum.(…) Binbir Gece Masalları’nı ilk sayfasından son sayfasına kadar kim okudu? Kama-Sutra’yı gerçekten kim okudu? Oysa herkes ondan söz edebiliyor, hatta bazıları uygulayabiliyor da. Diyeceğim, dünya okumadığımız ama hakkında aşağı yukarı her şeyi bildiğimiz kitaplarla dolu.”

Atlayarak Okumak

Çocukken okuduğum kitaplarda betimlemelerden çok sıkılır, direkt diyaloglu kısımları okurdum. Umberto Eco da aynısını yapıyormuş:

“Tıpkı bir romanda, bir diyaloğun habercisi olan tırnak işaretlerini arayanlar gibi. Gençliğimde, macera öyküleri okurken, sonraki diyaloglara gelmek için bazı bölümleri atladığım olmuştur.”

Hepsini Okudun mu?

Evinde zengin bir kitaplığı olan insanlar, eve yeni gelen misafirlerinin şu sorusunu duymuşlardır: “Hepsini okudun mu?”

Umberto Eco da bu soruyu duyuyormuş. Buna cevabı şuymuş:

“Kendi adıma iki cevabım var.

İlki: ‘Hayır. Bu kitaplar yalnızca önümüzdeki hafta okumam gerekenler.’

İkinci cevap da şu: ’Bu kitapların hiçbirini okumadım. Yoksa niye tutayım ki?’

Muzip bir cevap.

Bir de şu soruya cevabına bakın:

“Bana şu ya da bu kitabı okudunuz mu diye sorduklarında, temkini elden bırakmadan hep şu cevabı veririm. ‘Biliyor musunuz, ben okumam, yazarım.”

Uffff, çok havalı.

Öldükten Sonra

Umberto Eco’ya öldükten sonra kitaplığına ne olacağını sorduklarında halk kütüphanesine verilebileceğini ya da müzayedede satılabileceğini söylüyor.

Sahi ne oldu acaba kitaplığına? Şöyle bir kitaplığı vardı çünkü, sıkı durun: Iblioteche: Umberto Eco | YouTube

Kitaplar, genel kültür ve yaşam hakkında bir başka söyleşi olarak ilginizi çekerse İlber Ortaylı’nın şu kitabını önerebilirim:
bkz 👉🏻 Bir Ömür Nasıl Yaşanır

Saygılarımla,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan