Gırgırına

Ankaralılar Eğlenmeye Kaldığı Yerden Devam Ediyor

26 Ağustos 2020

Gırgırına | Ankaralılar Eğlenmeye Kaldığı Yerden Devam Ediyor | Cem Albayrakoğlu

Hazır benim Ankaralıları Yazlıktan Garsoniyer yazımla meşur etmişken haytaların bir anısını daha paylaşayım istedim. Bir iki ay önce okuduğunuz olayın ardından henüz kısa bir süre geçmişken iki kardeş bir kez daha düşmüşler yollara. Bu sefer gerçekten Ankara’dan uzaklaşmak, yazlıkta sakin bir hafta sonu geçirmekmiş niyetleri.

Yol boyunca en son gelişlerinde yaşadıkları maceralı günü konuşmuşlar. Hatta o gece pişti oldukları dayıyı arayıp “Bak biz yazlığa gidiyoruz. Senin programla çakışmasın gene?” diye bir de teyid almışlar. Düşünün artık nasıl bir travma yaşanmışsa aralarında.

Kazasız, belasız Ankara’dan İstanbul’a gelmişler.

Önce Migros, ardından kasap alışverişini yaptıktan sonra geçmişler eve. İlkin evi ısıtma işine girişmişler. Kombisi, şöminesi halledildikten sonra evi de ufaktan toparlayıp başlamışlar keyif çatmaya.

Meşhur bekçiyi hatırlıyorsunuzdur. Bunların geldiğini görür de durur mu? Bitmiş anında evin kapısında. Abi hoş geldiniz, beş gittiniz, vallahi özledikler… Zaten geçen yaz da çok gelmedinizler… Arkadaşım anlatırken diyor ki “Adam kapıda benimle konuşuyor ama gözü evin içinde. İçeriyi kesiyor durmadan.” Bizimki de demiş ki “Evet uzun zaman oldu, biz de kafa dinlemeye geldik işte.” Tabii bekçi hemen atlamış; “Abi bir şey lazım olursa bir alo demen yeterli.” Benim arkadaş da “Tamam, tamam” deyip göndermiş bunu.

Saat 21.30 – 22.00’a kadar normal normal takılmışlar. “İyi ki geldik, ne güzel oldu” falan derken biri telefonda fazla zaman geçirince diğeri “Hayırdır kimle konuşuyorsun? Bırak telefonu da keyfine bak” gibilerinden çıkışmış.

“Ben keyifteyim zaten. İnşallah daha da keyifleneceğiz” demiş gülerek. Diğerinin “Bak kaşınma, rahat dur” demesine kalmadan telefon çalmış. Kapıda da bir araba durmuş.

“Tamam geliyorum” demiş elinden telefon düşmeyen külhani. Bir süre sonra da bir hanımefendiyle birlikte eve dönmüş. Gülerek; “Arkadaşım Fırfır” diye tanıtmış. Bizim saf önce anlamamış. Ne arkadaşı ne Fırfır’ı demeye kalmadan “Yahu yok mu?” demiş “Filan siteden Fırfır.”

Fırfır da masa başında yerini almış, ordan burdan muhabbete başlamışlar. Müzikler YouTube’dan, keyifler gıcır. Alkolün dozu arttıkça müziğin sesi de yükseliyor tabi. Bir ara bakmışlar Fırfır telefonda mesajlaşıyor. Hayırdır, diye sormuşlar.

“Yahu arkadaşım yazıyor, nerdesin diye. Ben de burada olduğumu yazdım. Belki gelir.”

“Ne alaka, gerek yok” derken inanmayacaksınız ama o da gelmiş.

Kapı çalıyor. Aynı sahneler. “Ben Fırfır 2” 😝

Vazife aşkıyla yanan bekçi, sitedeki araba trafiğinin arttığını fark edince devriye atmaya karar vermiş. Zırt pırt kapıda beliriyormuş. Göründüğü son seferde rakının da biranın da bittiğini fark etmiş ev ahalisi. Eee o kadar kişiye alkol mü dayanır? Bekçimize burada ihtiyaç düşmüş. “Al şu parayı, yettiği kadar erzak al” demişler.

“Abi hiç merak etmeyin, ben hallederim” diyen bekçinin surat ifadesini yaptılar, yıkıldım gülmekten. Sonunda almadığı bir şey kalmamış olan bekçi erzakla geri gelmiş. Kapıdan almak istemişler torbaları ama bekçi “Abi olur mu, ben hallederim” deyip geçmiş içeri, başlamış aldıklarını dolaba yerleştirmeye. “Biz yaparız” diyorlarmış, “Yok abi siz zahmet etmeyin, ben her şeyi hallederim. Siz keyfinize bakın” diyormuş. Sonunda bizimkileri salona geri göndermeyi başarmış.

Olaya bekçi dahil olunca herkes bir gerilmiş. Bakmışlar ki olacak gibi değil, biri YouTube’tan açmış Ankara havasını. Bekçiyi de “Hadi sana güle güle” deyip göndermişler.

Küçük oynamalarla başlayıp, oturmaya mı geldikle devam eden girişimci tipler vardır ya, tam o hesap… Fırfırlardan biri yukarı çıkıp fırfırlı kostüm giymez mi… Ankaralı diyor ki “Onu gördüm zaten fırladım yerimden.” Derken diğerleri de katılmışlar. İki katlı evde merdivende halay çekmeye başlamasınlar mı; bir aşağı bir yukarı, düşünsenize manzarayı. Bu sefer de bildiğiniz pavyona dönmüş anlayacağınız yazlık.

Sesi duyan yan komşular sonunda gelmiş “Hayırdır ne oluyor?” diye. Bizim millet kadar meraklı yoktur herhalde; sana ne, di mi 😉

Müziği kısıp öyle takılmışlar bir süre ama alkol bu, kanda durduğu gibi durmuyor. Bir süre sonra müziğin sesi gene açılmış, yeniden başlamış merdivenlerde halaylar.

Merdivenler yetmeyince çıkmışlar sokağa. Sokak dediğim site içinde sokak. En bombası, halayda kim var, tahmin edin. Bekçi tabi 😂 Araya sıvışamayacağı için halay başı bir de. Genç komşular da içiyorlarmış meğer. Bakmışlar eğlence var sokakta, onlar da dahil olmuşlar hemen. Eee ne de olsa Ankara havası. Helal olsun vallahi diyor ve kendi yorumumu kapatıyorum.

Halay da bir yere kadar tabi. Sonunda yorulmuşlar. Bekçinin halay bitince suratı düşmüş, bir kez daha kös kös gitmek zorunda kalmış. Bizimkiler de evde partilemeye devam.

Ev mi? Görmen lazım, diyor. Her yer her yerde. Toplamışlar ama. Merak edenler için onu da yazayım 😉

Sabahın ilk ışıklarıyla yatmışlar. Öğleden sonra kalkmışlar Ankaralı diyor ki “Kahvaltı yapıyoruz, millet kendine gelmeye çalışıyor ama herkes nasıl kaynaşmışsa muhabbet ‘Ee akşama ne yapıyoruz?’ Sanki annem babamla kahvaltı yapıyormuş gibi, nasıl herkes rahat rahat takılıyor.”

Değişik bir kafa olsa gerek. Ne marjinal ortamlar bunlar deyip çıkalım kerevetine.

Gırgırına,
Cem Albayrakoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

10 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 26 Ağustos 2020 at 10:33

    Merdivende inip çıkarak halay, evi pavyona çevirme, sokakta bekçiyle halaya devam… 😳 Ne diyeyim bilemedim 😂 Erkek kafasını anladığım gün ihya olacağım zaten 😝

    • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 31 Ağustos 2020 at 23:10

      Didem
      Ben de bilemedim, değişik kafa olsa gerek 😂
      Allah ıslah etsin bunları.

  • Yanıtla Halime Yaman 29 Ağustos 2020 at 12:20

    Cem Bey, bir Ankaralı olarak kaynaşma hep mevcuttur, diyorum :)Ssıcak kanlı insanlarız ne de olsa! :)))))

    • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 31 Ağustos 2020 at 23:14

      Merhaba Halime Hanım
      Umarım Ankaralıları karşıma almam bu yazılarla 🙂
      Yorumunuz için teşekkürler.

  • Yanıtla Damla Gümren 29 Ağustos 2020 at 16:44

    Ankara’da okuduğum için yabancısı olmadığım Ankara havaları 😉 Çok eğlendim okurken, sevgiler.

    • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 31 Ağustos 2020 at 23:17

      Selam
      Beğenmenize sevindim.
      Yorum için teşekkür ederim.
      Aman bu havalara kapılmayın derim 😂
      Okumaya devam.

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 31 Ağustos 2020 at 14:00

    Bekçi teknolojik kafaya ve imkanlara sahip olsaydı, kesinlikle araca takip cihazı takar ve Ankara’dan yazlığa hareket hissettiği an hazırlıklarını yapardı.:D Garibim böyle yol gözlemezdi :))
     
    Tatil dönüşü siteyi açar açmaz senin yazını aradım, buldum. İyi geldi tatil sonrası psikolojime… 🙂
     
    Kalemine sağlık…

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 31 Ağustos 2020 at 23:22

    Selam Mehmet
    İnan bekçi yazının fenomeni oldu, herkes bekçiyi soruyor.
    Bence de efsane bekçi.
    Tatilden gelip beni, yazıyı araman çok mutlu etti. En fan okurum seni ilan ediyorum 😂
    Yorumun için teşekkürler.

  • Yanıtla Burak Süalp 1 Eylül 2020 at 11:54

    Cem, bu hikaye de çok keyifliydi :))) Gerçi hikaye değil gerçek olduğunu düşününce komediden ziyade Kemal Sunal filmi tadında trajediye dönüyor olay :)) Bu kadar da beceriksiz olunmaz diyor insan ama olsun, okurken çok keyifli. Eline sağlık!

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 4 Eylül 2020 at 13:02

    Selam Burak
    Evet yaşanmış hikaye arkadaşların başına gelenler 🙂 Bizim yazlık biraz enteresandır, bitmez hikayeleri. Yorumun için teşekkür ederim.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan