Portakal Çiçeği

Ne! Günlük 1000 Soru Çözmedin Mi?

22 Haziran 2020

Yazı: Ne! Günlük 1000 Soru Çözmedin Mi? | Yazan: Sıla Malik

Son zamanlarda içinde bulunduğum ruh halini tahmin edersiniz. Yaptığım, yapmadığım, yapmak istediğim şeyler üçlüsünün ortasında tıkılı kalmış gibiyim.

Çalışıyorum, yeterli mi? İstediğim yere yetecek kadar sıralama yapabilecek miyim? Her deneme sınavında değişen netlerim, sınav ve gelecek kaygısına hiç yardımcı olmuyorlar.

Okula gidememekle beraber 2020 yılında bulundukları eğitim düzeyindeki son sınıflar olarak bir akşam açıklanan haberle resmi olarak mezun sayıldık.

Arkadaşlarımızla, öğretmenlerimizle vedalaşamadan; okulun havanın ısınmasıyla beraber yaptığı son sınıflara özel etkinliklerde bir günlüğüne de olsa her şeyi unutup eğlenemeden, su savaşı yapamadan mezun olduk.

Kep atma hayallerimiz, bola heyacanımız ise çoktan uçup gitmek zorunda kaldı. Arkadaşlarla görüşememek, sınava çalışmak, bu sınavın hayatın en önemli sınavıymış gibi lanse edilmesi derken iyice gerildim açıkçası.

Ki aile konusunda her türlü desteğe sahip biriyim.

Benim stres yaşamamam için her defasında, benden daha önemli hiçbir şeyin olmadığını söylüyorlar. Onlar bu kadar destek verdiği halde bu sıkıntıları ben kendi içimde garip bir şekilde yaşıyorum.

Bir de bu dönemde en çok ders dinlediğimiz, çoğunlukla hemen her konuda danıştığımız sosyal medya eğitim araçları da var. YouTube üzerinde birçok öğretmen biz öğrencilere ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor.

Ancak bazı videolar var.

Daha çok koçluk ve rehberlik alanında videolar paylaşan birkaç kanalda gördüğüm videolar beni hem rahatsız etti hem de bizi yönlendiren kişilerin de tutumunu sorgulattı.

Videoların başlıkları

“Temmuz’da ağlamak istemiyorsan!”
“Sen yatarken hayat kazananlar var!”

menvalinde sert başlıklardı. Daha da fenası devamında #acımotivasyon etiketini kullanmalarıydı.

Evet bazen öğrencileri tatlı dille ikna etmek zor.

Ancak bu kanalların izleyici-etki kitlesi benim yaşlarımdaki gençler. Psikolojik olarak sağlam kalmayı toplum olarak çok fazla başaramadığımız bir dönemde bir de üstüne her türlü riskle sınava girecek olan öğrencileriz.

Videoların içerğini özetlemek istiyorum sizlere. Koçluk yapan kişi kameranın karşında gayet ciddi bir şekilde oturarak ailenizin sizi azarladığı, uyardığı tonda konuşmaya başlıyor.

“Eğer böyle yatmaya devam edersen sınavdan sonra onlar (sözde çalışanlar) gülerken sen ağlayacaksın. Sen bir sene daha odanda yalnız kapanırken onlar üniversite kampüslerinde, üniversite heyecanı yaşayacaklar.”

Bunları demelerinin yanı sıra “hayatının sınavı”, “ileride en az 30-40 yılını belirleyecek olan sınav” gibi söylemlerle iyice geriyorlar ortamı.

Sıkıntı sadece YouTube mecrasında da değil üstelik.

Instagram’ı da birkaç ay öncesine kadar kullanan biri olarak bu süreçte bu tarzda çok fazla paylaşım gördüğümden sınav bitene kadar hesabımı kapatma kararı aldım.

Durumu şöyle özetleyebilirim. Kafa dağıtmak için kısıtlı süre içinde de olsa elinize telefonu alıp Instagram’a girdiğinizi düşünün. Sınava çalışıyorsunuz ve mola vermişşsiniz.

Önünüze gerek fotoğraf olarak gerekse video olarak bir sürü paylaşım çıkıyor. Sınava ne “şu kadar” gün kaldı. Bunu bilmeden giren kaybeder. Geçen sene bizle çalışan kazandı. Sınav sorularını tahmin ettik, yine ediyoruz. XX Tayfa hala başlamadın mı?

Psikolojik olarak sıkılmak bir yana bunları yazan, paylaşan hesaplara bakıyorsunuz ve özellikle Instagram üzerindeki paylaşımların çoğu kim olduğu, nereden mezun olduğu bilinmeyen, faydalı olmaya çalıştığını söyleyen insanlar tarafından yapılmış.

İyi niyetli ve dozunda paylaşım yapan, gerçekten öğrenciye bir şeyler katan sayfalar ve kanallar da var elbette. Ancak bu kadar manipülatif paylaşım yapmak neden?

Motivasyon videosu adı altında birçoğumuzun korkusu olan konuları yargılarcasına önümüze sürüyorlar.

Ve işin kötü tarafı bu çalışmayanlar için yapılan videoları izleyenlerin bu “çalışmayan” kesim ile ilgisinin olmaması. Benim gibi çalışan, çabalayan ancak hâlâ içinde kaygıları olanlar izliyorlar bunları.

Aslında bizi geren, strese sokan o kadar çok olgu var ki internette. Çok az kanalın “Tüm bunlar bir süreç” dediğini gördüm.

Bize hatırlatılması gereken gerçekler var. Bizden canımızı dişimize katıp çalışmamızı istiyorlar. Kaldı ki sorumluluk sahibi tüm akranlarım kendileri için çaba harcıyorlar zaten. Bu sınava yetişemediği için bunalıma girip intihar eden, sınavın sonucunu öğrenmeden kötü geleceğini düşündüğü için intihar eden birçok öğrenci var bu ülkede.

Bize üniversiteyi hayatımızın en önemli aşaması gibi gösteren tüm bu mecralar alınan eğitim sonundaki iş bulma olanaklarının azlığından söz etmiyorlar. Dereceyle en iyi okullara girmiş öğrencilerin maalesef ki marketlerde, mağazalarda, restoran ve kafelerde çalışmak zorunda kaldıklarını kimse söylemiyor.

İçimize çalışalım diye sızdırılan korku, vicdan muhakemesi ve strese inanın hiç ihtiyacımız yok. Çünkü bizde bolca mevcutlar. Biz bunların hatırlatılmasını değil, 3 saatlik sınavın yerine bizim seçildiğimiz, bize değer verilen bir motivasyonu tercih ederiz.

Keşke bir de bu yönden bakılsa…

Sıla Malik

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 22 Haziran 2020 at 16:23

    Merhaba,
     
    Yazının her bir cümlesine katılıyorum. Gerçekten çok haklısın. O #acımotivasyon videoları çeken kanalı izlemeyi ben de tercih etmiyorum. Devamlı izleyen arkadaşlarım da var. Bana ilginç geliyor açıkçası izlemeleri de. Bir kez izlemiştim, aşırı rahatsız olmuştum ve bir daha izlemedim. Onun yerine cidden motive eden ve aynı zamanda da harekete geçiren kanalları izlemeyi tercih ediyorum.
     
    Sevgiler

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan