Ay Işığı Yolcusu

Uçurumlar

5 Mayıs 2020

Yazı: Uçurumlar | Yazan: Atakan Balcı“Uçuruma uzun süre gözlerini dikersen o da senin içini görür” diyor yüce gönüllü, koca ruh Niçe (Nietzsche). Peki, ya uçmak istiyorsam gökyüzünün en üstüne ya da yerin tam dibine?

Normal

Yukarısı mı aşağıda, aşağısı mı yukarıda; yoksa her şey olduğu gibi mi? Olan bizim algıladığımız, hele ki yığının, insancıkların algıladığı gibi mi?

Ya normal?

Nedir normal?

Doğruya, gerçekliğe ne kadar yakındır normal?

Deliler

Türk kültüründe “deli” dediklerinden bazen korkarlar; deli dedikleriyle bazen alay eder ergenler, (Ulusumuz zaten, en azından bir süredir, kocaman bir ergenler topluluğu değil mi?) gövdesi terk edince yaşamı da heykelini dikerler yer yer. Bu işte bir gizem yok mu? O korktukları, alay ettikleri kişinin (ki asla herkes değil, yığın içinde bile yer yer çıkıyor azıcık olsun saygıyla yaklaşanlar ya da saygıyla uzak duranlar. Saygıyla, ironik!) heykelini dikerler. Bir taş baba dikerler onun için ve herkes iyi konuşur onun için sonrasında, çoğu asıl gizemi asla görmeden, anlatmadan konuşur, konuşur.

Algılamak

“Uçuruma uzun süre gözlerini dikersen o da senin içini görür” ve de sen uçurum olursun bazen başkalarına.

Uçurum olan görür de insancıkların içini, yığının hücrelerinden herhangi biri, azıcık olsun görür mü uçurumu tüm gerçekliği, varlığıyla? Şamanları, Kam Anaları/Ataları da yarı deli kabul edermiş bu arada atalar, şimdiki yozlaşmışlık, yığına ulaşmışlıktan oldukça öte bir noktada.

Hacivat-Karagöz Neden Öldürüldü?” filmi hem kültürümüzün yozlaşmamış özüne büyük bir övgüdür hem de bu konuda çok şey gösterir fiziksel olmayan gözü/gözleri açık olana. Karagöz’ün annesi de bir Kam Ana’dır o filmde gösterildiği kadarıyla, küçük bir bağlantı noktacığı.

Kanatlar

“Uçuruma uzun süre gözlerini dikersen o da senin içini görür” ve de açarsın kanatlarını kara-gökçe göğe doğru yükselirsin yukarı ya da alçalır mısın gökyüzüne doğru?

Açarsın kanatlarını ve de inersin yerin kızıl-karalığına ve içine, derine, daha derine ya da yükselir misin derine doğru? Normal, kökündeki normlara dayanır, değil mi? Kim belirliyor bu normları? Kalabalıklar, değil mi?

Hangi ülkeden olursan ol, hangi ulustan olursan ol ya da hangi ulusun hangi etnik topluluğundan olursan ol, her insan topluluğunda aynı genel-geçer özellik yok mudur her zaman, bilinen başlangıçtan bugüne değin; fiziksel gözlerinin ötesiyle görenler her dönemde azınlıkta olmuştur ve bazen bulunduğu topluluk fazlasıyla “yığın”a evrilmiştir bazı ay ışığı yolcularının.

İşte bu kalabalıklar belirliyor o normları ve kimin normal, kimin “anormal” olduğu da bu normlara göre belirleniyor. Kim düzgün bir kişi, beklendiği gibi, beklenen biçimde bir dengede ya da kim deli işte bu normlara göre biçimleniyor tüm kalıplar ve kalıpların dışında bakamayanlardan oluşuyor tüm yığınlar ne yazık ki.

Sanal Engeller

Korkmak adım atmak için engel değil, üşenmek de öyle. Korkabilirim ya da üşenebilirim ve çoğu kendini bu gerekçelerle avutur ve adım atmaz asla. Korkuyor ya da üşeniyor olsam bile bu bana engel değildir asla.

Yine de asla unutmam tüm yönleriyle ve fiziksel gözlerimden fazlasıyla düşerim üzerine şu sözün;

“Uçuruma uzun süre gözlerini dikersen o da senin içini görür.”

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Özgür Can 5 Mayıs 2020 at 23:06

    Evet, “deli” kavramı görecelidir. Optimum bir ölçüsü ve net bir tanımı olamaz. Kaldı ki yaşadığımız akıldışı olaylar karşısında “deli” olmamak mümkün mü? Yazınızda gönderme yaptığınız “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” filminin yanı sıra ben de bir gönderme yapmak isterim, hoşgörünüze sığınarak. “Buzlar Çözülmeden” 1965 / Senaryo: Cevat Fehmi Başkut / Yönetmen: Nejat Saydam

  • Yanıtla Atakan Balcı 6 Mayıs 2020 at 10:48

    Kesinlikle katılıyorum. Algısı açık bir bireyin bütün bu yaşadıklarımız karşısında “deli” olmaması çok zor. Ayrıca “Buzlar Çözülmeden” film anımsatması için de teşekkürler, çok değerli bir gönderme.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan