Biraz Kitap

Melekler ve Şeytanlar

7 Temmuz 2020

Kitap: Melekler ve Şeytanlar | Yazar: Dan Brown | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Melekler ve Şeytanlar | Dan Brown

Bu kitapta illuminatiyi konu edinmiş Dan Brown.

Baş karakter Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon. Robert’e eşlik eden genç, güzel, akıllı bir kadın var. Dan Brown’un kitaplarında James Bond’un kadınları gibi Robert Langdon’a da bir kadın eşlik ediyor hep. Bu kadınlar da muhakkak çok güzel ve çok akıllı oluyor. Dan Brown’un bu konuda komik bulduğum fantezileri var. Kadının güzelliğini anlatırken ergen gibi konuşuyor:

“Yirmi metre öteden bile şehvet uyandıran dolgun hatlara sahipti.”

Bu kitaptaki kadın Vittoria bilim insanı, biobağlantı fizikçisi, yaşam sistemlerinin birbiriyle bağlantısı üzerine çalışıyormuş. Aynı zamanda da yoga yapıyor. “Bir yoga ustasıyla hiç yatmadın, öyle değil mi?” diyor kadın bir yerde ama bu bana Dan Brown’un fantezi dünyası gibi geliyor.

Gizemli Cinayet

Yazarın başka kitaplarında olduğu gibi yine gizemli bir cinayet var. Ve yine bu cinayetin gizemini çözmesi için Robert Langdon’dan yardım isteniyor. Ve yine ve yine Robert Langdon ipuçlarını kovalayarak cinayeti kimin işlediğini bulmaya çalışıyor. Sanki bana dedektif.

Cinayeti çözeceğini biliyoruz. Bu süreçte kendisine bir kadının eşlik edeceğini biliyoruz. İkisi birbirleriyle bildiklerini paylaşacaklar, biz okuyucular da bu sayede sanat-tarih vb konularda bilgiye doyacağız. Bunu da biliyoruz. O zaman aslında heyecanlı gibi gözüken bu kitaplar çok sürprizsiz değil mi?

İlluminati

İlluminati, kilisenin bilim karşıtlığına karşı duran ve bilimi savunan, 1500’lerde Roma’da kurulmuş ve kendilerine “aydınlanmış kişiler” diyen bir örgütmüş. Galileo Galilei de bir üyesi. Galileo’nun tutuklanması İlluminatide kargaşa yaratmış. Kilise İlluminati’nin dört üyesini bulup göğüslerini hac sembolü ile dağlamış. 1668’de kilise dört illuminati bilim adamını öldürmüş. Damgalayıp cesetlerini ibret olsun diye Roma’da halka açık yerlere bırakmış. “La Purga” deniyormuş bu olaya.

İlluminati böylece Hristiyanlık düşmanı olup katolik kilisesinden intikam almaya yemin etmiş. Vatikan onlara şeytan yani İngilizce “satan” dediği için satanist bir mezhep olarak bilinir olmuş. Ama Robert Langdon’a göre şeytana tapan değil, kiliseye düşman eğitimli insanlar.

İlluminati Roma’dan kaçınca onları masonlar kendi cemiyetlerine almış. Gizli cemiyet içinde gizli cemiyet olmuşlar. İlluminati, mason localarının bağlantılarını kendi nüfuzlarını güçlendirmek için kullanmış. Yeni Dünya Düzeni dedikleri tek bir dünya devleti kuracaklarmış.

Bilim ve Din

Ölü bedeni üzerinde illuminati damgası bulunan maktul bilim adamı, din ve bilimi birbirine zıt görmüyor, bilimi Tanrı’yı bulmak için bir yol olarak görüyormuş. Evrendeki her şey Tanrı’nın eseridir, diye düşünüyormuş. Bilim sayesinde de Tanrı’nın varlığını kanıtlayacakmış. Bununla ilgili olarak, din ve bilimi buluşturacak bir proje üzerinde çalışıyormuş: Karşı Madde

İnanışa göre Tanrı evreni yoktan var etti ama bilime göre hiçbir şey yoktan var olmaz. Bu bilim adamı başlangıcı bulmuş. Büyük patlamayı yaratmış, labaratuvar ortamında. Minyatür bir evren oluşturmuş. (Geniş Hadron Çarpıştırıcısı diye bildiğimiz şey.)

Evrende her şey zıttıyla var denerek İncil’den örnekler veriliyor kitapta; cennet-cehennem, ışık-karanlık. Bu bilim adamı da maddenin zıttını yaratmış. Karşı madde bu.

Aksiyon

Katili bulmak için o kilise senin, bu şapel benim iz sürüyorlar. Daha önce yazarın burada bahsettiğim “Cehennem” kitabındaki gibi heykelin çükünün gösterdiği yön, resimdeki şeytanın tepesindeki işaret, bilmem ne kitabındaki bir şeyin simgesi… dolanıyorlar etrafta.

Filmi de var. Kitapta hadi sakin sakin okuyup anlama, arada soluk alıp geriye dönüp buraya nereden gelmişlerdi diye hatırlama imkanı var da filmde iyice baş dönüyor.

Saygılarımla,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 7 Temmuz 2020 at 19:02

    Elinize sağlık, güzel, ayrıntılı bir kitap yorumu olmuş. İlk okuduğum Dan Brown kitabıdır. Aslında bu tarz macera kitapları pek ilgimi çekmiyor o yüzden Da Vinci Code çıktığı zaman ilgimi çekmemişti. Fakat Melekler ve Şeytanlar İtalya’da geçtiği için özel bir ilgiyle okumuştum. Şimdi “iyi ki de” diyorum. Sonra tabi ki Da Vinci Code‘u da okudum.
     
    Dan Brown’un kitaplarını beni sayfalarca araştırma yapmaya teşvik ettigi için seviyorum. Fakat itiraf etmem lazım ki dilini fazla yalın, hatta bazı kitaplarında yavan buluyorum. Edebi olarak başarılı bulmuyorum kendisini fakat harika kurgu yapıyor ve müthiş bir araştırmacı. Kitaplarını İngilizce okumayı tercih ediyorum. Sadece Dijital Kale’yi Türkçe okumuştum. Ve dili en çok bu kitabında beni rahatsız etmişti. Tabi burada iyi tercüme edilip edilmemesi de önemli.
     
    Yorumlamanız için teşekkürler 😊

    • Yanıtla Hülya Erarslan 20 Temmuz 2020 at 13:42

      O zaman en kısa zamanda “Da Vinci Şifresi”nden de bahsedeyim 🙂
       
      Sevgiler

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan