Ay Işığı Yolcusu

İnsan: Yüzleşmek

27 Ekim 2020

Yazı: İnsan: Yüzleşmek | Yazan: Atakan Balcı

Seks, sevişmek, öpüşmek, insan, insan, insan, dokunmak, dokunuşmak yok, insan, meshedilmiş olan yok, etiket, ad, insan, insan, seks, seks, seks…

Ruh Dedikleri

Yaşam kişilerden oluşmuyor yalnızca ama kişiler kendine ve türüne tapıyor çılgınca. “Türüne”, evet! Çünkü, size bir sürprizim var, çoğunuzun “insan” olarak adlandırdığı bizler, bir ırk değiliz, insan bir ırk değil, türdür yalnızca.

Büyük bir düş kırıklığı, değil mi?

En azından büyük bir çoğunluk için, kalabalıklar/yığın için, büyük bir “kırıklık”! Ve bunun öcünü Dünya Ana’dan, tüm yaşamdan, Arapça’nın “ruh” deyip geçtiği tin, kut ve sür’den almak için deli gibi çabalıyor “insan”. Sanki kendisi, yaşamın, Ulu Ana’nın, var olmanın ve yokluğun, her şeyin dışında ve ötesindeymiş gibi, hırsla, hınçla, sapkın bir tutku ve kendine, yaşayan insana yönelik putçulukla saldırıyor öze!

“Saldır Memeye”

“Şimdi saldır memeye. Saldır da büyü” derken “Adiloş Bebe’nin Türküsü”nde Ahmet Arif, hırs mıydı gözlerindeki?

Hırs “aç gözlülük” anlamına gelir, biliyor musunuz? İnsan kendini kandırmak için “gurur”u onur, “hırs”ı azim anlamına geliyormuşçasına dolandırıyor anlamı. Herkese yalan söylerken aslında kime söylüyor en büyük yalanı?

“Şimdi saldır memeye. Saldır da büyü” derken Ahmet Arif, emin olun bunu kastetmiyordu. Diyarbakırlı Türkmen bir babanın çocuğu, Anadolu’nun sentez hücreli sesi, kalemi söyledi her şeyi, nice aydınımız söyledi.

Biz o aydınları ne ettik peki? Ahmet Arif bir yana ama, çoğunu topladık, Sivas’ta bir otelde yaktık/yaktılar canavarca duygularıyla, açlıklarıyla, içlerindeki cehennem ateşini yansıtırcasına. Çünkü insan ateşini kendi yakar, kendi için yakar, başkasını yakan canavar içindeki ateşi, kendi çiğliğine dokunmayan ateşi yakar, “Hamdım, piştim, yandım” diyenlere. Anlamaz ve asla algılayamaz ki algısı kör.

Ne diyor Pir Sultan Abdal; “Cehennem dediğinde dal, odun yoktur; herkes ateşini buradan götürür.” Ve yığın, kendi canavarlığına Kutay’ı alet eder, utanmaz, hırsla bağırır, tüm onursuz yüküyle çığlık atar “Cehennem ateşi bu, işte Allah da onları böyle yakacak.”

O ateş, o cehennem ateşi, senin ateşindir ey canavar. Senin çiğliğine dokunmayan, çiğ bir ateştir, utan!… Ama utanmaz, utanmaz, asla utanmaz o canavar.

Canavar

Benim memleketimde “canavar” diye “ayı” kastedilir genelde. Hâlbuki ne masum bir zekâdır ayınınki de gerçek canavarların yanında. Ve kişi olamayan, yine de kendine ısrarla “insan” diyen kimselerin içinde geleceği düşleyenler makinelerden korkuyor, robotlardan. Anlaşılabilir olduğu kadar garip, hele bu koşullarda. İşte o yığın hep aynı kavramlarla düşüp kalkıyor:

Seks, sevişmek, öpüşmek, insan, insan, insan, dokunmak, dokunuşmak yok, insan, meshedilmiş olan yok, etiket, ad, insan, insan, seks, seks, seks… Ve tek bir kavram daha, bizim, özelde Türkiyeli Türklerin atalarının buluşu olan bir kavram:

PARA!

Sevi ve ışık ile!…
Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 28 Ekim 2020 at 13:43

    İnsandan başka hiçbir canlı “canavar” kelimesini hak etmiyor bence de.
     
    Yığının “insan” olacağı günlerin hayaliyle…

  • Yanıtla Atakan Balcı 30 Ekim 2020 at 20:13

    “İnsan” olma uğraşında olanların yolu ışık olsun umarım! Teşekkürler!… 🙂

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan