Turizm

Küresel Emperyalizm, Mavi Vatan, Doğu Akdeniz Satrancı

14 Ekim 2020

Yazı: Küresel Emperyalizm, Mavi Vatan, Doğu Akdeniz Satrancı ve Turizm Geleceğimiz | Yazan: Prof.Dr.İsmet Esenyel

 

“Efendiler; Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için önemlidir.”
Mustafa Kemal Atatürk,1937

 
Askeri dehası ve geleceği görme konusunda vizyoner bakışı ile atamızın seksen üç yıl önce işaret ettiği bölge, Mavi Vatan tam da burası… Kim ne derse desin asla şüphe etmeyin. Gerçekten de Türkiye büyük bir ülke ve anavatan her zaman kendi çıkarları doğrultusunda hem kendi hakları ve menfaatlerini hem de bizim haklarımızı kimseye yedirmez, yedirmeyecek.

Doğu Akdeniz hidrokarbon yatakları öyle bir önem kazandı ki küresel emperyalizm gözünü bizim adanın etrafına dikti.

Miktar 30 trilyon metreküp.

Yani Türkiye ihtiyacını 500 yıl karşılayacak düzeyde. Hâl böyle iken, Akdeniz’de en fazla kıyısı olan anavatanımız, bizim hakkımızı bilmem kaç bin kilometre uzakta olan bu emperyalistlere ve sömürgecilere karşı korumaya çalışıyor. Hem eski bir pilot hem de eski Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar atlıyor F-16’ya ve adeta bu bölgede gözü olanlara meydan okuyor.

Fransa tarafından bölgeye gönderilen Charles De Gaulle nükleer reaktörlü uçak gemisine ve onu koruyanlara aynen Atatürk’ün tam yüz yıl önce İstanbul’a demirleyen İngiliz donanmasına karşı söylediği gibi “Geldikleri gibi giderler” diyor.

Uluslararası ilişkiler satrancının hamlelerini doğru okumak gerekli.

Bu hamlelerin esas ana hatlarını oluşturan dört önemli neden var.

1- Jeopolitik.
2- Teopolitik.
3- Hidropolitik.
4- Petropolitik.

Haziran ayı itibari ile artan Yunan saldırganlığı karşısında Türkiye’nin ilan etmeye başladığı üç dört günlük Navtex*’lerin yerini süresiz Navtex’ler almaya başladı. Sebebi ise Avrupa Birliği ve Fransa’nın desteğini alan, sözde Mısır ve İsrail güdümünde olup Osmanlı döneminden kalan Türk düşmanlığını devam ettiren Yunanistan’ın şımarıklığı ve aymazlığı.

İşin içinde bir de Almanya var. “Aman” diyor, “ben bu Yunanlıları 300 milyar Avro borçlandırdım, eğer bu doğal gaz ve denizin dibindeki petrol Yunanlılar ve AB sınırları dışında Türkiye’ye giderse ben bu paramı geri alamam” endişesi ile zik zaklar çiziyor. Yunanlıların tek taraflı ve maksimalist yaklaşımlarına hem destek veriyor hem de arabulucu rolü üstlenerek Türkiye’ye karşı şirin gözükmeye çalışıyor.

Türkiye’nin Libya açıklarında Doğu Akdeniz’in tam kalbinde imzaladığı ve ilan ettiği MEB (Münhasır Ekonomik Bölge) bu bölgede küresel emperyalist güçlerin bir anda bütün planlarını darmadağın etti. Mısır, İtalya, Yunanistan üçlüsünün oyunlarını ters yüz ederek tüm ikmal yollarını kapattı.

Hemen arkasına ise Mısır, Yunanistan ve İsrail üçlüsünün imzaladığı anlaşmalar geldi. Bu anlaşmalar ile sözde Türkiye’nin ilan ettiği Navtex’ler ve MEB anlaşmaları boşa çıkartılacaktı. Türkiye satrancın hamlelerini BM uluslararası hukuka dayandırırken, sözde Libya’nın terörist komutanı Hafter’i destekleyen darbeci Mısır komutanı Sisi ile iş birliği yapan bir Yunanistan.

Anlayacağınız uluslararası hukuk ve anavatanımız bizden yana.

Bir diğer taraftan Amerika, Rusya ve İsrail destekli PYD/PKK tabanlı bir Kuzey Suriye Kürdistan kurma hedefleri hâlâ daha oyunun bir parçası iken bu bölgede, Fırat’ın doğusundan yirmi kilometre içeriye çekilen (Türkiye gücü ile) bu güce, hâlâ daha oradaki petrol rezervlerinin koruma görevi gerilmiş.

Kimin tarafından?

Amerika tabi ki.

