Münferit Tatile Giderse

Yazarların Yayınevleri ile İmtihanı

23 Ocak 2020

Gülşah İslamoğlu | Münferit Tatile Giderse | Yazarların Yayınevleri ile İmtihanı

Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Şimdi okurlar; “Ulan önüne gelen kitap yazıyor, oturduğu yerden para kazanıyor” diyorlardır. Evet evet, o kadar güzel para kazanıyoruz ki(!) bankalar bile, ”Bu kadar parayı biz saklayamayız” deyip geri gönderiyorlar.

Bakın ben size kitap yazma ve yayınlanma sürecimden ufacık bahsedeyim, sonra siz karar verin bu iş ne kadar kolay ne kadar zor diye.

Yazar, kitabı yazarkenki heyecan ve mutluluğunun, sonraki günlerde sinir ve strese dönüşeceğini tahmin etse gene aynı hevesle başlar mı acaba yazmaya?

Onaylanma

O kadar emek harcıyorsunuz, bir hayaliniz var. Yayınevine gidiyorsunuz. Size diyor ki:

“xxx mail adresine yazınızı gönderin. Size 6 ay sonra dönüş yapılacaktır.”

Bu dönüş olumsuz da olabilir. Beğenip beğenmediklerini 6 ay sonra söyleyecekler. Düşünsenize yazınızı gönderiyorsunuz 6 ay bekliyorsunuz. Sonra size bir mail; “Maalesef eserinizi yayınlayamamaktayız.”

Başka bir yayınevi sizi hiç dinlemiyor bile; “Maalesef biz yayınevimize yeni yazarlar almıyoruz. Mevcut yazarlarla devam etmek istiyoruz” deyiveriyor.

Diğer bir yayınevi daha kitabı okumadan söze direk “1000 adet kitabı 8.000TL karşılığında basabiliriz” diye giriyor. Okumayı bırak, içerikten bi’ haber, belki pornografik yazıyorum, 8.000TL’yi aldın aldın da nasıl basacaksın?

Sonunda da ilk kitabınızın vermiş olduğu heyecanın ve sabırsızlığın etkisiyle size ilk cevap veren yayınevi ile anlaşıyor, imzaları atıyor, derin bir nefes verip, “Oh! Çok şükür rahatladım” diyorsunuz. Hâlbuki her şey daha yeni başlıyor.

Kaç ayda çıkar?

Birinci kitabımın çıkma süresi için 6 ay dediler, 8 ayda çıktı. İkinci kitabım için ise 1 ay dediler, 3 ayda çıktı. Sebebini sorduğunuzda da o öyleydi, yok bu böyleydi vs.

Adamlar kitabın satışa çıkma tarihini kendileri veriyorlar. Sen de ona göre paylaşım yapıyorsun. Verilen gün gelip çatıyor. Bir de ne görüyorsun, kitap satışta yok. Yayınevi ile irtibata geçtiğinde tarihin sadece 1 hafta ötelendiğini söylüyorlar. Tamam, diyorsun, olabilir. Sonra satışa çıkma tarihi bir daha geliyor ve bakıyorsun yine kitabın satışa çıkmamış. Tabi bu süreçte millet de sana yardırıyor; “Hani kitabın çıkacaktı, neden çıkmadı?” Bir de oturup onlara dert anlatıyorsun.

Üçüncü kitabım acaba kaç ayda çıkacak? Çok merak ediyorum. Bu ülkede kitap çıkarmak o kadar zor ki… İnsanı yazmaktan vazgeçirtecek kadar hatta.

Tüm Satış Noktalarında

Yayınevleri ilk başta şöyle der; ”Kitap bütün satış noktalarında raflarda olacaktır. Şöyle reklam yapıyoruz, böyle tanıtımlar yapıyoruz.”

Kitap bir çıkıyor abi, kitabı raflarda görene aşk olsun. İnternet üzerinden, online sitelerden alabiliyorsunuz. O da sitenin insafına kalmış artık. Bazen bakıyorsun 3 iş günü içinde teslimat yazıyor. Bazen bakıyorsun 7 iş günü içinde teslimat yazıyor. Bazen de bakıyorsun stokta kitap olmasına rağmen “Geçici olarak temin edilememektedir” diye bir ibare çıkıyor. Bir süre sonra da sen sapık gibi kendini sürekli o sitede kitabını kontrol ederken buluyorsun.

Kitabınızın satışa çıkma dönemini mümkünse boş olduğunuz, işinizin gücünüzün olmadığı bir döneme denk getirmeye çalışın. Çünkü kitap çıktıktan sonra yazar artık yazar değil, bir kargocudur. Okurlar kitabınızı kitapçılarda bulamadıklarında veya online siteden verdikleri siparişler 10 günde geldiğinde sürekli size yazacak ve kitabı sizden isteyecekler. “En fazla kaç kere gideriz ki?” diye sorabilirsiniz. Hemen cevap veriyorum. Bir gün kargocuya gitmeyeyim ertesi gün gittiğimde kargocu, “Dün neden işe gelmedin?” diyor. Sizi artık kendi personeli sanmaya başlıyorlar.

Yayınevlerinin taahhüt verip boş çıkan sözlerine henüz şüpheyle yaklaşmıyorsanız kitabınız için “Tüm satış noktalarında” dendiğinde “Yayıncının kendisi paylaşmış. Dağıtımını yapmazsa paylaşmazdı herhalde” diye düşünüp siz de aynı şekilde “Tüm satış noktalarındayız” ibaresi ile paylaşım yaparsınız. O noktadan sonra sosyal medyadan öyle mesajlar gelmeye başlar ki aklınız şaşar.

“Gülşah Hanım D&R’dayım. Ama kitabınız yok.”
“Gülşah Hanım şu kitapçıdayım aradım taradım kitabınızı bulamadım.”
“Gülşah Hanım falanca semtteyim. Buraya en yakın hangi kitapçıda kitabınız mevcut.”

Kitabınız alınmak isteniyor, deli gibi satacak ama yok olmuyor. Kitap depoda daha iyi duruyor herhalde.

İmza Günleri

İmza günlerinde yayınevinin standında kitapların sunuluşuna bakıyorsun, bazı kitapların Eyfel Kulesi gibi dizildiğini fark ettiğinde, hayırdır diyorsun bunun ne özelliği var? Sanki senin kitabın rakip yayınevinden çıkmış.

Yayınevi siyasi ise yekten yandın.

Ben mizah yazıyorum. Yayınevim genelde hükümete karşıt olan düşüncelerde kitap bastığından o yayınevinin önüne çıkartılan engellerden ben de nasipleniyorum. Hâlbuki benim siyasetle işim yok. Turizmde mizah yapıyordum.

Tanıtımlar

Kitabınızın satılıp satılmaması da sizin kendi çabanıza bağlı. Sakın ha; “Ben kitabı bastırırken şu kadar para ödedim, o yüzden tanıtım işlerini de yayınevi yapar” diye düşünmeyin!

Sosyal medyayı iyi kullanabilmen ve sürekli paylaşım yapman gerekli. “Aman ben onlarla uğraşamam, yayıncı paylaşsın” diye düşünecek olursan vay haline. Çünkü onlardan herhangi bir paylaşım gelmez.

Editor

Aaa bir de kitabını yayınevine göndermeden mümkünse kendine bir editör bul. Önce onlar bir elden geçirsin sonra yayınevine gönderirsin. Yoksa olduğu gibi yanlışlarıyla kitabı basarlar. Kimse sana burayı böyle yanlış yazmışsın, yok bu kapak fotoğrafının çözünürlüğü kötü, onu değiştir vs. demez.

Satış Adeti

Atıyorum kitabın 500 adet mi sattı. Yayıncı sana “200 tane sattı” diyebiliyor. Yazan sensin. Emek harcayan sensin. Kitabın çıksın diye para harcayan sensin. Ama kitap satılınca fazla parayı alan yayınevi.

“Eee o zaman bunlar ilk başta bu kadar parayı neden alıyorlar?” diye sorduğunu duyar gibiyim. Bilmem, muhakkak yapıyorlardır(!) bir şey.

Neyse ben 3. kitabıma başlıyorum.

“Ee ne b…kuna yazıyorsun hâlâ?” mı diye sordunuz şimdi de? Hani sigara içenler derler ya; “Ben dudak tiryakisiyim.” Ben de parmak tiryakisiyim. Durmadan yazasım geliyor. Allah kurtarsın.

Gülşah İslamoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Çağla Ketenci 23 Ocak 2020 at 17:20

    Ya sen ne açıksözlü, hiç kimseden çekinmeyen, neyse işin aslı onu direk söyleyen birisin. Sen ne diyorsan doğrudur. Sana güvenimiz tam.

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 23 Ocak 2020 at 22:09

    Tek kelimeyle AYNEN. Yazdığım basılmaya hazır 2 romanım daha var ama ilkinde yaşadıklarımdan sonra ben de onca strese katlanacak cesaret yok. Ama sizin söylediğiniz gibi, yazmak bir tutku. Yazarken, tamamen sizin yaratıp, şekillendirdiğiniz bir aleme dalmak, içinde bulunduğunuz zamanı ve mekanı unutmak anlatılmaz. Tabi ben roman yazdığım için böyle ifade ediyorum. Sizse olayları yeniden yaşıyorsunuz sanırım.
     
    Kitabınızın satışında yayınevinin hiçbir katkısı yok, o sizin çevreniz ve tanıtımınızla oluyor. Yani hiç de kolay bir olay değil.
     
    Başarılar dilerim, kolay gelsin.

  • Yanıtla Hülya Erarslan 3 Şubat 2020 at 17:56

    Bazı yayınevlerine siz para veriyorsunuz, onlar kitabınızın basım ve dağıtımını üstleniyor, sonra satış adedi üzerinden size payınızı veriyor. Yani sözleşmede böyle gözüküyor en azından ama bununla ilgili davalar var. Yayınevi parayı alıyor ama kitabı basmıyor ya da kitabı basıyor ama dağıtımını yapmıyor…
     
    Sıkıntılı işler gerçekten.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan