Antiope Ve Zeus Birlikteliği | Tanrı Pan

Antiope’in Hazin Hikayesi

Yeminle, yine altından Zeus çıkacak diye herhangi bir Yunan Tanrıça’sının hikayesini okumaya korkar oldum. Ulan Yeşil Çam’ın Nuri Alço’su neyse Yunan Tanrıları’nın Zeus’u da aynen o.

Abi, efsaneye göre Nykteus’un kızı güzeller güzeli Antiope bir gün ormanda yürümekten yorgun düşüp ağacın altında uyuya kalmış. Tabi Zeus bu, çapkın. Daha önceden Antiope’nin namını duymuş. Hiç affeder mi? Onun elinden bir kaçan bir uçan kurtuluyor sonuçta. Neyse karısı Hera’nın bir anlık dalgınlığından faydalanan Zeus (Bir anlık dalgınlık dediğime bakmayın. Hera, Zeus’un hangi yediği haltı fark etti ki zaten?) keçi ayaklı satir kılığına bürünüp Olympos’tan aşağı iniyor. Bu duruma şaşırdık mı? Hayır. Tanrı tanrı değil; mübarek binbir surat. Ya sen koskoca tanrısın, adam gibi çık kadınların karşısına. Sana varmayacak kadının ben aklına şaşarım. Yok keçidir, çiçektir, böcektir vs. kılığına ne giriyorsun?

Neyse abi, herşeyden habersiz uyuyan Anteope’nin yanına gelip onunla birlikte oluyor. Her ne hikmetse Zeus, Anteope ile sevişiyor, üzerine keyif sigarasını yakıyor, gidiyor ama bizim kızın ruhu bile duymuyor. Tabi bu durumda yine Zeus’un parmağı vardır. O ne anasının gözü tanrıdır o. Sonra bir bakıyorlar ki Antiope hamile. Zeus’da da hiç boş yok maşallah. Bir kere sevişsin partneri hemen hamile kalıyor. “Tanrıların gücü adına“ dedikleri bu olsa gerek.

Antiope’nin babası kızının kimden hamile kaldığını bilmediği için iyice bir köpürmeye başlayıp hatuna kötü davranıyor. Antiope; “Yav baba yapma etme! Allah canımı alsın kimseyle yatmadım. Nasıl oldu, ne oldu? Bilmiyorum” dese de babası inanmıyor.

Antiope, “Başlarım bu aşkın ızdırabına” diyerek evden kaçıp Sykion’a sığınıyor.

O zamanlar Sykion kralı olan Epopeus, Antiope’nin güzelliği karşısında ona aşık olup uçağın arka kuyruğuna “Benimle evlenir misin Antiope?” diye yazdırarak evlenme teklifi ediyor. Hatunun da zaten başka şansı olmayınca evleniyorlar. Tabi bu durum Antiope’nin babasının kulağına gidiyor. İnsan içine çıkamayan bab,a çareyi kendini öldürmekte buluyor. Ama ölmeden önce kardeşi Lykos’un Antiope ve kocasından intikam almasını istiyor.

Lykos hiç bekler mi? Sykon’a gidip kral Epopeus’u öldürüp Antiope’yi de kaçırığ zincire vuruyor. Tabi Antiope zaten çileli, üzerine bir de kurtulmak için evlendiği kocası öldürülüyor. Sonra da kendisi kaçırılınca bu acıya dayanamayıp erken doğum yaparak ikiz bebeleri yolda doğuruyor ve onları mecbur terk etmek zorunda kalıyor.

Bu çocukları yoldaki çoban bulup büyütüyor. Birinin adı Zethos diğerinin adı ise Amphion oluyor. Bu iki kardeş büyüyüp sırt sırta vererek Boiotia’ya kral olup Thebai şehrini kuruyorlar. (Şimdiki zamanların Dubai’si 😁)

Bu süreçte Antiope, kraliçe Dirke’nin işkencelerine maruz kalıyor. Ulan kadın kadına bunu yapar mı be? O zamanlarda da şimdiki gibi bir kadının düşmanı yine başka bir kadınmış. (Bu cümlede mesaj yerleştirme vardır. 🙃)

Antiope’nin duaları kabul olup, bir mucize gerçekleşip zincirleri kendiliğinden açılıyor. Hemen kaçış o kaçış. O bitkin haliyle o kadar zamandan sonra hemen çocuklarını bulmaya gidiyor. Anne işte anne… Neyse bir şekilde çocukları buluyor, olan biteni anlatıyor. Tabi iki tane aslan gibi delikanlı, hiç boş dururlar mı? Dirke’yi yakalayıp onu vahşice öldürüp parçalanmış cesedini bir kaynağa atıyorlar. O günden sonra da o kaynağın adı Dirke Kaynağı oluyor.

Çok az da Yunan Tanrısı Pan’dan bahsedeyim.

Malum kısa yazınca editörümden fırça yiyorum.

Abi bu Pan, çobanların, avcıların, ormanların ve dağların tanrısıymış. Belden yukarı insan şeklinde, belden aşağısı ise keçi şeklindeymiş. Sivri kulaklı, kıllı vücudlu, boynuzlu bir şeymiş.

Yav arkadaş ben de bunu anlamıyorum. Sen tanrısın. Yetkilerin var, gücün var. Adam gibi bir kılığa soksana kendini. Mağaralarda yaşarmış. Bakir arazilerde dolaşanların birden karşısına çıkıp onları korkutmak en büyük keyfiymiş. Ulan tanrısın sen ya! Yaptığı çocukça şeylere bak. Onu görüp telaşla bağırıp kaçan hatunlara ”Panikoi deimati” deniliyormuş. Yani bugün korkuyu ifade edebilmek için kullanılan panik kelimesinin kaynağı taaa o zamanlardan geliyormuş.

Pan’nın babası, annesini baştan çıkarmak için koç kılığına girmiş ve o şekilde birlikte olmuşlar.

Yok anam, ben Zeus’a kızıyorum ama bunların hepsi manyak. Oğlum adam gibi hayvan kılığına girmeden sevişsenize kardeşim. Neyse, baba koç kılığında sevişince oğlu keçi kılığında doğmuş.

Bir de Pan’ın bebek değil de yetişkin olarak doğduğu söylenmektedir. Ve öyle garip bir yaratık olarak doğmuş ki anası; “Evlat olsan sevilmezsin“ diyerek bırakıp kaçmış. Babası Hermes sahip çıkmış. Olympos’a götürmüş. Oradaki tanrıların ona bakmalarını istemiş.

Bu tanrı Pan 3 hatuna aşık olmuş abi. 3’ü de sonradan bir şeylere dönüşmüş. Ağaç ve de dağ perisi olan Pitys’in peşine düşünce deli gibi kaçmaya başlamış. Artık Tanrı Pan nasıl çirkinse… Hatun dağlarda, tepelerde bir ceylan gibi sekip koşsa da sonunda Pan’dan uzun süre kaçamayacağını anlayıp kendisini toprağın altına saklamış. Toprakta da kendi isteği üzerine tanrılar tarafından bir köknar ağacına dönüştürülmüş. Düşün bak nasıl bir çirkinlik o. Hatun resmen demiş ki; “Seninle olacağıma bir ağaca dönüşürüm, gelip geçen köpekler üzerime işer daha iyi.”

Neyse ahali ben kaçar. Eğer mitoloji yazmamı istiyorsanız; Mitoloji yazıp 1848’e sms atabilirsiniz 😝

Sizleri seviyoreeeeee…

Mizahla kalın.

Gülşah İslamoğlu