Yüzyıllardır Akdeniz’e boğazlardan açılma hevesi ile bir türlü bunu başaramayan Rusya, bu bölgede özellikle Laskiye ve civarında aldığı hava üsleri ile çoktan bu emelini gerçekleştirmiş oldu. Kuzey Irak’ta ise Barzani ve Amerika flörtü hâlâ daha devam ediyor. Oradaki etnik gruplar Türkiye’ye karşı silahlandırılıyor. Kıbrıs adasında adeta Türkiye’nin askeri olarak tek nefes aldığı bölge Hidra Politik ve Petro Politik çıkarların tam merkezinde olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var.

Gittikçe artan Yunan tahrikleri, bir fırkateyn tarafından ilan edilen Navtex alanı ve Oruç Reis’in bulunduğu yeri delme girişimi çabası sonrası beş Yunan F-16 savaş uçağı ile devam etti. Satrancın hamlelerini adeta yüzyıl öncesinin tilkiliği ile yapmaya kalkışan Yunan gemi ve uçaklarına karşı Türk Silahlı Kuvvetleri tahriklerin oyununa gelmeyerek ve savunma hakkını silahla karşılık vermeyerek püskürttü.

Yunan’ın tüm dünyaya karşı Türkler bize saldırdı düşüncelerini yerle yeksan etti.

S-400 savunma sistemi ile de Kıbrıs’ın güneyine silah ambargosunu kısmen kaldıran Amerika’ya karşı, bu sistemleri artık kurarak en büyük cevabı vermiş olacak. Doğu Akdeniz’de Türkiye uçan kuşu bile vurabilecek güce erişecek.

Neden hâlâ aktif olamıyorlar ise kafamda soru işareti.

NATO çabaları, iki ülkeyi anlaştırmaya yetmeyecek gibi. Biz önkoşulsuz diyalog için hazırız derken, Yunan tarafı gemiler Akdeniz’den gitsin diyor. Sanki Akdeniz kendilerine ipotek edilmiş de haberimiz yok. Türkiye KKTC ilişkileri yeni bir boyut kazanmalı. Adına Kıbrıs Türk Devleti mi dersiniz, Kuzey Türk Devleti mi dersiniz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkî Cumhuriyetlere ve diğer Müslüman ülkelere tanıtılma hamlesi mi dersiniz, ne derseniz deyin artık adanın kuzeyi tam bir yıl öncesine göre 50 kat daha fazla önem kazanmıştır.

Buradaki halk anavatana bağlı ancak kendi ayakları üzerinde durabilen bir politik ve ekonomik yapıyı artık 37 yıldır beceremediğimizi bir anlamda yeni bir sistemle gerçekleştirmelidir. Siyasi beklentilerden uzak, tek temennisi ülke gailesi olan gerçek Kıbrıs sevdalıları, artık sahneye çıkmalıdır.

Bu iş böyle geldi bir otuz yedi yıl daha böyle gitmemeli.

Mavi Vatan topraklarında yapılacak teknolojik yatırımlar, bilişim vadileri ve lokomotif sektörler olan “turizm ve eğitim” işi bilen kişilerce yönetilmeli. Siyasi beklentiler bir tarafa bırakılıp, herkes üstüne düşen görevi gerçekleştirme amacıyla haraket ederek, gelecek nesilleri adada tutabilmeli ve hızla artan göçün önüne geçilmeli. Burada Türkiye deniz üssü de kuracak, ülkenin sanayisini de tarımını da güçlendirecek ve halkı üretime teşvik edecek.

Adada biz ekonomik olarak ne kadar güçlenirsek, turizm sektörümüz destinasyon anlamında dünya ile daha rahat kucaklaşacak ve gerçek bir turizm adası olacaktır.

Turizm ve eğitimde yerimizde patinaj yapmaktan yorulduk artık.

Anavatan Türkiye askeri gücünün yanında ekonomik olarak da buranın ülke olarak sınıf atlamasına çok rahat yardımcı olabilir. O zaman inanın dönem dönem Türkiye karşıtlığı yapanların da sesi çoktan kesilmiş olacaktır.

Geçen yaz yaptığım şarkı sözlerinde olduğu gibi “Petrol gaz nerde, sevin kardeşçe, yeşil ada Kıbrıs’ım yeter herkese, gelecek nesiller kurban mı bize?”

Turizm hayattır.
 
 
Prof. Dr. İsmet Esenyel
 
 

Notlar & Açıklamalar:

* Navtex: Ülkelerin deniz kuvvetlerinin yapacağı eğitim ve tatbikatların bilgisi ile birlikte meteoroloji, seyir bilgisi, emniyet gibi konuları denizcilere önceden duyuran ve bu sahalara girilmemesi konusunda uyarılarda bulunan sistem. ⇡⇡⇡
 
 

Bu makale, ilk olarak 6 Eylül 2020 tarihli Diyalog Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.

 
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Beril Erem 14 Ekim 2020 at 15:03

    Çok yazık! Dünyanın sayılı tatil destinasyonlarından biri olabilecekken nelerle uğraşılıyor 🙁
     
    Kıbrıs’a dair ne kadar çok bilgi edindik sayenizde hocam, çok teşekkürler…
     
    Kaleminize sağlık✨

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan