Her canlı dünyaya geldiğinde hayata tutunmaya çalışır. Hayvanlar bunu içgüdüsel olarak yaparlar ve her şartta hayatta kalmaya çalışırlar. İnsanlar ise yaşamın ilk yıllarında bilinçsizce ve etrafında yetişkinlerin de koruma desteği ile bunu yaparken, sonraki yıllarda bilinçli ve akılcı bir biçimde yaşamaya devam ederler. Hayatı tam anlamıyla, mümkün olan en doyumlu şekliyle yaşamaya çalışanlar ise her zaman dile getirdiğim gibi bilinç yanında farkındalığı da yüksek olanladır.
Hayatı kontrol etmek de her canlının güvende olması ve hayatını sağlıklı geçirmesi için olmazsa olmaz bir unsurdur. Hayatı etkin ve kaliteli bir çaba ile kontrol eden insan kendi şartları içerisinde yaşayabileceği hayatın en iyisini yaşar çünkü karşısına çıkabilecek engelleri öngörerek gerekli tedbirler çerçevesinde atar adımlarını. Mümkün olduğunca sakınır yanlış adımlardan. Tabii ki uzun hayat yolunda uyguladığı yanlış kararları olabilir ama bu kontrolcü kişiliği ile, karşı karşıya kaldığı zararın mesajını çok kısa sürede alır. Pişmanlık duygusuna fazla kapılmamak şartıyla bu durum da bireyin hayatını kolaylaştırır. Yanlışı devam ettirmez ya da tekrarlamaz.
Bu aşamaya kadar kaliteli yaşamın anahtarlarından olan kontrol etme duygusu, belli bir aşamayı geçince yıkıcı hale gelebilir. Hem kişinin kendine hayatı zorlaştırır hem de ilişkilerini çıkmaza sokabilir.
Hayatı Zorlaştıran Kontrol
Kontrolcü kişiliğe sahip birey, kendini kontrole fazla kaptırınca geleceği gerektiğinden fazla düşünmeye başlar. Ya şöyle olursa, ya böyle olursa… diyerek çok küçük ihtimallerin sonuçları düşünceleri içerisinde boğulmaya başlar. Yarının güvencesini fazla düşünmekten bugünün güvenli hayatının tadını çıkaramaz.
Hayati önemi olmayan, kontrol edilmediğinde ya da yanlış yapıldığında çok da önemli bir kötü sonuç getirmeyecek ayrıntılar vardır hayatta. Aşırı kontrolcü kişiler her daim bu detayları da kontrol etmek isterler. Bu da insana çok fazla yorgunluk yükler. Hayatın gençlik yıllarında bireyi çok da etkilemeyen bu durum zaman geçtikçe çok yıpratıcı bir hal alır.
İlişkileri Etkileyen Kontrol
Doz aşımına uğramış kontrole kendini güdülemiş insanların yakın çevre ilişkileri ve iş hayatındaki ilişkileri bu durumdan etkilenir.
Fazla kontrolcü kişiler, yakın çevresinde herkesin kendisi gibi kontrolcü olmasını bekler. Bu beklentisi de her zaman karşılık bulamaz, bu sefer de kişi çevresini tamamıyla kontrol etmeye güdülenir. Bu durumda da çatışmalar kaçınılmaz olur. Çatışmalardan kaçınmak için kontrolcü kişiliğin kontrol altına alınması gerekir. Bunun da çıkış noktası, herkesin her şeye verdiği önemin aynı olamayacağının kabulüdür.
İş hayatında da fazla kontrolcü kişiler ilişkilerinde sorun yaşarlar. Özellikle de lider konumdaysa… Kontrolde gerekli olan aşamanın üzerine çıkmış bireyler, bir tek sonucu değil tüm süreci kontrol etmek isterler. İş hayatında sürecin birkaç yolu olabilir ama kontrolcü lidere göre tek bir yol varsa, o yolun uygulanıp uygulanmadığını sürekli kontrol eder. Bu durumda sonuç ve verim değişmemesine rağmen sürece sürekli müdahale, iş ortamında huzursuzluk ve hatta yıldırma ile sonuçlanır. Bu da bu liderin kimse ile çalışamaması durumunu doğurur.
Kontrolcülüğü Kontrol Etmek
“Kontrol etme” durumunu gereksiz fazlalaştırdığını fark eden bireyler çok da zor olmayan birkaç adımla kendilerini “faydalı kontrol etme” seviyesine getirebilirler.
Her şeyden önce durumun kendilerine zarar verdiğini fark etmeli ve kabul etmeliler. Daha sonra da hayatta nelerin kontrol etmeye değer olduğunun, nelerin kontrol edilmemesinde bir sıkıntı çıkmayacağının ve nelerin kontrolünün ilişkilerini harap ettiğinin ayrımını yapıp davranışlarını buna göre düzenlemeleri gerekir.
Bu durumda, kontrolü kontrol altına alarak tedbirli, huzurlu ve güzel bir hayat yaşanabilir.
Nalan Erpolat
10 YORUMLAR
Sanırım bende biraz fazla bu kontrol takıntısı 🤦🏻♀️ Özellikle de konu SenVeBen olduğunda. Yazılara gelen yorumları bile redakte etmek ne demek 🙈 Ama elimde değil, durduramıyorum kendimi. Sonra da öf şöyle yoruldum, böyle bittim. Tüm bunların farkındayım ama değiştiremiyorum 😞 Dur en iyisi ben bu yazıyı baştan bir daha okuyayım 🙃
Didem Hanım; Nurdan Hanım’ın yazısına yaptığım yorumda farkettim bu müdahalenizi.
Elinizde değil demek ki.:)
Bu dergiyi bizim ile buluşturduğunuz için size de teşekkürlerimi sunuyorum.
🙈🙈😂
Dergiyi kurduğumdan günden bu yana 2000’in üzerinde yazıyı redakte ettim. Hâl böyle olunca yorumlarda ufacık bir tuşlama hatası, cümle bozukluğu, noktalama işaretlerinin yanlış kullanımı vb. gözüme çivi batıyormuş gibi ızdırap veriyor 🤦🏻♀️🙈 Nurdan’ın yazısına yaptığınız yorumda bir dilbilgisi müdahalesi yapmamıştım hatırladığım kadarıyla. Bir şarkıdan bahsetmiştiniz, ona bağlantı koymuştum sadece 😉
Siteye düşen yorumları, genelde o yazının yazarından, editör arkadaşlarımdan önce ben görüyor ve onaylıyorum. Onaylarken yoruma da hafifçe dokunuyorum 🙃 Meslek hastalığı sanırım 🤨
Yazılara bıraktığınız içten yorumlar ve güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.
Sevgiler
Ah Didemcim, o kadar çalışkan ve işini ciddiyetle yapan bir kadınsın ki hayranım sana. Ama yorgunluğun da bir sınırı var. Yıprandığımızı hissettiğimiz an kontrol edeceklerimizi önem sırasına sokmamız ve bazı şeyleri elememiz gerekiyor. Yoksa hayat zorlaşır. 😘
Çok seviyorum seni ❤️ Ve her yazını; neyi, nasıl düzeltebilirim diye okuyorum. Empati gücün ise, hayatım boyunca karşıma çıkan insanlar arasında açık ara bir numara. Bir daha da bu kadar güçlü empati kuran birine rastlar mıyım bilmiyorum. İyi ki buradasın 🙏🏻
İyi ki buradayım gerçekten. Güzel sözlerin için çok teşekkürler. Dergimizin bana kattıklarını da anlatamam Didemcim. İyi ki varsın, iyi ki Sen ve Ben var.😍
Nalan Hanım, eski bir İK’cı olarak özellikle liderlik ile ilgili olan bölüme harfiyen katılıyorum. Aslında bahsettiğiniz kişiler maalesef lider olamıyorlar. Onlara sadece yönetici diyebiliyoruz.
Son derece bilgilendirici ve ufuk açıcı bir yazı olmuş.
Tebrikler.
Teşekkür ederim Cüneyt Bey, İK işini yapmış birinden bu yorumları duymak çok güzel.😊
Selam Nalan;
Gecen eski fotoları karıştırırken buldum o tatil fotolarını, dediğin gibi 🙂 Ne günlermiş…
“Kontrolcü kişiliğe sahip birey, kendini kontrole fazla kaptırınca geleceği gerektiğinden fazla düşünmeye başlar. Ya şöyle olursa, ya böyle olursa… diyerek çok küçük ihtimallerin sonuçları düşünceleri içerisinde boğulmaya başlar. Yarının güvencesini fazla düşünmekten bugünün güvenli hayatının tadını çıkaramaz.” Buraya bayıldım 👌🏻
Kalemine sağlık.
Teşekkürler Cem yorumun için…
Evet çoookkk uzun seneler önceydi. Güzel günlerdi…