Gastronomi

Sağlıklı ve Uzun Yaşamın Sırrı: Japon Mutfağı | 2

11 Eylül 2020

Yazı: Uzun ve Kaliteli Yaşamın Sırrı: Japon Mutfağı – 2 | Yazan: Pelin Erem

 

Sağlıklı ve Uzun Yaşamın Sırrı: Japon Mutfağı – 1

 
Japonların sağlıklı ve uzun yaşamalarında mutfak kültürlerinin önemli bir payı var. Birinci bölümde tatlıdan uzak durmalarının, mevsiminde tüketilen kaliteli gıdaların ve hijyenin önemini vurgulamıştım. Bu yazımda da sır perdesini aralamaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Tadına doyum olmayan “Kobe beef”

Dünyanın en kaliteli, en özel etleri Japonya’da yetişiyor. Japon sığırlarına “wagyu” adı veriliyor. Bu sığırların ülke dışına çıkarılmaları yasak. “Kobe beef” ise özel standartlarda yetişen bir wagyu. Pahalı bir et olduğundan genellikle ufak dilimler halinde, küçük porsiyonlarla servis ediliyor. Üç büyükler olarak tabir edilen “Yonezawa”, “Matsusaka” ve “Ömi” çiftliklerinin etleri de oldukça meşhur.

Bu benzersiz çiftliklerdeki hayvanların doğar doğmaz burun izleri alınıyor, her on hayvan için bir bakıcı tahsis ediliyor. Hayvanlara düzenli olarak meyan kökü ve bira içiriliyor. Yedikleri yemler özel olarak yetiştiriliyor ve tülbentlerde saklanıyor. Hayvanlara her gün masaj yapılıyor; böylece yağların belirli bir bölgede toplanması önlenerek homojen dağılım sağlanıyor. Etin pişmeden önce sahip olduğu mermer doku bu dağılımın sonucu.

Yağlar ette bloklar halinde yer almadığı için anında ağızda dağılıyor ve ete harika bir lezzet veriyor. Normalde etin yağını tüketmekten hoşlanmayan biri olarak bu aromatik etleri bayıla bayıla yediğimi söyleyebilirim. Dünya çapındaki şöhretlerini sonuna kadar hak ediyorlar.

Protein bolluğu

Et, Japonya’da çok farklı şekillerde servis ediliyor. Biftek olarak yiyebileceğiniz gibi “sukiyaki”, “shabu-shabu”, “teppanyaki”, “tempura” veya “sashimi” olarak da tüketebilirsiniz. “Sashimi” tercih etmeniz halinde eti çiğ olarak yiyorsunuz. “Tempura” yağda kızartılmış anlamına geliyor. “Sukiyaki” ve ” shabu-shabu” ise özel Japon fondüleri. Şefin hazırladığı karışım masada kaynarken etleri içinde kendiniz pişiriyorsunuz.

Türk damak tadına yakın ve oldukça lezzetli olan “teppanyaki” konseptinde etler şef tarafından masanızda bulunan demir levha üzerinde pişiriliyor. Şef istasyonunun başındayken sizler şefin etrafında oturuyorsunuz. Üstelik Türkiye’de yediğiniz et restoranlarından daha uygun fiyata bu keyfi yaşayabiliyorsunuz.

Domuz, at ve tavuk eti tüketimi de Japonya’da yaygın. “Yakitori” adını verdikleri şişte ızgara tavuk eti ile sık sık karşılaşıyorsunuz. Güneye doğru gidildikçe domuz eti daha çok tercih ediliyor. Yaygın olarak tüketilen deniz ürünlerini de hesaba kattığımızda protein açısından zengin beslendiklerini görüyoruz.

Ana yemekle sebze tüketimi

Tüm bu yemeklerde etle beraber sebze de mutlaka tüketiliyor. Menülerinde en çok soya filizi, lahana ve yeşil soğan var. Sebzeleri fazla öldürmeden, buharda pişirerek yemeyi tercih ediyorlar. Böylece gıdaların besin değeri korunuyor.

“Edamame” ismini verdikleri soya fasulyesi, “tofu” ismini verdikleri soya peyniri gibi sık sık tercih ettikleri ürünler mevcut. Bu ürünler dünyanın her yerinde vegan beslenenlerin protein ihtiyaçlarını karşılamak için de tercih ediliyor.

Japon mutfağı oldukça sağlıklı ve hafif bir mutfak. Yemeklerde genellikle susam yağı kullanılıyor, ancak o da eser miktarda. Kızartılmış gıdaların dışında yemeklere çok az yağ konuluyor. Tuz ve baharat kullanımı da aynı şekilde sınırlı.

Gün batmadan son öğün

Bir başka sağlıklı alışkanlıkları ise akşam yemeğini erken saatte yemeleri. Bu yüzden restoranlarda 21:30 sonrası yemek siparişi vermek çoğu zaman mümkün olmuyor. Kısacası yediklerini hazmederek yatıyorlar.

Çatal bıçak yerine “hashi” ismi verilen çubukları (chopstick) kullanarak yemek, alıştıktan sonra çok keyifli bir hâl alıyor. Hashi ile yemenin belli kuralları var. Örneğin bu çubukları yemeğe dik olarak saplayıp bırakmak cenaze törenlerindeki ritüellerle ilişkilendirildiği için hoş karşılanmıyor.

Ağız şapırdatarak yemeğin keyfine varmak

Yanlış okumadınız; ağzınızı şapırdata şapırtada yemek serbest! Japonlar bu şekilde yemeğin tadını daha yoğun aldıklarını düşünüyorlar. Bizim kültürümüzde ayıp kabul edilen bir davranış, başka bir kültürde son derece olağan. Üstelik misafirken ağız şapırdatmak aşçıya övgü anlamına gelen bir nezaket göstergesi.

Çok önem verdikleri bir başka alışkanlık ise şükretmek. Yemeklerden önce ya da sonra yemek için duydukları şükran ve minneti dile getirmeyi ihmal etmiyorlar.

Protein ve sebze ağırlıklı beslenmek Japonlar gibi sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmenin kilit taşlarından. Peki, hiç mi hamur işi yemiyorlar? “Böyle hayat mı geçer yahu!” diyorsanız, o da bir sonraki yazının konusu.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Pelin Erem

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan