Portakal Çiçeği

Nedir Bu Tüketim Çılgınlığı!

12 Ekim 2020

Yazı: Nedir Bu Tüketim Çılgınlığı! | Yazan: Sıla Malik

Son zamanlarda üzerinde düşündüğüm bir konu var. Biz gençlerin bana çok garip gelen bir özelliği, durumu belki de. Her şeyi, maddi manevi fark etmeksizin hemen tüketiyoruz. Bu somut şeylerde bir nebze de olsa hoş görülebilir belki ama soyut dünyada bence işler karışıyor.

O kadar çabuk gelişen ve olayların çabucak gelip geçtiği bir dönemde yaşıyoruz ki. Bir şeyin gündemde kalma süresi çok kısa. Bir anda insanları deyim yerindeyse linçleyip bir anda çok sevebiliyoruz. İnsanları, sosyal medyada bize gösterdikleri kadarıyla tanıdığımızı unutuyoruz.

Çok yapay geliyor tüm bunlar bana.

Sanki tüm bedenler mükemmel ölçülerde, yüzler pürüzsüz, hayat her zaman çok keyifli olmak zorundaymış gibi. Aksini paylaşana, doğal olana da ilgi az gösteriliyor ama sorsak herkes doğallıktan yana. Bu resmen dünyaca ünlü mankenlerin az çok nasıl diyetler yaptığını bildiğimiz halde akşam bir koca pizzayı yediğine inanmak gibi bir şey. Gerçek değil ancak bize sunulana inanmış taklidi yaparak sunulana benzemeye çalışmak.

Bu konu uzar gider ancak asıl bahsetmek istediğim şey duyguların bir anda tüketilmesi.

Duygu Tüketimi

Başta ergenlik psikolojisi diye düşünmüştüm bu durumu. Bizim bile kendimizi tam olarak anlamadığımız bir dönemde etrafımızdakilere kendimizi anlatmaya çalışıyoruz çünkü. Ama iş buradan da aşmış artık.

Bir anda birini sevip hayatlarının tek aşkı gibi davrananlar, ayrılık acısını hayattaki en büyük acıdan sayanlar, çözüm asla yokmuş gibi vazgeçmeler. Hayattan zevk almamak, yaşamının dörtte birini yaşadığı halde benden geçti artık tavırları.

Baştan belirteyim, gerçekten ciddi sorunları olan kişileri baz almıyorum burada. Fakat bazı durumları hep uçlarda yaşayarak kendini yıpratanlarla derdim benim. Benimle yaşıt, benden birkaç yaş büyük insanların böyle olmaları beni üzüyor aslında. Güzel duyguları, hayalleri hemen tüketip vazgeçmelerini aklım almıyor.

Gençliğimiz daha yeni başlıyor. Kendimizi birey olarak hissedeceğimiz ve şartlarımızı gerçekten çabalarımızla gözle görülür şekilde değiştirebileceğimiz dönem daha yeni başlıyor. Bu kadar karamsarlıkla ruhumuzu daraltmak niye?

Ülke şartlarını, gelecek kaygılarını hepimiz biliyoruz. Bu maalesef şu anda hemen hemen her genci düşündüren bir problem. Zaten böyle problemler varken başımızda, niye güzellikleri bu kadar erken tüketme isteğimiz?

Beklemeyi, beklerken güzelleşebileceğini bilmiyoruz galiba.

Elimizde telefonlar, sonsuz bir dünya. Gördüğümüz şeyleri, istediğimiz güzellikleri hemen istiyoruz. Fakat güzel olanın emekle ve sabırla gelen olduğunu unutuyoruz. Sanal, yapay ve aşırı hızlı dünyaya o kadar alışmışız ki. Yan etkisi sabırsızlık oldu.

Düşünüyorum, evet şartlarımız dünya standartlarına göre daha zor, imkanlar ve ayrıcalıklar daha az. Fakat yaşam bunu dinlemiyor. Kahırlanmak, üzülmek veya dertlenmek için tonlarca sebep varken içimizdeki güzel duygulardan başlarsak tüketip yok etmeye en güzel zamanlarımıza ne kalacak bilemiyorum.

Kimse yavaşlayıp sakin adımlarla ilerlemek istemiyor. Oysa bir durmak, nefes alıp gökyüzüne bakmak gerek. Zaman kendi adına sonsuz, hızlıca geçip gitmesine rağmen kendine bir zararı yok. Dünya asırlardır durmadan hızla dönüyor. Ancak bizim zamanımız da dünyamız da biz kadar. Dile kolay anlarda varız ve bunu güzellikleri hemen tüketip zehre çevirmek yapılabilecek en büyük hata.

Keşke biraz dursak.
Dinlesek.
Koklasak.
Hissetsek.
Keşke biraz var olduğumuzu fark etsek.

Sıla Malik

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 13 Ekim 2020 at 07:28

    Selam Sıla
     
    Yazını çok beğendim. Düşüncelerine sonuna kadar katılıyorum. Dediğin gibi her şeyi çok çabuk tüketiyoruz, hep bir şeylere, bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz. Eskiye özlem duyuyoruz ama öyle olması için de hiçbirş ey yapmıyoruz ya da sadece yapıyor gibi görünüyoruz.
     
    Kalemine sağlık.

    • Yanıtla Sıla Malik 22 Kasım 2020 at 00:08

      Ah, geç geri dönüşüm için beni mazur görün lütfen.
       
      Eskiye dönmeyi bu kadar isterken hâlâ hiçbir girişimde bulunmamak da en büyük hatamız sanırım. Bu yüzyılın başında doğan biri olarak, bunu isteyen biri olmak da apayrı üzücü aslında.
       
      Hayatı hakkıyla yaşayabildiğimiz günlere…
       
      Yorumunuz için çok ama çok teşekkürler. 💕

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 13 Ekim 2020 at 12:53

    Düşüncelerine kesinlikle katılıyorum. Keşke biraz fark etsek.

    • Yanıtla Sıla Malik 22 Kasım 2020 at 00:09

      Biz gençler fark etmeye başladıysak umut var demektir. Biz görüp yanlış olduğunu söyledikçe ve ona uygun yaşadıkça düzelteceğiz. İnanıyorum. 🌟💜

  • Yanıtla Demet Uncu 14 Ekim 2020 at 12:48

    Sılacığım, kalemine sağlık. Yazdıklarını yakın bir zaman önce anlayabilmiş biri olarak söylüyorum; senin 18 yaşında bu güzellikleri fark edebilmen büyük mutluluk ve hissettiklerini yazıya dökebilmen tabii. Tebrik ediyorum seni, sevgiler.

    • Yanıtla Sıla Malik 22 Kasım 2020 at 00:12

      Çok ama çok teşekkür ederim Demet Hanım. Beni ne kadar mutlu ettiniz anlatamam.
       
      Geç dönüşümü affedin lütfen.
       
      Sevgilerimle…🍀🌟💜

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 18 Ekim 2020 at 10:31

    Ne biliyor musun kuzum sebebi; “mutsuzluk”. O kadar mutsuz bir hale geldik ki tüketmenin verdiği hazzı mutluluğun kaynağı sanıyoruz.
     
    Dergiyi kurduğum ilk yıl, kendi tecrübelerimden hareketle, bununla ilgili bir yazı yazmıştım. Bir dönem mutluluğa ulaşmanın yolunun satın almak, sahip olmakla eş tutmuş olduğumu anlatmıştım. Burandan kurtulmak mümkün mü peki? Yapılabileceğini biliyorum çünkü ben yaptım 😉 Mutluluğun bunlarda değil, çok başka bir yerde olduğunu hatırlamak ve hayatın dümenini o yöne çevirmek yeterli.
     
    Tüketmenin değil mutlu etmesi, dünyaya verdiği zarardan dolayı üzmesi lazım bizi. Tıpkı seni üzdüğü gibi. İşte senin gibi farkındalığı yüksek gençler bunun değişmesi için yazıp çizdiğinde inan bir şeyler değişiyor. Tebrik ederim canım harika bir konuydu.
     
    Bahsettiğim yazıya göz atmak isteyenler için linkini buraya bırakıyorum:
     
    Kim Alışverişkolik? Ben Mi? Yok Canım 😉

  • Yanıtla Sıla Malik 22 Kasım 2020 at 00:15

    Didem Ablacım, geç gördüm ama gördüğümde genç bir yazar olarak böyle dikkate alınmaktan büyük mutluluk duydum. Fark ettiğim ve bir bakıma dert edindiğim şeylerin anlamlı olduğunu sizden de duymak kendime ve düşüncelerime olan güvenimi arttırdı.
    Çok teşekkür ederim bu güzel geri dönüşün için. Beni ne kadar mutlu ettin anlatamam. 💜💜💕

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan