Uzun ve karanlık bir koridorun ortasında öylece duruyordu. Vücudunun tüm kemikleri korkuyla titrerken, hâlâ ayakta durabildiğine şükrediyor ve bu dar, rutubetli koridora nasıl geldiğini hatırlamaya çalışıyordu. Oysa, iki gün öncesine kadar her şey gayet normal ve heyecan vericiydi. Sevil, çalıştığı derginin araştırma konusu için…
Tüm sahne ışıkları bana dönmüştü. Beni alkışlayan onlarca insana duyduğum saygı ve teşekkürü selamımla sunarken, kimi gülüyor kimi yaşlı gözlerle memnuniyetini kibar bir tebessüme bağlıyordu. İçimde işimi doğru yapmanın verdiği haklı gururdan ziyade, belli etmemeye çalıştığım bir burukluk vardı. Beni ayakta alkışlayan kalabalığın içinde…
Çok garip! Zamanı tam olarak bilemiyorum ancak takriben üç saattir oturduğum yerden kalkamıyorum. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamadığım için oturduğum çimin, etrafımdaki bomboş arazinin, çıplak ayaklarımın değdiği toprağın ve yaslandığım uçuk pembe ağacın tadını çıkaramıyorum. Normalde nasıl da isterdim böyle bir yerde kafa dinlemeyi anlatamam.…
* Öykünün birinci bölümü için 👉🏻 Gökyüzü Hırsızları | 1 “Hadi yıldızları izlemeye gidelim. Kendimi bildim bileli göktaşlarını çalıyorum ama ilk defa oturup izlemek ve sizler gibi dilek dilemek istiyorum. O yüzden şimdi gözlerini sımsıkı kapat.” Gözlerimi kapattım. Göz kapaklarım inmeden önce gördüğüm son…
Evde olmaktan sıkıldığım bir gün kendimi iki sokak aşağıdaki meyhanede buldum. Tek katlı bu taş meyhanenin masaları da eski gri taşlardan oluşuyordu. Tahta sandalyelerde oturuluyor ve ağaçtan oyma tabaklarla servis yapılıyordu. Soğuk görüntüsünün içinde baba gibi sıcak bir yuva sunuyordu. Müzik listemdeki bütün şarkıları…
Saat gece üç suları… Topuklu ayakkabılarımın, ıslak asfaltta çıkarttığı ses haricinde hiçbir şey duyamıyorum. Hiçbir şey düşünemeyerek gecenin kör karanlığında sadece yürüyorum. Havadaki metal kokusu midemi bulandırırken sendeliyorum. Tüm bunlara rağmen adımlarımın hızı bir yerlere yetişme isteğimden değil. İçimde en ufak bir acele yok.…
Aşk güzeli sevmek, sevgiyi ve sevileni güzelleştirmek demektir. Kalbin ışıklarını yakmak, aydınlıkla barışmaktır. Asla pişman olmamak, kendinden ve geçmişinden kaçmamak demektir. Tahmin gücünün zayıf kaldığı bu hayatta, sonsuzluk içinde her duygunun kıymetini bilmek ve öğrenmektir. O yüzden aşk için doğru zaman, doğru insan ve…
Bir boy aynasının önünde anadan doğma halime bakıyorum. Mahrem yerlerim yok, bu yüzden cinsiyetsiz ruhumun yansımasını izliyorum. Tepeden tırnağa metal kaplıyım ve başımda koskocaman bir delik var. Bir amaca hizmet etmek için var olan başım, gözle görülür şekilde boşluktan ibaret. Hassasiyetim mevcut ancak hissiz…
Yıllar önceydi, mevsimlerden sonbahar. Ayı değil ancak gününü çok net hatırlıyorum. İş yerimden yeni çıkmış ve eve gitmeden önce olduğum yerde kalıp derin bir iç çekmiştim. Ne o gün yaşadıklarımı, ne kırmızı pardösülü kadını ne de hayatımı nasıl değiştirdiğini hiç unutmadım. Günlerden salıydı ve…
İçindeki sevişgen acı, hız kesmeden çoğalmaya devam ediyor, çıplak vücudunda utangaç bir kızarıklık bırakıyordu. Aşık olduğu adamın dokunmadan sevişmesi, içinde bastırmaya çalıştığı bir isteksizlik yaratıyordu. Acaba anlar mı diye düşündü kendi içinde çelişerek. Evet, onu istiyordu ancak asla bu şekilde değil. Hissettiği bu kalp…