Anlattıkça, ben kedimi yeniden doğuruyorum. Cümleler döküldükçe dilimden, yeni benimle tanışıyorum. Sevdiğim, nefret ettiğim, sır perdesinin ardında kalan gizli benime ulaşıyorum. Beni doğru anlasınlar, yanlış anlasınlar umuruma değmiyor. Ben benimle yeni gizlere yolculuk yapıyorum ya, ne âlâ. Nasılsa “deli” diyorlar. Anlatıcı olmayı deli olmaya…
Müjgân zihin yorgunluğundan kaostaydı. Sessizlikti istediği. Sadece sessizlik. Bir an. Bir zaman. Beyaz delikli terliğini ayağının birinden savurdu duvar dibine doğru. Saçlarını avuçladı. Diplerinden çekmeye başladı. İşaret parmağı oyuğuna doladığı bir tutam saçı, diplerinden çekmeyi bırakıp, parmağıyla oynamaya devam etti. Beynindeki sesi susturamıyordu. Karanlığın…
Farkında olmayacak kadar ateşlerle dolu aklım. Devrim ateşi, aşk ateşi. Mehmet’in depoya giderken dudağıma bıraktığı ateş dolu öpüşü bedenimde sinsi dolanıyor. Belimde namlunun soğuk yüzü tenimi ürpertiyor. Elimle sürekli kontrol ediyorum; sıska belimden pantolonumun içine düşmesin diye.…
Beyaz ışık altında her şey beyaz algılanabilir. Demir karyolanın boyası, duvarların rengi, üzerimdeki örtü, bileğimdeki kayış. Odaya girip herkes beyaz. Boşluk. Kaş, göz, burun, ağız yok. Yüzsüz herkes.Koluma bağladıkları ince hortum beyaz. Damarlarıma zerk ettikleri sıvı beyaz. Enjektörün ucu gri, bir de tenime değen…
“Vilayete gideceğim kızım, dolaptan eşarbımı çıkart.” “Ne yapacağız orada? Ona göre hazırlık yapayım ben de Nazmiye Hanım.” “Mektup atacağız Hikmet’e.” “Peki. Siz ilacınızı alın da yolda yorulmayın. Ben de hazırlıkları yapayım.” Yanındaki berjere kendini bıraktı Nazmiye. Pencereden yana dönüp elindeki kâğıdı salladı. Yanağında yırtık oluşturan gülümseme ile bahçeye…
Belgin Cevher, on dokuz yaşında, kadın. Konuşmuyor! İçinde kelimeler birbirine çarpa çarpa çarpık cümleler oluşturuyor, her cümleyle içi daha da genişliyordu. Sesine ulaşmıyordu. Kimsenin çare olamadığı yarasını ses almış kelimeler kanatıyordu.…
Resetlenmiş aklının uçlarında dolanan his tetikte tutuyor Nesrin’i. Her şeyi kontrol etme dürtüsü ilk ne zaman peyda olmuş hatırlamıyor. Buraya ne zaman geldiğini de. Bahçeyi seviyor, orada olmak aşinalık yaratıyor aklında.…
Hayatına sahip çıkmayı son virajda aklına getiren Derya, bulunduğu yerin tezatlığıyla içinden söyleniyordu; “Hayatına sahip çıkmış! Daha ne kadar çıkacaksam. Çıktım bak, onun için buradayım işte. Kendi gelmiş doksan yaşına. Everest’e çıkmışım hanım, oradan konuşmak kolay, aşağılara gel de oradan bak bakalım kolay mıymış…
“Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.” “Ben geçmişe baktıkça titriyorum evladım, sen istikbalinden neden korkuyorsun?” “Geçmişimizi taşıyoruz ya yanımızda, istikbalim nereye varacak tahmin etmek zor değil. Şu anda nerede olduğumuza bakılırsa.” …
Göz bebeğinin içinde hareler halinde ateş yansıyordu. Haki yeşil duvarlardan yayılan ateş kırmızısı alevler gözünde can bulmuş deliliğin çıldırtıcı bakışlarında parlıyordu. Ağzının kenarına yerleşmiş çarpık gülümseme ile elinde kalan son kitabı da dumanların içinden seçmeye çalıştığı ateşin içine fırlattı. Hakan Hakan 40’lı yaşların yarattığı…