Satır Arası

Özenmek

19 Haziran 2020

Yazı: Özenmek | Yazan: Nalan Erpolat

Özenmek, gıpta etmek ya da imrenmek…

Kelimelerle çeşitli şekillerde ifade edilseler de aslında tek bir duyguyu anlatırlar ve bu, insan olmanın en doğal duygularından biridir. Hayatla ve insanlarla etkileşim içinde olunan her an, insan bu duyguya kapılabilir çünkü her hayat ayrı bir hikayedir. Her hikayenin de daha kötüsü ve daha iyisi her zaman olacaktır. İnsanoğlu her ne kadar daha kötülerini görüp üzülse ve kendi hayatının kıymetini anlasa da yapısı gereği daha güzel ve çekici olana doğru meyleder.

İnsanlık tarihi kadar eski olan bu durum teknoloji, medya ve sosyal medya sayesinde katlanarak artıyor. Normal şartlarda sadece bireyin en yakınlarının bilebileceği durumlar, pek çok kişi tarafından görülüyor, biliniyor ve takip ediliyor.

Giyimden ev eşyasına; çocuk büyütmekten yemek pişirmeye; gezilen görülen mekanlardan yiyecek içeceklere kadar her şey herkesin gözü önünde yaşanıyor artık. Tabi bu durumun faydalı yönleri çok fazla. İnsanların bilmedikleri şeyleri öğrenmesi ve hayata geçirmesi, gelişmek isteyen herkesin gelişimine katkı sağlıyor. Öte yandan, bir de herkesin uygulayamayacağı durumlar var.

Gerek fiziksel, gerek duygusal gerekse finansal nedenlerden dolayı ulaşılmaz görülen bazı unsurlar, üstelik de filtreli ve makyajlı şekilde paylaşılınca insanların özenmesine engel olunamıyor.

Özenen İnsan

İnsan ulaşamadığı durumlara özenince, içi o yöne doğru kayar; hatta özendiği çok istediği bir şeyse bazen içinden bir şeylerin kopup gittiğini zanneder. Üzücü ve çaresiz hissettiren bir duygudur bu ama böyle bir durumda insanın bu sıkışmış ruh halinden çıkması çok da zor değildir.

En önce şu gerçeğin bilinmesi gerekir. İnsanların dışa yansıttığı mükemmellik tam bir bütün değildir. Yani dışarıdan özenilen hayatların görülen fotoğrafları, hayatın tümünü değil sadece birkaç anını yansıtmaktadır. O an gelene kadar yaşanılan sıkıntılar değil, sonuç gözler önüne serilir çoğu zaman. Her yaşamın içinde zorluklar ve başa çıkılması güç duygular vardır ama bunları paylaşmak imkansızdır ve genellikle gereksiz görülür.

İçinde bulunduğu zor koşullardan dolayı özenle hatta belki de iç acısıyla hayatları seyreden insanların mutlaka kendi hayatlarının gerçeğini kabul etmesi gerekir. Tabii bu kabul de üzülerek ve sürekli şikayet ederek olmamalıdır. Şikayet, değişimin ve gelişimin önündeki en büyük engeldir. Hayattan sürekli şikayet eden insan, yerinde sayar. Şikayet etmeden kabul etmek ise, insanın kendi gerçeği ile barışması demektir. Kendi gerçeğiyle barışan insan, kendini hayatının sevdiği yönlerine o kadar odaklar ki bunları arttırmak niyeti içinde, başka hayatlarla ilgilenecek vakti de olmaz, kimsenin hayatına ilgisi de kalmaz. Böyle bir durumda olan kişi kolay kolay hayattan yılmaz.

Kendi gerçekliği içinde olabileceğinin en iyisi olur, yaşayabileceği hayatın en kalitelisini yaşar.

Bu hayatta, kendi kapasitesi içinde yaşayabileceği hayatın en iyisini yaşamak varken, başkalarının belki de gerçek olmayan hayatlarının hayali ile kimsenin hayatı kendine zehretmemesi gerekir.

Herkesin mutluluğu kendi gerçekliğinde saklıdır.
 
 

Not:

Daha keskin duygular ama 22 Mart 2019’da yayına giren yazımda kıskançlık ve haset duyguları arasındaki farkı kaleme almıştım. Bu iki kavram üzerine yazdıklarıma da göz atmak isterseniz bağlantıyı tıklayabilirsiniz 👉🏻 Duygu
 
 
Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

5 YORUMLAR

  • Yanıtla Hande Sinan Sönmezerler 19 Haziran 2020 at 10:24

    “İnsanların kendi hayatlarının gerçekliğini kabul etmesi gerekir” çok doğru bir söz. Kabul edip gelişime açık olmak ve kendini geliştirip farklı bir hayata da kavuşmak çok hoş bir başarı.

    • Yanıtla Nalan Erpolat 19 Haziran 2020 at 11:56

      Gerçeklik kabul edilmeden gelişim olamıyor gerçekten.
      Yorum için çok teşekkürler..😍

  • Yanıtla Orhan Yakamoz 19 Haziran 2020 at 12:10

    Yazınız için teşekürler öncelikle. Biz insanlar olarak şükretmeyi bilmiyoruz, elimizdekilerle yetinmemiz gerekmektedir.

    • Yanıtla Gökçe Çiçek Gönülaçar 19 Haziran 2020 at 21:32

      Özenip özenip feyz almaya çalışsak ne güzel olur… Ben kendi adıma iyi öykücülere ve kadın roman yazarlarına acayip özeniyorum mesela 🙂 Özene özene büyüyeceğim. Büyüyünce de yazar olacagim inşallah.
       
      Ne iyi geldi kelimeleriniz.
      Farklı pencere açtığıniz için teşekkürler.

  • Yanıtla Burak Süalp 20 Haziran 2020 at 01:29

    “Şikayet, değişimin ve gelişimin önündeki en büyük engeldir. Hayattan sürekli şikayet eden insan, yerinde sayar.”
     
    Kendi adıma, burada nokta. Fakat, ne iyi yapmışsın da sen nokta koymayıp, sonrasını da kaleme almışsın. Her bir ifaden çok kıymetli, her birini alıntılayıp fikrimi söyleyebilirim ama son cümlen yeterli:
     
    “Herkesin mutluluğu kendi gerçekliğinde saklıdır.”
     
    Yüreğine sağlık…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan